Türkiye'nin enerji hedefleri: zorluklar ve avantajlar / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye COP29 kapsamında enerjideki 10 yıllık hedeflerini açıkladı. Peki bu hedefler ne? Hedeflere ulaşmadaki zorluk ve avantajlar neler? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan Al Ain Türkçe için değerlendirdi.
Türkiye Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de yapılan COP29 kapsamında enerjide önümüzdeki 10 yıla ilişkin hedeflerini açıkladı. Rüzgar ve güneş enerjisinde kurulu güç 4 katına çıkarılacak. Nükleer enerjinin payı da yüzde 30’u bulacak. Türkiye’nin önümüzdeki 10 yıla ilişkin bu hedefleri gerçekleştirilebilir mi? Bu hedeflerin hayata geçirilmesinde ortaya çıkabilecek zorluklar neler? COP29’da hangi konu öne çıkıyor? Tüm bu soruları Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan’a sorduk.
Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan’ın Al Ain Türkçe’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle;
“COP29’DA FİNANSMAN ÖNE ÇIKIYOR”
Türkiye’nin enerji hedeflerine geçmeden önce Bakü’de yapılan COP29’un önemine bira değinelim. COP29 hangi açıdan öne çıkıyor?
“Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen BM İklim Zirvesi (COP 29) bu yıl “iklim finansı COP’u” olarak tanımlanmaktadır. Bu doğrultuda Zirve’nin ana gündem maddesi tamamen iklim kriziyle mücadele için gereken dönüşümü sağlayacak paranın bulunmasıdır. Dolayısıyla gündemle ilişkili olarak devletlerin yenilenebilir enerji düzenine geçiş sürecindeki atacağı adımlar önem kazanmaktadır. Nitekim fosil temelli enerji kaynakları ağırlıklı işleyen bir küresel enerji düzeninin başta iklim değişikliği olmak üzere dünya genelinde enerji güvenliği açısından geri dönülemez hasarlara neden olmaya başlamasıyla birlikte enerji dönüşümü en rasyonel seçenek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte enerji dönüşümü tüm dünya için bir nevi zorunluluk haline gelmiştir. Nitekim COP28 ve COP29’a yönelik istinasız tüm dünyanın göstermiş olduğu ilgi, enerji dönüşüm sürecinin önem verilmeye başladığına işaret etmektedir. Şüphesiz Türkiye de bu anlamda önemli adımlar atmakta ve bunları somut hale dönüştürmektedir.”
TÜRKİYE COP29’DA HANGİ HEDEFLERİ KOYDU?
Türkiye COP29’da özellikle enerji konusundaki hedeflerini ortaya koydu. Bu hedefler neler? Rüzgar, güneş ve nükleer enerjide hangi hedefler açıklandı?
Türkiye’nin COP29 Zirvesi’nde başlıca atmış olduğu üç kritik adım göze çarpmaktadır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz Zirve’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde katılım sağlamasıyken diğerleri ise Bakanlar Murat Kurum ve Alparslan Bayraktar’ın yapmış olduğu açıklamalardır. Bu doğrultuda ilk olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un BM İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı kapsamında, Türkiye’nin İklim Yol Haritası’nı açıklaması son derece önemlidir. Öyle ki Sayın Kurum’un yapmış olduğu açıklamalarda en göze çarpan hususların başında “Türkiye’nin birincil enerjide yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30’a çıkarmayı planlıyoruz. Böylece ulusal çapta kullandığımız enerjinin yaklaşık yüzde 80’ini karbonsuz hale getireceğiz” şeklindeki ifadeleri gelmektedir.
Sayın Kurum’un açıklamalarıyla eş zamanlı olarak Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar da bu konuyu daha ayrıntılı bir şekilde ele almıştır. Sayın Bayraktar, Türkiye’nin 2035 yılına kadar rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesini dört katına çıkararak 120 bin MW’a ulaştırmayı hedeflediklerini uluslararası kamuoyuna duyurmuştur.
Bu doğrultuda eldeki veriler Türkiye’nin bu hedeflerine çok da uzak olmadığına ve son derece ulaşılması muhtemel olduğuna işaret etmektedir. Nitekim eldeki başlıca verilerden birisi Türkiye’nin yenilenebilir enerji alanında son 15 yıldan bu yana gelişimidir. Örneğin Türkiye’nin rüzgar enerjisindeki kurulu gücü 2011 yılında 1.729 MW iken Haziran 2022’de 10.976 MW’a Ekim 2024’te ise 12.396 MW’a ulaşmıştır.
Güneş enerjisinde Türkiye’nin göstermiş olduğu gelişim performansı çok daha fazla. Türkiye’nin 2013 yılına kadar güneş enerjisi bağlamında bir kurulu gücü söz konusu bile değilken 2014 yılında 40 MW ile bu serüven başlamış Haziran 2022’de 8.479 MW’a Ekim 2024’te ise 18.839 MW’a ulaşmıştır. Türkiye’nin güneş enerjisi alanındaki gelişim performansı neredeyse yüzde 4000’in üzerindedir.
Yıllık olarak değerlendirildiğinde güneş enerjisi kurulu gücünde yaklaşık ortalama yüzde 25’lik bir artış meydana geldiği görülmektedir. Türkiye’nin göstermiş olduğu bu gelişim Bakan Bayraktar’ın da açıklamalarında önemli bir argüman olarak yer almaktadır. Nitekim Azerbaycan'ın ev sahipliği yaptığı Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) kapsamında Bakü'de bulunan Bakan Bayraktar, Türkiye'nin küresel iklim değişikliğiyle ilgili belirli alanlara yoğunlaştığını kaydederek, "Bunların en başında yenilenebilir enerji geliyor. Ülkemizin çok büyük potansiyeli olduğu bu alanda 2035 için çok iddialı bir program açıkladık" dedi. Türkiye'nin yeni bir yatırım dönemine girdiğinin altını çizen Bakan Bayraktar, "Biz ülke olarak son 14-15 yılda, özellikle güneş ve rüzgârda 30 bin megavatı aşan bir kurulu güce sahip olduk. Neredeyse sıfırdan bu noktaya geldik. Bu 30 bini şimdi 2035 için 120 bin megavata çıkaracağız" diye konuştu.”
10 YILLIK HEDEFLERE ULAŞILABİLECEK Mİ?
Siz Türkiye’nin COP29’da ortaya koyduğu 10 yıllık hedefler gerçekçi mi? Bu hedeflere ulaşılabilir mi?
“Türkiye’nin 10 yıla ilişkin hedefleri gerçekleşebilir görünürken bu noktada sorun olabilecek tek husus süreç için gerekli olan finansmanın temin edilmesidir. Nitekim Sayın Bayraktar’ın da ifade ettiği üzere Türkiye’nin 2035 yılına kadar rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesini dört katına çıkararak 120 bin MW’a çıkarmayı hedeflemesi için 108 milyar dolarlık kamu ve özel yatırıma ihtiyaç duyulmaktadır. Buna karşın yine eldeki veriler ve atılan adımlar bu hususun da Türkiye açısından önemli bir sorun teşkil etmeyeceğine işaret etmektedir. Türkiye’nin bilhassa son yıllarda atmış olduğu adımlar böylesi bir konunun soruna dönüşme ihtimalinin bilincinde olunduğunu ve etkili girişimler ile olası olumsuzlukların büyük oranda ortadan kaldırılabileceğini göstermektedir.
Türkiye’nin etkili adımlarının başında izin süreçlerinin kolaylaştırılması gelmektedir. Bu doğrultuda Sayın Bayraktar destekleyici reformların da hayata geçirilmesi gerektiği noktasından hareket edeceklerini açıklamıştır. Yatırımları daha cazip hale getirecek düzenlemelerin yakında Meclis gündemine getirileceği bilinmektedir.
Bir diğer önemli husus ise Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) ihaleleriyle ilişkilidir. Bu doğrultuda yapılan açıklamada Türkiye’nin hedefleri doğrultusunda ilk etapta 2 bin MW olarak açıklanan YEKA ihalelerinin Ocak 2025’te başlayacağı ifade edilmiştir. Her iki husus bir araya geldiğinde Türkiye’nin yıllık 7-8 bin MW hedefine ulaşması kaçınılmaz hale gelecektir.”