Gazprombank yaptırımı karşısında Türkiye’nin seçenekleri neler? / Al Ain Türkçe Özel
ABD Rus Gazprombank’ı yaptırım kapsamına aldı. Türkiye doğal gaz için muafiyet istedi. Muafiyet verilmezse Türkiye’nin alternatifleri neler? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan Al Ain Türkçe’ye anlattı.
ABD tarafından Rusya’nın en büyük bankalarından biri olan Gazprombank’a yönelik yaptırım kararı alınması enerji konusunda Türkiye’yi de etkiledi. Zira Türkiye Rusya’dan aldığı doğal gazın parasını bu banka üzerinden ödüyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bu konuda Türkiye’ye muafiyet sağlanmasını istedi, aksi halde yaptırım kararının hedefinin Türkiye olacağını söyledi. Peki karar Türkiye için enerji konusunda sıkıntıya neden olabilir mi? Yaptırım için muafiyet getirilmezse Türkiye ne yapabilir? Sorunun aşılması için alternatifler neler? Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan, konuyu Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi, alternatif çözüm yollarını anlattı.
Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan’ın Al Ain Türkçe’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle;
GAZPROMBANK’A YÖNELİK YAPTIRIMIN GEREKÇESİ NE?
ABD Rusya’nın en büyük bankalarından birine neden yaptırım kararı aldı, gerekçesi ne?
“ABD yönetimi, Rusya’nın uluslararası finans sistemini kullanmasını engellemek amacıyla Gazprombank’a yönelik yaptırım uygulama kararı aldığını açıklamıştır. Bununla ilişkili olarak ABD Hazine Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Rusya'nın Ukrayna'daki savaşını ilerletmek için uluslararası finans sistemini kullanmasını engellemek amacıyla G7 liderlerinin taahhütlerinin uygulanmasında önemli bir adım daha atıldığı aktarıldı. Öyle ki bu kapsamda 6 yabancı iştirakiyle birlikte Gazprombank’a uygulanan yaptırımın temel motivasyonu, bankanın Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşta gereksinim duyduğu askeri teçhizatı satın almasına olanak sağlayan bir kanal olduğu iddiası. Bununla birlikte Rus hükümetinin Gazprombank’ı savaş ikramiyeleri dahil olmak üzere kendisi adına savaşan askerlerine ödeme yapmak ve çatışmalar sırasında ölen Rus askerlerinin ailelerine tazminat ödemek için de kullandığı ifade edilmektedir. Tüm bunlara karşın Gazprombank’ın yaptırımların hedefi haline gelmesi şüphesiz askeri kanalla sınırlı değildir. Dolayısıyla Gazprombank’ın Ukrayna ile devam eden savaşın finans ayaklarından birisi olarak görülmesinin daha ötesinde bir takım hususların var olduğunu iddia edebiliriz.”
GAZPROMBANK’IN ÖZELLİĞİ NE?
Askeri konular dışında Gazprombank’ın hedef alınmasının nedeni ne? Bu noktada Gazprombank nasıl bir görevi var?
"Gazprombank sıradan bir banka olmanın ötesinde bir niteliğe sahip olan bir organizasyondur. Bu bağlamda Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının kurulan ve Rusya’nın üçüncü büyük bankası olmanın ötesinde bir takım niteliklerinin Gazprombank’ı ABD’nin yaptırımlarının hedefi haline gelmesine neden olduğunu söyleyebiliriz. Bu doğrultuda Gazprombank’ın en önemli niteliği şüphesiz Gazprom’un yüzde 100 iştiraki olan bir banka olması ve Rusya’nın bu en büyük enerji şirketinin finansal faaliyetlerini yürütmesidir. Dolayısıyla Gazprombank Rusya’nın ekonomik yapısında son derece önemli bir oyuncudur. Bu bağlamda Gazprom gibi Gazprombank’ın da Rus ekonomisinin bel kemiğini oluşturan aktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz.”
GAZPROMBANK YAPTIRIMI RUSYA DIŞINDA HANGİ ÜLKELERİ ETKİLİYOR?
Bu anlattığınız özellik göz önüne alındığında etkilerin sadece Rusya ile sınırlı kalmayacağı açık. Hangi ülkeler bu yaptırımdan doğrudan etkileniyor? Türkiye de o ülkelerden biri mi?
“Gazprombank’a uygulanan yaptırımlar her ne kadar Rusya’yı hedef alıyormuş gibi görünse de bu sadece gerçeğin bir boyutudur. Dolayısıyla Gazprombank’a uygulanan yaptırımların etkileri sadece Rusya ile sınırlı değildir. Nitekim Rusya’nın enerji alanındaki finansal faaliyetleri sınır aşan niteliktedir. Bu bağlamda ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yaptırımlar, yalnızca Rusya’nın finans ve enerji sektörünü değil aynı zamanda bu yaptırımlarla dolaylı bir şekilde ilişkili olan diğer ülkeleri de etkileyebileceğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla Gazprombank’a yönelik uygulanan yaptırımların Türkiye üzerinde doğrudan ve dolaylı bir takım etkilere neden olması kaçınılmazdır. Nitekim Türkiye en başta doğal gaz ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya’dan temin etmektedir. Rusya’dan doğal gaz temin edilmesinin de Gazprom vasıtasıyla gerçekleştiği göz önüne alındığında Gazprombank’a uygulanan yaptırımların Türkiye’nin enerji tedarikine yansımaları olması anlamına gelmektedir.
Aslında bu etkiler yeni ortaya çıkmış bir durum değildir. Buna karşın önceki yıllarda maliyetlerin artması gibi nispeten daha dolaylı etkilerin varlığı söz konusuyken son gelişmelerle birlikte bu etkilerin doğrudanlaşması gibi bir durum karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte ABD’nin Türkiye ile ilişkili söz konusu durumun bilincinde hareket ettiği aşikardır. Zira Türkiye hem Batı hem de Rusya ile ilişkilerini dengelemeye çalışan bir strateji izlemekte, bilhassa çatışmaların başlamasından bu yana Moskova ile ilişkilerini geliştirmektedir. Türkiye’nin bu yöndeki stratejisinin başta ABD olmak üzere bir takım devletlerce tepkilere neden olduğu da zaman zaman gerginliklerin yaşanmasıyla kendisini göstermektedir. Nitekim S-400 hava savunma sistemi alımı gibi konularda Batı ile yaşanan gerginlikleri bu kapsamda ele almak mümkündür. Tüm bunlar ışığında ABD’nin Rusya ile birlikte Türkiye gibi benzer stratejileri izleyen devletleri de köşeye sıkıştırma niyetinde olduğunu söyleyebiliriz.”
GAZPROM YAPTIRIMI KARŞISINDA TÜRKİYE NE YAPABİLİR?
Türkiye, kendisini etkileyecek bu yaptırım karşısında neler yapabilir, nasıl hareket edebilir, alternatifleri neler?
“ABD’nin bu hamlesi aşılamaz ya da üstesinden gelinemez bir husus değildir. Nitekim yaşanan en son gelişme en başta Rusya olmak üzere Türkiye’nin yakın ilişki içerisinde olduğu devletlere uygulanan ilk yaptırım değildir. Zira 2014 yılından bu yana Rusya, 2000’li yılların başından bu yana İran gibi Türkiye’nin yakın ilişki kurabileceği ya da yürüttüğü bir takım devletler ABD önderliğindeki Batı menşeili yaptırımların hedefindedir.
Türkiye’nin Gazprombank’a uygulanan yaptırımlar karşısında çeşitli alternatifleri olduğu tartışmasızdır. Bunlardan ilki ABD ile konunun müzakere edilmesidir. Nitekim müzakere ilk seçenek olarak karşımıza çıkmakla birlikte sadece istenilenlerin alınamadığı anda alternatiflerin devreye sokulması gerekmektedir. Bu doğrultuda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın da ilk aşamada müzakere seçeneğini devreye soktuğu görülmektedir. Müzakerelere kapsamında Sayın Bakan Bayraktar, geçmişteki İran örneğinde olduğu gibi Rus doğal gazı içinde böyle bir muafiyet talep ettiği bilinmektedir. Bununla birlikte Sayın Bakan’ın müzakereler dışında Türkiye’nin alternatifleri olduğunu da üstü kapalı dile getirdiği görülmektedir. Öyle ki Bakan Bayraktar’ın “Türkiye’ye muafiyet verilmezse hedef Rusya değil Türkiye demektir” şeklindeki sözleri bu kapsamda son derece önemlidir.
Dolayısıyla Türkiye’nin muafiyet taleplerinin karşılık bulmaması her şeyin bittiği anlamına gelmemektedir. Bu süreçte alternatif ödeme sistemlerinin geliştirilmesi, yeniden yönlendirilmiş ticaret ve finans ağı kurulması başlıca seçeneklerdir.
Türkiye’nin yaptırımları dikkate almaması da bir seçenektir. Zira kış şartlarının etkisinin arttığı bir zaman diliminde doğal gaz sıradan bir enerji kaynağı olmanın ötesinde bir öneme sahip hale gelmektedir. Öyle ki bilhassa ağırlaşan kış koşullarında toplumların doğal gaza erişimin yaptırımlarla engellenmesi bir nevi insanlık suçuna eş değerdir. Dolayısıyla böylesi bir ortamda Türkiye’nin başta kendi halkı olmak üzere uluslararası toplumu bu denli bir dramdan kurtarmak amacıyla yaptırımları dikkate almaması aslında bir ihlal anlamına gelmeyecektir. Unutmamak gerekir ki insani güvenlik sadece savaş ya da çatışmalarla tehdit altında değildir. Tartışmasız doğal gaz gibi toplumların temel ihtiyaçlarından birisi haline gelen bir stratejik kaynağa erişimin sınırlandırılması da aslında bir nevi insanlık suçudur. Bu bağlamda ABD çok geç olmadan yaptırımların kapsamını sadece Rusya’yı etkileyecek şekilde gözden geçirecektir. Bununla birlikte her ne şekilde olursa olsun Türkiye için alternatiflerin var olduğunu ve sürecin en az zararla atlatılabilecek hamlelerin atılabileceğini söyleyebiliriz.”