Dr. Ocaklı: Trump, Rusya’ya yaptırımların kaldırılmasını teklif edebilir | Al Ain Türkçe Özel
Doç. Dr. Murteza Ocaklı, ABD Başkanı Donald Trump’ın Rusya-Ukrayna savaşına yönelik sözlerine ilişkin değerlendirmelerinde “Trump, Rusya’ya yaptırımların kaldırılmasını teklif edebilir” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump, 23 Ocak tarihinde yaptığı açıklamalarda “Biden, bu savaşın başlamasına izin vererek korkunç bir iş yaptı. Bu savaş hiç başlamamalıydı. Artık bu savaşın bitmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Trump’ın bu sözlerini ve ABD’nin dış politikaya dönük adımlarını, İstanbul Aydın Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murteza Ocaklı Al Ain Türkçe için değerlendirdi.
Ocaklı, Trump’ın bu sözlerle savaşın sona ermesi gerektiğini düşündüğünü ifade ettiğini belirterek “Trump, ‘Biden savaşın başlamasından sorumlu tutarak bu durumu engelleyebilirdi ancak engel olmadı’ diyor. Peki Biden savaşa engel olabilecekken neden bu savaşı körükle yönünde politika izlemeyi seçti? Bu çerçevede Trump Ukrayna politikasına dönmeden Biden'ın stratejisini birkaç boyutuyla incelemekte fayda var” dedi.
Ocaklı, “2019’da Fransa Cumhurbaşkanı Macro’nun NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti çıkışını unutmamak gerekir. Bunu destekler nitelikte Trump ilk döneminde NATO’nun zayıfladığı ve neredeyse işlevsiz hale geldiği yönündeki eleştiriler, Biden yönetiminin savaş üzerinden NATO’yu tekrar birleştirdiği fikrini desteklemektedir. Ukrayna savaşının, NATO ülkelerinin Rusya’ya karşı ortak bir tehdit algısıyla daha fazla dayanışma içinde hareket etmesine neden olduğu da su götürmez bir gerçek. Özellikle ABD liderliğinde gerçekleşen silah ve lojistik destekleri, NATO’nun bir ittifak olarak gücünü göstermesine olanak sağladı. Biden yönetiminin Ukrayna savaşını kullanarak hem NATO’nun yeniden güçlenmesini sağladığı hem de Rusya’ya ekonomik ve politik zarar verme konusunda kısmen başarılı olduğunu söylemek mümkündür” ifadelerini kullandı.
“RUSYA’NIN TEHDİT OLARAK GÖSTERİLMESİ BİDEN YÖNETİMİNİN BİR PARÇASI”
Biden’ın politikalarına hatırlatma yapan Ocaklı, “Biden yönetiminin uyguladığı yaptırımlar ve uluslararası izolasyon politikaları, Rusya ekonomisine ciddi zararlar verdi. Bunun yanında, Batı’nın enerji bağımlılığını azaltmaya yönelik adımları ve Rusya’ya karşı oluşturulan koalisyon, Moskova’nın politik manevra alanını daralttı. Rusya’nın Çin gibi ülkelere daha bağımlı hale gelmesi ve Batı dünyasıyla bağlarının kopması, uzun vadede stratejik kayıplar yaratabilir. Bu savaş üzerinden yalnızca NATO ülkeleri üzerinde değil, aynı zamanda küresel düzeyde liderlik pozisyonunu güçlendirmeye çalıştı. Ukrayna’ya verilen askeri, ekonomik ve diplomatik destekler, ABD’nin küresel düzenin garantörü rolünü yeniden pekiştirdi. Bu da Biden’ın, savaşın maliyetine rağmen, ABD’nin uluslararası sistemdeki hegemonyasını sürdürme çabası olarak değerlendirilebilir.
Rusya’nın NATO ülkelerine açık bir tehdit olarak gösterilmesi, savaşın doğal bir sonucu olarak Biden yönetiminin stratejisinin bir parçası gibi görünüyor. Bu, NATO ülkelerinin askeri harcamalarını artırmalarına ve daha güçlü savunma politikaları geliştirmelerine yol açtı. Ancak, bu durum aynı zamanda ABD ve Rusya arasındaki ilişkilerin daha uzun vadeli bir gerginlik dönemine gireceği anlamına da geliyor” ifadelerini kaydetti.
“TRUMP, HEM RUSYA HEM UKRAYNA İLE GÖRÜŞMELER YAPACAK”
Ocaklı şunları kaydetti:
“Trump, kendisini “müzakere ustası” olarak tanıttığı için savaşı sona erdirmek adına hem Rusya hem de Ukrayna ile doğrudan görüşmeler yapacaktır. Putin ile geçmişteki yakın olan iletişimini kullanarak Rusya’yı masaya çekmeye çalışması olası görünüyor. Trump’ın geçmişte NATO’ya ve müttefiklere yönelik eleştirileri göz önüne alındığında, Ukrayna’ya verilen desteği belirli koşullara bağlayarak tarafları hızlı bir çözüm bulmaya zorlayabilir. Örneğin, Ukrayna’ya yapılacak askeri yardımların Rusya ile müzakerelere başlaması şartına bağlanması bir ihtimaldir. Ukrayna’nın, ABD ve müttefikleri tarafından sağlanan istihbarat, askeri ve ekonomik destekler olmadan savaşı bir haftadan uzun süre sürdürebileceği şüphelidir. Trump, ilk döneminde NATO ülkelerinin savunma harcamaları konusunda ABD’ye olan bağımlılığını eleştirmişti. Bu kez Avrupa ülkelerine, Rusya ile ilişkilerde daha fazla sorumluluk almaları için baskı yapabilir.
Trump, Putin ile iyi ilişkiler kurma çabalarını vurgulamış bir lider olarak, Rusya’ya yönelik yaptırımların hafifletilmesi veya kaldırılması gibi teklifler sunabilir. Bunun karşılığında Rusya’dan Ukrayna’daki askeri operasyonları durdurmasını ve belirli bölgelerden çekilmesini talep edebilir. Bu yaklaşım, özellikle Kırım gibi tartışmalı bölgeler için özel bir statü için olası müzakereleri başlatabilir. Trump'ın, Rusya'ya karşı sert söylemleriyle tanınan General Keith Kellogg'u Ukrayna-Rusya savaşı konusunda sorumlu olarak ataması, oldukça dikkat çekici, kritik ve stratejik bir hamle olup bu konuya büyük önem verdiğini göstermektedir.
Bu sebeple, Trump'ın bu savaşı bitirme konusunda önemli araçlara sahip olduğu söylenebilir. Ancak, Rusya'nın elde ettiği topraklardan geri çekilip çekilmeyeceği ya da Ukrayna'nın bu konudaki tavrının ne olacağı, diğer önemli etkenlerdir”