Çörüşlü, ABD’deki ikiz kuleler üzerinden deprem bölgesi için uyarı yaptı! Al Ain Türkçe Özel
Kahramanmaraş'ta meydana gelen depremlerde 11 ilde kontrolsüz ve büyük çapta bir yıkım yaşandı. Kimya Odası Başkanı Emin Çörüşlü’ye göre en iyi ihtimalle 220 milyon ton inşaat ve yıkıntı atığı oluştu.
Deprem bölgesinde meydana gelen yıkım sonrası yıkıntının sadece inşaat molozlarından oluşmadığına dikkat çeken Çörüşlü, kimyasal atıklar, sanayi malzemeleri, elektronik atıklar, tıbbi atıklar, kontamine olmuş evsel atıklar, kanalizasyon atıkları, asbestli malzemeler ve kurşunlu boyalar gibi ağır metallerden oluşan, kirletici özelliği yüksek tonlarca atık barındığını vurguladı.
Al Ain Türkçe’den Halit Ziya Alptekin’e konuşan Kimya Odası Başkanı Emin Çörüşlü, kamuoyunca 104 milyon ton atık oluştuğuna ilişkin verilerin aksine kendisinin bu rakamı 220 milyon ton olarak hesapladığını söyledi.
Deprem bölgesinin çok büyük risk altında olduğunu ifade eden Çörüşlü, “ Özellikle asbest konusunda çok ciddi bir sıkıntı var. Depremde yıkılan binaların çoğu 2010 yılı öncesine ait. Asbest o dönem serbestti. Daha sonra yasaklandı. Dolayısıyla büyük bir risk konusu. Asbest en tehlikeli olan akciğer zarı kanserine yol açıyor. “dedi.
İKİZ KULELERDEKİLER KANSERE YAKALANDI!
11 Eylül 2001 saldırısında yıkılan iki kulelerin insanlara verdiği zararın 2O yıl sonra ortaya çıktığının altını çizen, Çörüşlü” O dönem saldırıda 3 bin kişi hayatını kaybetti ama enkazdan kaynaklı oluşan hastalıklardan süreç içerisine 4 bin kişi öldü. Hayatını kaybedenlerin içinde itfaiye eri ve normal insanlar da var. Akciğer zarı kanserine yakalananlar var. İnsan sağlığı açısından asbest tehlikesi 20 ile 50 yıl arasında insan sağlığına zarar veriyor. Dolayısıyla deprem bölgesinde asbest kaynaklı ciddi bir tehlike var” diye konuştu.
“ENKAZDA BÜYÜK RİSK SÖZ KONUSU!”
Deprem bölgesinde ağır metaller, kurşun, civa, yapı malzemesi atıkları ve PVC gibi plastik malzemelerin insan sağlığı açısından risk oluşturduğunu söyleyen Emin Çörüşlü, “Oluşan toz günlerce havada asılı kalıyor. İnsanlar maalesef bu tozu soluyor. Birkaç gün tozun solunması belki önemli değil ama 1 ay ya da daha fazla tozu solumak ciddi bir risk barındırıyor. Kurulan çadır ve konteyner kentlerin enkaz bölgesine yakın olması zaten başlı başına bir sorun. En ufak bir rüzgârda, tozun havaya kalkmasıyla sorun daha da büyüyecek” diye konuştu.
“YAĞIŞLAR TOZU BASTIRMIŞ OLABİLİR”
Deprem bölgesinde yaşanan yağışların enkazdan tozun kalkmasına engel olduğunu söyleyen Çörüşlü, “Enkazın kaldırılmasında basınçlı su tekniğinin uygulanması gerekiyor. Yağmurun yağmasını geçici bir süre için olumlu bir gelişme olarak değerlendirebiliriz. Zaten bizde enkazın basınçlı su ile sulanmasını öneriyoruz. Ancak yağışlar bir probleme çözüm getirirken, başka bir problemi de beraberinde getiriyor. İçme suyu bunlardan sadece birisi…” dedi.
“HÜKÜMET TMMOB’UN DESTEĞİNİ ALMALI”
Kimya Odası Başkanlığı, Şehir Planlamacıları Odası, Jeoloji Mühendisleri Odası gibi bir çok kurumun hükümet tarafından desteğinin alınması gerektiğinin altını çizen Çörüşlü, “ Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB),alanında uzman 700 bine yakın üyesi var. Hükümetin bu uzmanlardan destek alması gerekiyor. Defalarca resmi yazıyla bu konuda görev almamıza ilişkimiz yaptığımız başvurulardan ne yazık ki bir sonuç elde edemedik. “ diye konuştu.