TBMM’de İklim Kanunu Gerilimi "Çiftçi ve Üretici Zincire Vuruluyor"

TBMM’de görüşülen İklim Kanunu Teklifi, karbon kotası, tarım ve hayvancılık üzerindeki etkileri nedeniyle muhalefet cephesinden yoğun eleştiri aldı. Kanunun dijital denetim, emisyon kısıtlaması ve gıda politikaları yoluyla Türkiye'yi küresel sermayeye bağ
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde görüşülen İklim Kanunu Teklifi, muhalefet milletvekillerinin sert eleştirilerine sahne oldu. Özellikle emisyon kotası, karbon ayak izi ve karbon piyasası gibi düzenlemeleri içeren yasa teklifine karşı çıkan vekiller, yasanın sadece çevreyle ilgili olmadığını, Türkiye’nin bağımsızlığı ve üretim modeliyle doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.
İYİ Parti Aydın Milletvekili Ömer Karakaş, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Paris İklim Anlaşması ile başlayan sürecin bu yasa teklifiyle daha da derinleştiğini belirtti. Karakaş, söz konusu düzenlemenin iklimi değil, üretimi ve özgürlüğü hedef aldığını savundu.
Karakaş, iklim gerekçesiyle ahırlara emisyon kotası getirilmesi, inek ve keçinin karbon suçlusu ilan edilmesi gibi uygulamaların hayvancılığa darbe vuracağını ifade etti. “Yarın ‘et üretimi iklimi bozuyor’ diyecekler, hayvancılığı bitirecekler. Öbür gün ‘tarım su tüketiyor’ deyip çiftçiyi topraktan koparacaklar,” diyen Karakaş, kanunun Türkiye'yi küresel sermayeye bağımlı hale getireceğini savundu. Tohumu dışarıdan alınan genetiği değiştirilmiş ürünler ve içeriği belirsiz suni et gibi unsurların önünü açan bu düzenlemenin dijital esarete zemin hazırladığını dile getirdi.
CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, Elazığ’daki özel bir bakır madeninin çevreye ve bölge halkına verdiği zararı örnek göstererek, yasanın çevresel duyarlılık ilkesiyle örtüşmediğini belirtti. Erol, özelleştirilen maden işletmesinin faaliyetlerini durdurduktan sonra işçilerin maaşlarını ödemediğini, esnafa borç bırakarak bölgeyi ekonomik krize sürüklediğini söyledi. “Adam geldi, vurgununu vurdu, gitti. Devlete ve yöre halkına enkaz bıraktı” ifadesiyle durumu özetledi.
“Doğa Katliamı Var, Karşılığı Hiç”
Yeni Yol Partisi İstanbul Milletvekili Doğan Demir, Akbelen Ormanı’nda yaşanan yıkımı hatırlatarak, madencilik faaliyetlerinin doğaya verdiği zararın altını çizdi. Demir, “Attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değiyor mu, bunu sormalıyız. Akbelen’e bakarsak değmiyor” diyerek ekolojik dengeye verilen zararın karşılığının olmadığını ifade etti.
Kanun teklifinin iklim değişikliği ile mücadeleye hukuki zemin kazandırma hedefi taşıdığını kabul eden Demir, ancak düzenlemenin içerdiği belirsizlikler, sosyal adalet eksikliği ve yatırım yetersizliğinin bu hedefle çeliştiğini savundu. Karbon politikalarına entegrasyon amacı taşıyan teklifin, Türkiye’nin üretim yapısını koruyacak mekanizmalardan yoksun olduğunu dile getirdi.
“Orman Yangınları Ekolojik Yıkımın Göstergesi”
DEM Parti Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan ise son dönemde farklı illerde yaşanan orman yangınlarının iklim değişikliğiyle değil, siyasi sorumsuzlukla bağlantılı olduğunu öne sürdü. Olan, ormanları koruma konusunda devletin hazırlıksız olduğunu, yeterli ekipman ve personelin bulunmadığını belirtti. “Ormanların yetişmesinde hiçbir emeği olmayan iktidarın, yangınları söndürmek için de hiçbir çabası yok,” diyerek mevcut yönetimi eleştirdi.