Yıldız: Su yönetimi ve kullanımında radikal düşünce devrimi şart / Al Ain Türkçe Özel
Dünyayı ve özellikle Akdeniz havzasını kasıp kavuran kuraklık, suyun önemini bir kez daha ortaya koydu. Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Al Ain Türkçe’ye Türkiye’deki durumu anlattı, yapılması gerekenleri özetledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, kuraklıkla mücadelede suyun verimli kullanımını teşvik etmek için yeni yasal düzenlemeler hazırlıyor. Bu çerçevede, su tasarrufu sağlayan çiftçilere daha fazla destek verilecek, İklim Kanunu çıkarılacak ve su kayıplarını önlemeye yönelik önlemler alınacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin bu konuda ortak bir tavır alması ve yasal düzenlemelerin büyük ölçüde uzlaşmayla çıkarılması bekleniyor. Konuyu Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’la konuştuk.
Türkiye'nin planladığı İklim Kanunu ve su tasarrufuna yönelik yasal düzenlemeler, kuraklıkla mücadelede nasıl bir etki yapacak?
TBMM’de İklim Kanunu Taslağı, Su Kanunu Taslağı, Taşkın Kanunu taslağı ve Biyolojik Çeşitliliğin Korunması Kanunu taslağı gibi birbiriyle bağlantılı birçok yasa taslağı bekliyor.
Bu yasa taslaklarının İklim, Su, Taşkın koruma ve Biyolojik çeşitliliği koruma konusunda ortak stratejik bir hedefe yönelik olması önemli. Bunun için bu kanun taslaklarının maddelerinin birbirlerinin etkisini azaltmayacak şekilde oluşturulmuş olması lazım.
Türkiye’de merkezi planlama ve yasal altyapı ile yereldeki uygulama planları arasındaki kopukluk kuraklıkla mücadele alanında da var.
Türkiye’de 2017 yılında Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji Belgesi ve Eylem Planı yayımlandı. Bu strateji belgesi ve eylem planı ile kuraklık yönetimi konusunda ilgili kurumlarla iş birliği ve koordinasyonu sağlamak, kuraklık öncesi, kuraklık esnası ve kuraklık sonrası alınacak olan önlemler ile kuraklığın olumsuz etkilerini azaltmak, kuraklık yönetiminde teknik ve ekonomik araçlar geliştirerek kurumsal kapasiteyi güçlendirmek ve halkın kuraklık konusunda farkındalığını arttırmak konusunda hedefler ve eylemler belirlendi.
Ancak bu planların havza ölçeğinde etkili bir şekilde uygulanması için güçlü ve etkili bir nehir havza yönetimi kurumsal altyapısı hala oluşturulabilmiş değil. 2012 yılında yayınlanan ve 2022 yılında yenilenen bir yönetmelikle kurulan Tarımsal Kuraklık Yönetimi; merkez yönetimi birimleri ve illerde oluşturulan, tarımsal kuraklık il kriz merkezlerinden oluşuyor. Bu kurumsallaşmanın nehir ve tarım havzaları ölçeğine taşınması gerekli.
İklim değişikliğinin ve artan bölgesel kuraklıklarının oluşturacağı belirsizliklerle mücadele için yasal düzenlemelerin yanı sıra havza ölçeğinde kurumsal kapasitemizin geliştirilmesi ve katılımcı bir yönetim anlayışının yerleşmesi de gerekiyor. Su yönetiminde Merkezi yapı ile yerel yönetimler arasındaki hizmet bütünlüğünün bozulmasını önleyecek adımlar atılmalı.
Gelişmiş ülkelerde bu konudaki çalışmalar nehir havzası ölçeğinde entegre planlama yapılarak, teknoloji destekli etkin bir kurumsal yapı ve katılımcı bir anlayış ile gerçekleşiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın "suda sıfır kayıp" hedefi ve "akıllı sulama" uygulamaları, tarımda su tasarrufu sağlamada ne tür etkilere sahip olacak?
Suda sıfır kayıp hedefi çok doğru, ancak çok iddialı bir hedef. Gerçekleşebilmesi için ekonomik güçsüzlük, kurumsal yetersizlik ve yasal eksiklikler gibi sorunların giderilmesi gerekli. Bunun yanı sıra su yönetiminde ve su kullanımında radikal bir düşünce devrimine ihtiyacımız var.
Bunun yanı sıra ülkenin yönetim politikalarında su yönetimi popülist anlayışın dışında ele alınmalı. Toplumcu ama gerçekçi çözümler oluşturulup uygulamaları takip edilmeli.
Suyun yaklaşık yüzde 70’lik bölümü tarımsal sulamada kullanılıyor. Burada suyun verimli kullanılmasının hem toprak hem ürün hem de su için çok büyük faydaları var. Bu konuda mevcut klasik sulama tesislerinin modern sulamaya dönüştürülmesi için DSİ tarafından rehabilitasyon programı yürütülüyor. Bu kapsamda Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çiftçilere yüzde 50 hibe desteği sağlanıyor. Basınçlı sulama sistemleri oranı yüzde 33’e ulaştı. Ancak bu oranın artması için sulamada verimlilik politikasının tarımsal girdi, ürün maliyeti, etkin kooperatifleşme, suya göre ürün deseni seçimi, tarım sigortası gibi politikalarla entegre bir anlayışla yürütülmesine ihtiyaç var.
Ancak bu durumda tarımsal ürün verimliliği ve çiftçi gelirinin artması mümkün olur. Bu da tarımsal su kullanımında verimliliğe doğrudan etki eder.
Bu arada sulama verimliliği konusundaki teşvik uygulamaları, öncelikli olarak yer altı suyu kullanan yerlerde başlatılmalıdır. Bu teşvikler yapılırken aynı zamanda yer altı sularının kayıt dışı kullanımı ve aşırı çekimleri teknoloji destekli kontroller ve çok radikal yasal tedbirler ile önlenmelidir.