Susuzluk tehdidi dünya nüfusunun yüzde 80'ini etkiliyor
Birleşmiş Milletler verilerine göre dünya nüfusunun çoğunluğu, ciddi su güvenliği sorunlarıyla başa çıkmak zorunda kalan ülkelerde yaşıyor.
Temiz su temini, artan nüfus talebi, yetersiz altyapı ve kirli su yönetimi gibi konularla ilgilenmek, bir ülkenin halkının suya erişimini kolaylaştırmada önemli bir etki yapabilir.
Dünya genelinde milyarlarca insan için su güvenliği sorunlarını yaşanabilir bir gerçek haline getiren bir dizi çoklu faktör bulunuyor.
Birleşmiş Milletler Üniversitesi tarafından yayınlanan son Dünya Su Güvenliği Raporu, dünyanın farklı bölgelerindeki ülkelerin su güvenliğini değerlendirdi.
"Visual Capitalist"e göre, bu çalışma ülkelerin su güvenliğini, su kalitesi ve sanitasyon durumundan iklimle ilgili risklere kadar değişen 10 temel bileşen üzerinden değerlendirmektedir.
Her bir bileşene 10 üzerinden bir puan verilir ve ülkenin su güvenliği genel puanı hesaplanarak belirlenir. Su güvenliği seviyeleri şu sonuçlara dayanarak belirlenir:
75 ve üzeri "Su Güvenliği Sağlamış"
65-74 "Kısmen Su Güvenliği Sağlamış"
41-64 "Ciddi Su Güvenliği Sorunları Yaşanıyor"
40 ve altı "Ciddi Su Güvenliği Sorunları Yaşanıyor"
Su güvenliği hala dünya genelinde endişe kaynağıdır, ancak özellikle Orta Doğu ve Afrika gibi bölgelerde tehlikeli bir durumdur. Bu bölgelerde 23 ülkenin 13'ü ciddi su güvenliği sorunlarıyla karşı karşıya bulunuyor.
Toplamda 113 ülke, Hindistan ve Çin gibi dünyanın en kalabalık iki ülkesi de dahil olmak üzere, su güvenliği açısından risk altında olan ülkeler olarak değerlendiriliyor.
Ayrıca, su güvenliği konusunda ciddi sorunlar yaşayan, kalabalık nüfusa sahip olan Pakistan ve Etiyopya gibi 24 diğer ülke daha bulunuyor.
Su güvenliği sorunlarıyla mücadele eden ülkeler, dünya nüfusunun yüzde 72'sini oluştururken, ekstra yüzde 8'i ise ciddi su güvenliği tehlikeleriyle karşı karşıya…
Bu durum Asya ve Pasifik bölgesinde 4.3 milyar insanı ve Afrika'nın dört bir yanında ekstra 1.3 milyar insanı kapsıyor.
Bu ülkelerin birçoğu, hızlı nüfus artışı ve kuraklık koşulları gibi konularla mücadele ederken gerekli altyapıyı geliştirmekten daha hızlı bir şekilde başa çıkıyor.
Dünya nüfusunun yalnızca yüzde 12'si su güvenliği sağlayan ülkelerde yaşıyor, neredeyse tüm Batı ülkeleri bu kategoriye girmektedir ve İsveç bu sıralamada 90 puanla birinci sırayı almaktadır.
Ekstra yüzde 8, Brezilya ve Rusya gibi ülkeler de dahil olmak üzere, su güvenliği sağlayan ülkelerde yaşamaktadır.
Ancak, bu en güvenli ülkelerde bile suyun bulunabilirliği mükemmel değildir; örneğin, Colorado Nehri'ne bağımlı olan Amerikan eyaletleri sürekli kuraklık koşulları ve su tüketimini sınırlama ile karşı karşıyadır ve gelecekte daha fazla kriz öngörülmektedir.
Dünya genelinde suyla ilgili zorluklar arttıkça, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar sürdürülebilir su yönetimi uygulamalarını geliştirmek için iş birliği yapıyor.
Aslında, temiz su ve sanitasyonun herkese sağlanması, Birleşmiş Milletler ‘in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden biridir.
Birçok bölge zaten bu tür uygulamaları hayata geçirmeye başlamıştır; örneğin, Kaliforniya şehirleri atık suyun geri dönüştürülmesine ve yağmur suyunun toplanmasına başlamış ve su kıtlığı ile mücadele etmektedir. Tarıma dayalı bölgeler de sınırlı tatlı su kaynaklarının tükenmesini azaltmak için akıllı tarım uygulamalarına yönelmektedir.
Bu tür girişimler su arındırma sistemlerini geliştirmeye, su altyapısını güçlendirmeye ve tükenen tatlı su rezervlerini korumaya yardımcı olarak ülkeleri su güvenliği eksikliğinden kurtarmada ve gelecek nesiller için bu değerli kaynağı korumada yardımcı olabilir.