Shell ve EnergyChina anlaşmalarının önemi ne? / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye, enerji arz güvenliğini artırma ve enerji merkezi olma yolunda adımlar atıyor. Bunun son örnekleri Shell ve EnergyChina anlaşmaları. Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan, anlaşmaların önemini Al Ain Türkçe’ye anlattı.
Türkiye Enerji Bakanlığı ile dünya devi enerji şirketleri Shell ve EnergyChina arasında yakın zamanda iki önemli anlaşma imzalandı. Shell ile imzalanan anlaşma LNG teradiğiyle ilgiliydi. EnergyChina ile ise Nadir Toprak Elementleri konusunda işbirliği anlaşması imzalandı. Peki bu anlaşmaların Türkiye için önemi ne? Al Ain Türkçe bu soruyu Enerji Uzmanı Doç. Dr. Anıl Çağlar Erkan’a sordu.
Anıl Çağlar Erkan’ın Al Ain Türkçe’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle;
Türkiye son dönemde Çin ve Shell ile kritik enerji görüşmesi ve anlaşmaları yaptı. Bu görüşme ve anlaşmalar ne anlama geliyor, Türkiye’ye getirisi ne olacak?
“Öncelikle Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar’ın göreve gelmesiyle birlikte Türkiye’nin enerji alanında farklı bir aşamaya geçtiğinin altını çizmek gerekmektedir. Zira Türkiye’nin geçmiş olduğu bu aşama Sayın Bayraktar’ın da ilk göreve geldiğinde ifade ettiği gibi enerji diplomasisidir. Öyle ki söz konusu geçişle birlikte Türkiye artık sıradan bir enerji tüketicisi ya da transit konumundan öteye geçmiş ve küresel enerji düzeninin işleyişinin temel aktörlerinden birisi olmak yolunda ciddi ilerleme kat etmiştir. Bununla birlikte eldeki veriler ve yaşanan gelişmeler Türkiye’nin enerji politikalarını proaktif bir anlayış temeline oturttuğuna işaret etmektedir. Zira son günlerdeki gerek Çin gerekse Shell ile yapılan anlaşmalar tam anlamıyla mevzu bahis proaktif anlayışın bir ürünüdür. Çünkü Çin ile gerçekleştirilen temaslar Türkiye’nin enerji dönüşüm sürecinin bilincinde olduğunu gösterirken, Shell ile yapılan en son anlaşma ise bu dönüşüm sürecinin geçiş aşaması olmadan imkânsız olduğunun farkında hareket edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla iki anlaşmanın da Türkiye’nin enerji diplomasisi açısından son derece önemli bir başarı olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte iki anlaşmanın Türkiye’ye getirilerinin ise farklı alanlarda olacağına göz ardı etmemek gerekmektedir.”
SHELL İLE 4 MİLYAR METREKÜPLÜK LNG ANLAŞMASI
“Bu doğrultuda ilk olarak Shell ile yapılan anlaşmaya değinmek gerekmektedir. Öyle ki Türkiye ile Shell arasında 10 yıllık LNG tedarik anlaşmasının imzalanması, Ankara’nın Avrupa’nın yanı başında bölgesel bir yakıt merkezi olma çabasının son adımı olmuştur. Anlaşma çerçevesinde Shell’in 2027 yılından itibaren Türkiye’nin devlete ait şirketi BOTAŞ’a yılda yaklaşık 4 milyar metreküp LNG satacağı yetkililerce duyurulmuştur. Bu miktar ise Türkiye’nin 2023 yılındaki doğalgaz talebinin yaklaşık yüzde 8’ine karşılık gelmektedir.”
ENERGYCHINA İLE YAPILAN ANLAŞMANIN ÖNEMİ NE?
“Türkiye’nin enerji diplomasisi açısından bir diğer başarısı olarak nitelendirdiğimiz gelişme ise Çin ile yenilebilir enerji alanında yatırım adımlarının atılmasıdır. Zira Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar ve EnergyChina arasında gerçekleştirilen görüşmeleri geçtiğimiz günlerde Türkiye ve Çin arasındaki temaslar kapsamında atılan somut adımlardan birisi olarak ele almak mümkündür. Gerçekleştirilen görüşmenin ana gündem maddesi ise Türkiye’de gerçekleştirilecek yenilenebilir enerji konusundaki büyük ölçekli yatırım imkânlarının detaylarının ele alınmasıdır. Buna karşın Türkiye ve Çin arasında yürütülen temaslar söz konusu görüşmenin çok daha ötesindedir. Örneğin Türkiye’nin nadir toprak elementleri rezervlerini işlemek için bu alanda dominant aktör konumundaki Çin ile işbirliği görüşmeleri yürütüldüğü bilinmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’nin enerji alanında geleceği son derece doğru okuduğunu ve geleceğin stratejik kaynaklarından birisi haline gelecek kritik mineraller konusunda Çin gibi dünya mineral pazarının tekeli konumundaki bir aktör ile işbirliği içerisinde olmasının son derece önemli getirileri olacağını söyleyebiliriz.”
PETROL FİYATLARI NEDEN DÜŞÜYOR?
Türkiye enerji anlaşmaları yaparken bir yandan da petrol fiyatlarında bir dalgalanma söz konusu. Petrol fiyatları 70 dolar civarına indi. Petrol fiyatları neden düştü, doğal gaz fiyatlarının düşmesi söz konusu olabilir mi?
“Bilindiği üzere küresel petrol fiyatları bir dizi faktöre bağlı olarak belirlenir ve bu süreçte arz ve talep dengesi önemli bir rol oynar. Petrol fiyatlarını belirleyen başlıca etkenler şunlardır: Arz ve talep, OPEC kararları, Jeopolitik gelişmeler, Döviz kuru, Küresel ekonomik durum, Enerji Politikaları ve teknolojik gelişmeler. Bu faktörlerin her biri, küresel petrol piyasasında oynaklıklara neden olabilir ve fiyatları kısa sürede değiştirebilir. Kimi zaman fiyatların düşmesine kimin zaman ise yükselmesine neden olmaktadır. Bununla birlikte bilhassa son dönemdeki gelişmeler petrol fiyatlarının yükseleceği yönünde beklentilere neden olsa da gerçekte ise bunun tam tersi olmuş ve Brent petrolün varil fiyatları son dönemlerin en düşük seviyesi olan 70 dolar civarına inmiştir.
Petrol fiyatlarının yükseleceği yönünde beklentilere neden olan başlıca gelişmeler ise şunlardır: OPEC ve OPEC dışı bazı tedarikçi konumundaki üretici ekonomilerden oluşan OPEC+ grubunun üretimi arttırma kararını iptal etmesi, Kızıldeniz’deki saldırılar, İsrail’in başta Gazze olmak üzere Lübnan’a düzenlemiş olduğu saldırılar, İran’la olan gerginlikler, Libya’daki petrol üretiminin durması. Tüm bu jeopolitik gelişmeler sonucunda evet bir artış yaşanmış ve Brent petrolün varili yüzde 2,55’lik bir artışla 76,74 varile yükselmiştir. Ancak halihazırda gelinen noktada bu yükseliş bir trend haline gelmemiş ve dolayısıyla etkileri son derece kısa vadeli olmuştur. Dolayısıyla bir düşüş söz konusu olmuştur.
Fiyatlarda yaşanan bu düşüşün başlıca nedeni ise kuşkusuz piyasalarda giderek yaygınlaşan durgunluk endişesidir. Bir diğer önemli neden ise arz fazlasıdır. Öyle ki ne kadar azaltma yönünde açıklamalar yapmış olsalar da başta OPEC olmak üzere büyük petrol üreticileri ciddi oranda üretimlerini arttırmışlar ve bu durum doğrudan fiyatların düşmesine neden olmuştur. Bir diğer neden ise arz fazlasına neden olabilecek olan son yıllarda yaşanan teknolojik ilerlemelerle birlikte karşımıza çıkmaktadır. Bu doğrultuda Kaya Gazı ve Petrol üretiminin özellikle ABD’de artmış oluşuyla birlikte yeni petrol rezervlerinde üretime geçilmesi fiyatları aşağıya çekebilecek faktördür. Bir diğer faktör ise talep düşüşüdür. Bu noktada teknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak ortaya çıkan enerji verimliliği ciddi ölçekte talepte düşüşe neden olmaktadır. Öyle ki özellikle son günlerde elektrikli araçların giderek yaygınlaşması ve enerji dönüşümünün hız kazanması petrol talebinde düşüşe neden olmaktadır. Son önemli faktör ise OPEC politikalarıdır.
Tüm bu faktörler göz önüne alındığında eldeki veriler petrol fiyatlarının iki yönde de hareket edeceğine işaret etmektedir. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde petrol fiyatlarında artış ve azalış yönünde hareket edeceğini söyleyebiliriz. Bu doğrultuda jeopolitik gelişmeler büyük oranda fiyatların artmasına neden olacak iken, arz fazlası, talep düşüklüğü ve üretici ülkelerin politikalarındaki etkisizliğin devam etmesi ise fiyatların düşmesine neden olacaktır. Bununla birlikte bilhassa arz fazlalığının devam ettiği sürece fiyatlardaki artışların kısa süreli ve düşük oranlarda olacağını, bir süre daha düşüş trendinin devam edeceğini söyleyebiliriz.”