Sarp: TCMB’nin ince ayar görevi yeni başlıyor / Al Ain Türkçe Özel
Ekonomide dezenflasyon ve soğuma döneminin başladığı belirtiliyor. Ekonomist Nazlı Sarp, bu konuyu Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi. Merkez Bankası’nın ince ayar görevinin yeni başladığını dile getirdi.
Türkiye ekonomisinde soğumanın temmuz itibariyle başladığı belirtiliyor. Vatandaşın kemer sıktığı, ödenemeyen kredi kartı borçlarının iki katına çıktığı haberleri var. 2025’in vatandaş için daha da sıkıntılı geçeceği belirtiliyor. Tüm bunlar özellikle sabit gelirlileri kara kara düşündürüyor. Ekonomist Nazlı Sarp bu konuda Al Ain Türkçe’ye değerlendirmelerde bulundu. Merkez Bankası’nın ince ayar görevinin şimdi başladığını dile getirdi. Sabit gelirlilerin yaşayacağı sıkıntının boyutunu, maaşlara yapılacak zammın belirleyeceğini vurgulayan Sarp, özellikle asgari ücret zammının oldukça kritik olduğunu vurguladı.
EKONOMİDE SOĞUMA BAŞLADI MI?
Ekonomide soğumanın başladığı, vatandaşın kredi kartı harcamalarını kıstığı belirtilmişti. Ekonomist Nazlı Sarp, bir soğumanın olduğunu ancak bunun henüz çok düşük seviyede olduğunu belirtiyor. Merkez Bankası’nın işinin bundan sonra daha da zorlaşacağını şu sözlerle anlatıyor;
“Bir sıkılaştırma politikasının içindeyiz ama enflasyonu düşürmek için önce akut etkileri tamamen gidermek gerekiyor. Başlarda Merkez Bankası’nın işi kolaydı. Faizi artırdı, parasal sıkılaştırma uyguladı. Ama esas bundan sonra Merkez Bankası'nın ince ayar görevi başlıyor. Çünkü bizde enflasyon diğer ülkelere göre daha yüksek. Haliyle alınan tedbirlerin etkilerini görmek çok daha uzun zaman alıyor. Ekonominin yavaş yavaş soğumaya başlaması bekleniyordu. Ancak henüz soğuma başladı bile denemez.
Fiyatlama davranışlarında ciddi bir bozulma olmuştu. Bundan sonra ne olacağı taleple ilgili. Talep devam ederse bu bozulmanın düzelmesi daha da uzun sürecektir. Merkez Bankası’nın bundan sonraki işi zor. Hem hane halkını hem reel sektörü bu konuda ikna etmesi gerekiyor. Bu da açıkçası faiz artışlarıyla değil ortaya koyacağı duruşla ilgili.
SABİT GELİRLİLER SIKINTIYI DAHA ÇOK HİSSEDECEK
Ekonominin soğutulması, talebin azaltılması amaçlanıyor. Tabi bu durum reel sektör ve hanelerin yaşadığı sıkıntılara yenilerini ekleyebilir. Nazlı Sarp bu konuda şu bilgileri veriyor;
“Parasal sıkılaşmanın etkisiyle az da olsa talepte bir soğuma görülüyor ancak bu soğuma da sıkıntıya neden oluyor. Birincisi reel kesim üzerinde etkisi var. Yüksek faiz oranları nedeniyle finansa erişimleri zorlaşmıştı. Talep azaldığında, maliyetleri fiyata yansıtma konusunda da zorlanacaklar. Hane halkına baktığımızda sabit gelirlilerin alım gücü ciddi şekilde düştü. Enflasyonda aylık bazda yavaşlama başlasa da yaşam koşulları hala zorlaşmaya devam ediyor. Gelir de aynı hızla artmadığı için sıkıntı daha da büyüyor.
Hane halkının enflasyon konusunda bir rahatlama hissetmesi 2025 ortasından önce olmayacak. Reel sektör de bu sıkıntıyı yaşayacak. Özellikle emek yoğun firmalarda ciddi sıkıntılar yaşanacak. Şu anda da zaten karşılıksız çeklerin artması ve ödeme sıkıntıları baş göstermeye başladı. Bu sıkıntılar daha da büyüyecek.”
MAAŞ ARTIŞLARI HEDEF ENFLASYONA GÖRE Mİ YAPILACAK?
Bu süreçte sıkıntıyı özellikle sabit gelirliler çekecek. Bu nedenle sabit gelirlileri sıkıntılı bir dönüm bekliyor. Bu noktada en önemli konu, maaşların ne kadar artacağı. Nazlı Sarp bu konunun önemini şu sözlerle anlatıyor;
“Bu sıkıntılı süreçte maaş artışlarının neye göre ayarlanacağı önemli. Merkez Bankası’nın 2025 orta nokta tahmini yüzde 14. Bu, piyasa beklentilerinin çok altında. Asgari ücrete yapılacak artış bu rakam esas alınarak yapılırsa sıkıntı çok daha büyük boyutlara çıkabilir. Çünkü asgari ücrete yapılacak zam, Türkiye’deki çalışanların yüzde 80’inin maaşını etkiliyor. Sadece asgari ücret alanların maaşları değil asgari ücrete yakın maaşlar da benzer oranda artıyor. Asgari ücret zammı, sabit gelirlilerin yaşayacağı sıkıntıyı azaltacak ya da artıracaktır...
Şu ortamda, abartılı fiyat görünce protesto edip almamak tüketicinin uygulayacağı en önemli mekanizma olacaktır. İnsanların belli bir birikimleri olur da kemer sık dersiniz. Ama zaten zor geçinen, barınma sorunu olan o kadar geniş halk kesimi var ki bunlara kemer sık demek benim için çok zor. Sabit gelirlilere bu acı reçetenin kesilmemesi gerekiyordu. Daha yüksek gelirlilere vergilerin konulmasıyla bunun kompanse edilmesini beklerdim. Ama olmadı, geçmişte olduğu gibi yine bu işin faturasını dar gelirliler ödüyor.”