PKK'nın Türkiye'den çekilme duyurusunun ardından AK Parti'den ilk açıklama
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK’nın Türkiye’den çekilme kararı ve silah bırakma süreci için yaptığı açıklamada, 'terörsüz Türkiye' hedefinin devlet politikası haline geldiğini, sürecin provokasyonlara rağmen kararlılıkla sürdürüldüğünü belirtti.
PKK’nın Türkiye’den tamamen çekildiğini duyurmasının ardından AK Parti adına ilk değerlendirme parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten geldi. Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı yazılı açıklamada PKK’nın yalnızca Türkiye içindeki unsurlarının değil, Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgede bulunan silahlı ve illegal yapılanmalarının da feshedilmesi ve bu yapılarda silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesi gerektiğini söyledi. Çelik, bu sürecin AK Parti açısından “terörsüz Türkiye” hedefinin asli gündemi olduğunu vurguladı.
Ömer Çelik’in mesajında, PKK’nın çekilme kararı, silah bırakma çağrısı, örgütün feshi ve “terörsüz Türkiye” hedefi aynı başlık altında toplandı. Çelik, “PKK’nın silah bırakmaya kesintisiz devam etmesi ‘terörsüz Türkiye’ hedefinin yol haritasının ana başlığıdır” dedi. Çelik’e göre PKK’nın Türkiye’den çekildiğini açıklaması ve yeni bir silah bırakma sürecine girileceğine dair duyurular, “‘terörsüz Türkiye’ yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçları” olarak görülüyor. Çelik, terör unsurlarının Türkiye’den çekilmesi ve silah bırakmaya dönük yeni adımların açıklanmasını “ana hedefe uygun ilerleme” şeklinde tanımladı.
Çelik, bu çerçevenin yalnızca güvenlik başlığı altında okunmaması gerektiğini belirtti. “’Terörsüz Türkiye’ süreci demokrasimizin tüm tehditlerden arındırılması için atılmış stratejik ve tarihi bir adımdır” diyen Çelik, bu hedefi aynı zamanda bölgesel düzeyde “terörsüz bölge” arayışıyla ilişkilendirdi. Çelik, “terörsüz bölge” vurgusunu özellikle komşu ülkeler ve yakın çevrede terör örgütleri üzerinden kurulduğunu söylediği emperyalist vesayet girişimlerine karşı bir duruş olarak tarif etti. Böylece süreç, yalnızca Türkiye’nin iç güvenliğine dönük bir plan değil, bölgesel denge ve dış müdahale iddialarına karşı bir siyasi hat olarak da sunuldu.
Açıklamada “terörsüz Türkiye” ifadesi, bir yol haritası olarak tanımlandı. Çelik, “Yol haritası ‘terörsüz Türkiye’ hedefi için olumlu sonuçlar üretmeye devam etmektedir” dedi. Ardından bundan sonraki aşamaya da değinerek, “Bundan sonrasında, silah bırakma ve fesih sürecinin kesintisiz devam etmesine dönük adımların atılması, hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır” ifadesini kullandı. Çelik, bu sürecin sürekliliğinin esas olduğunu ve örgütün tamamen silahsızlanmasının bu yol haritasının ana unsuru olarak görüldüğünü belirtti.
Bu noktada TBMM’de kurulan yapılar da öne çıkarıldı. Çelik, “Fesih ve silah bırakma sürecinin devam etmesiyle, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çizeceği pozitif çerçeve netleşecektir” dedi. Çelik'e göre Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu sürecin siyasal ve kurumsal omurgalarından biri olarak konumlanıyor ve bu komisyonun belirleyeceği çerçeve ilerleyen aşamada yol gösterici olacak.

Çelik ayrıca sürecin yalnızca yürütmenin politik tercihi olmadığını, devlet ölçeğine taşındığını savundu. “Sayın Bahçeli’nin tarihi çağrısı ile oluşan stratejik-politik zemin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek iradesiyle sürecin bir devlet politikasına dönüşmesi, zamanın ruhuna uygun ve etrafımızdaki meydan okumalara cevap niteliğinde büyük bir çerçeve inşa etti” diyen Çelik, böylece ‘terörsüz Türkiye’ başlığını MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı, Cumhurbaşkanı’nın iradesi ve devletin kurumsal kararı üzerinden tarif etti. Çelik bu çerçevenin, yalnızca hükümetin değil devletin bütün kurumlarının sahiplendiği bir çizgi olduğunu belirtti.
TBMM’nin rolüne özellikle vurgu yapıldı. Çelik, “Yüce Meclis’in farklı partilerden oluşan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarıyla olgunlaşan desteği ve yol göstericiliği, sürecin yegâne ‘siyasal özne’sinin milli irade olduğunu net şekilde ortaya koydu” dedi. Böylece Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu; Meclis’in çok partili yapısı; “milli irade” ifadesi; siyasal özne vurgusu; hepsi aynı hatta bağlandı. Çelik, farklı siyasi görüşlerden partilerin verdiği desteği “siyasi zenginlik” olarak niteledi ve “Farklı siyasi görüşten partilerin varlığı ve desteği siyasi zenginliktir, tüm bu sürecin gücüne güç katmaktadır” sözleriyle tanımladı. Bu zenginliğin devletin nitelikleri ve milletin değerleriyle uyumlu şekilde korunması gerektiğini, bunun ana hedef doğrultusunda yol açıcı olduğunu söyledi.
Açıklamanın dikkat çeken başlıklarından biri de provokasyon ve sabotaj uyarısı oldu. Çelik, “Sürecin her türlü provokasyondan korunması için azami dikkat gösterilmelidir” diyerek, yürüyen aşamaların hassas olduğunu vurguladı. Çelik, yakın bölgede gelişen “kaos siyasetleri”nden, siyasi sabotaj, istihbari sabotaj ve fiili sabotaj girişimlerinden söz etti ve bunların farkında olduklarını söyledi. “Yakın bölgemizde gelişen kaos siyasetlerinin arkasındaki odakların, siyasi, istihbari ve fiili sabotaj girişimlerinin farkındayız. Bunlara karşılık kararlılıkla yol haritasını işletiyoruz” ifadesini kullandı.
Bu çerçevede marjinal ya da maksimalist talepler olarak tanımladığı çıkışları da hedef aldı. Çelik, “Süreci ana odağından uzaklaştıran haksız isnatlar ve iftiralarla, marjinal ve maksimalist yaklaşımların yol haritasını zehirleyen yan etkiler oluşturmasına müsaade etmeyeceğiz” dedi. Bu cümleyle hem sürecin siyasal tartışmalarla dağıtılmasına izin verilmeyeceği mesajı verildi hem de sürecin odağının silahsızlanma ve fesih olarak korunacağı aktarıldı.
Çelik açıklamasını toplumsal birlik vurgusuyla bitirdi. “Her bir vatandaşımızın desteğiyle ve kardeşliğimiz, tarih ve kader birliğimizle hedeflerimize ilerliyoruz” diyen Çelik, yürütülen adımları toplumdan gelen destek ve “kardeşlik” başlığı altında tanımladı. Son bölümde ise devlet vurgusu yeniden öne çıktı. Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek devlet iradesiyle devletimizin tüm kurumları ‘terörsüz Türkiye’ hedefi için çalışmaya kararlılıkla devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti gündemine hakimdir” ifadeleriyle, bu hattın devlet ölçeğinde sürdüğünü ve kurumsal düzeyde devam edeceğini söyledi.