Terör örgütü PKK Türkiye'deki faaliyetlerini tamamen durdurarak çekildi
PKK terör örgütü, Kandil’den yaptığı açıklamada Türkiye sınırları içindeki tüm güçlerini “Medya Savunma Alanları”na çekmeye başladığını, bunun Barış ve Demokratik Toplum Sürecinin ikinci aşaması olduğunu ve sürecin ilerleyebilmesi için “Geçiş Hukuku” ile
PKK terör örgütü, Kandil’de yaptığı açıklamada, Türkiye sınırları içinde bulunan tüm güçlerini geri çekmeye başladığını duyurdu. Örgüt yönetimi, HPG ve YJA-Star militanlarının Türkiye sınırları içinden “Medya Savunma Alanları” olarak tanımladığı bölgelere doğru çekilmeye başladığını bildirdi. Açıklamada bu adımın, “Barış ve Demokratik Toplum Sürecini ikinci bir aşamaya taşıyabilmek amacıyla ön açıcı yeni pratik adımlar” kapsamında atıldığı ifade edildi. Örgüt, bu sürecin ilerleyebilmesi için “gecikmeden” hukuki ve siyasi düzenlemeler talep etti ve “sürecin gerektirdiği hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gösterilmelidir” ifadesini kullandı. PKK yönetimi ayrıca, “Bu çerçevede PKK’ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır” çağrısında bulundu.
Barış Ve Demokratik Toplum Süreci Nasıl Başladı?
NTV'de yer alan habere göre, PKK yönetimi, yaptığı açıklamada yaşanan sürecin arka planına da yer verdi. Metinde, Ortadoğu’da yaşanan çatışmaların ve savaşların hem Türkiye’nin hem de “Kürtlerin geleceğini çok ciddi biçimde tehdit eder hale gelmesi” sonrasında şekillenen bir hatırlatma yapıldı. Buna göre, “geçen yıl Cumhurbaşkanı ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle, Abdullah Öcalan’ın açıklamalarıyla başlayan” ve Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısıyla somut bir kimlik kazandığı belirtilen süreçten söz edildi. PKK yönetimi bu süreci “son derece önemli ve kritik bir aşama” olarak tanımladı. Açıklamada, söz konusu çağrının adının açık biçimde “Barış ve Demokratik Toplum çağrısı” olduğu belirtildi ve bu çağrının, yeni dönemi tanımlayan çerçeve olarak görüldüğü aktarıldı.
PKK, açıklamanın devamında “Geçen 8 aylık süre içinde Kürt tarafı olarak biz, Barış ve Demokratik Toplum çağrısı temelinde tarihi öneme sahip büyük adımlar attık” ifadesini kullandı. Buna göre örgüt, “sakin ve rahat bir tartışma ortamı yaratabilmek için” çağrının ardından 1 Mart günü ateşkes ilan ettiğini belirtti. Metinde, Abdullah Öcalan’ın “uygun yöntemlerle gerçekleştirdiği yönlendirme” doğrultusunda 5-7 Mayıs tarihleri arasında PKK 12. Kongresi’nin toplandığı aktarıldı. Bu kongrede, PKK’nin örgütsel varlığını ve silahlı mücadele stratejisini sona erdirme kararlarının alındığı ve “bunların ancak Abdullah Öcalan’ın doğrudan yürütmesi ile pratikleşebileceğinin” kararlara eklendiği vurgulandı. Açıklamada bu kararların, örgütün kendi tanımıyla “tarihi öneme sahip” ve doğrudan yeni dönemi tarif eden kararlar olduğu belirtildi. Metin, bu adımların, silahlı mücadeleyi sona erdirme kararı ile bağlantılı şekilde okunması gerektiğini belirten bir çerçeve sundu.

PKK yönetimi, sürecin yalnızca ilan düzeyinde bırakılmadığını, somut olarak uygulamaya geçirildiğini anlattı. Açıklamada, 11 Temmuz günü “Abdullah Öcalan’ın görüntülü çağrısı temelinde” hareket edildiği, KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat yönetimindeki 30 kişilik “Barış ve Demokratik Toplum Grubu”nun düzenlenen bir törenle silahlarını yakarak silahlı mücadeleyi sona erdirme kararını uygulamadaki net ve kararlı tutumunu ortaya koyduğu aktarıldı. Örgüt, bu adımı kendi ifadesiyle “kararlılığımızı pratikte gösteren an” olarak tanımladı. Açıklamada bu 30 kişilik grubun, silah bırakma kararını görünür ve geri dönüşsüz bir adım haline getirdiği vurgulandı.
‘Türkiye’deki Tüm Güçlerimizi Geri Çekmeyi Gerçekleştiriyoruz’
Örgüt, Abdullah Öcalan ve PKK öncülüğünde Kürt tarafının attığı bu tarihsel adımların, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal ortamını derinden etkilediğini, barış ve demokratikleşme doğrultusunda yeni bir ruh ve irade ortaya çıkardığını” savundu. Açıklamada, “Kürtlerin barış, demokratik ve özgürlükten yana olan bu cesur ve fedakâr tutumu, Türkiye içinde ve dışında genel planda hep takdirle karşılanmıştır” denildi. Örgüt, buna rağmen “yetersiz yaklaşımlara” dikkat çekerek, buna rağmen süreci ileri taşımak için “ön açıcı yeni pratik adımlar atılmaya çalışıldığını” kaydetti. Bu kapsamda PKK yönetimi, 12. Kongre Kararları temelinde planlanan bir çerçeve doğrultusunda, “Türkiye sınırları içinde çatışma riski oluşturan ve olası provokasyonlara açık olan Türkiye’deki tüm güçlerimizi Medya Savunma Alanlarına geri çekme işlemini Abdullah Öcalan’ın da onayı temelinde gerçekleştirmekteyiz” ifadesini kullandı. Açıklamada ayrıca, “Medya Savunma Alanlarına ulaşan gruplardan bir kısmı şu an burada bulunmakta ve bu açıklamaya bizzat katılmaktadır” denildi. PKK yönetimi, sınır alanlarında da “çatışma riski oluşturan ve olası provokasyonlara açık olan mevzilerde benzer düzeltici tedbirlerin” alındığını belirtti.
‘Adımlarımızın Etki Düzeyini Pratik Gösterecektir’
Açıklamanın devamında, “Kuşkusuz attığımız bu adımların etki düzeyini pratik gösterecektir. Ancak attığımız bu pratik adımlar da PKK’nin 12. Kongre Kararlarını uygulamadaki kararlılığı ve net tutumumuzu bir kez daha ortaya koymaktadır” denildi. PKK yönetimi, “Çok açık ki biz 12. Kongre Kararlarına bağlıyız ve uygulamakta kararlıyız” sözleriyle bu çizginin değişmediğini belirtti. Metinde, bu kararların kalıcı olabilmesi için “sürecin gerektirdiği hukuki ve siyasi yaklaşımlar gecikmeden gösterilmelidir” çağrısı tekrarlandı. Örgüt, “Bu çerçevede PKK’ye özgü Geçiş Hukuku esas alınmalı, demokratik siyasete katılabilmek için gerekli özgürlük ve demokratik entegrasyon yasaları gecikmeden çıkarılmalıdır” ifadesiyle, Geçiş Hukuku başlığı altında tanımladığı düzenlemelerin aciliyetine vurgu yaptı.
‘Seferberlik Düzeyinde Mücadele’ Çağrısı ve Manifesto
Açıklamanın sonunda doğrudan topluma, özellikle de “başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımıza” hitap edildi. PKK yönetimi bu çağrıda, sürecin “birilerinden bir şeyler bekleme süreci” olmadığını, aksine “özgür ve demokratik yaşamı örgütlü mücadeleyle yaratma ve kazanma süreci” olarak tanımlandığını belirtti. Bu nedenle, kendisini bu yaşamın içinde gören herkesin ‘Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nin başarısı için seferberlik düzeyinde mücadele etmesi gerektiği ifade edildi. Metnin son bölümünde “Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu mutlaka zafere ulaşacaktır” cümlesi özellikle vurgulandı. Açıklama, bu ifadeyle birlikte sürecin yalnızca askeri boyutta geri çekilme ve silah bırakma başlıklarıyla sınırlı olmadığı, aynı zamanda kamusal ve siyasal alana taşınan bir “demokratik toplumsal dönüşüm” iddiası taşıdığı mesajını verdi.
