Naci Görür'den hayati uyarı "4 milyon insan tehlikede"
İstanbul'un 7 büyüklüğünün üzerinde bir depremle sarsılma riski taşıdığını hatırlatan Prof. Dr. Naci Görür, 4 milyon insanın hayati tehlike altında olduğunu vurguladı.
İstanbul’da beklenen 7,2 ila 7,5 büyüklüğündeki deprem tehlikesine dikkat çeken Prof. Dr. Naci Görür, Kanal İstanbul projesi ve yapılaşma konusundaki endişelerini dile getirdi. Türkiye’nin kalbi sayılan Marmara Bölgesi’nde yaşanacak büyük bir depremin, sadece İstanbul’u değil bütün ülkeyi ekonomik ve sosyal açıdan derinden sarsacağı belirtiliyor. Özellikle riski yüksek yapı stoğunda yaşayan milyonlarca insanın kaderi, olası bir İstanbul depremiyle yakından ilişkilendiriliyor.
Türkiye nüfusunun önemli bir kısmına ev sahipliği yapan İstanbul, yıllardır deprem tehdidi altında. Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından düzenlenen Kanal İstanbul Süreci Bilgilendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, olası İstanbul depremi için “Dört milyon insan ölümle burun buruna” ifadelerini kullanarak tehlikenin büyüklüğünü vurguladı. Yapıların yüzde 60’ından fazlasının depreme dirençli olduğunu hatırlatmasına rağmen, geri kalan yapıların büyük risk taşıdığını belirten Görür, kent genelindeki binaların durumunu ele alırken kullanılan beton kalitesinden demirlerin korozyonuna kadar pek çok sorunun altını çizdi.
Özellikle Kumburgaz Fayı ile Adalar Fayı üzerinde birikmiş enerjinin büyük bir depremi tetikleyeceğine dikkat çeken deprem uzmanı, Kumburgaz Fayı’nın kırılmasıyla en az 7,2 büyüklüğünde, iki fayın birlikte kırılması durumundaysa 7,5 büyüklüğünde bir İstanbul depremi beklediklerini aktardı. Görür’e göre, Marmara Bölgesi’nde oluşacak bu büyüklükteki bir deprem, “Türkiye’yi diz üstü çökertecek” boyutta bir yıkıma neden olabilir. Özellikle ekonomi ve sosyal hayat açısından ülke geneline yayılacak olumsuz etkilerin, bu bölgeye yapılacak yatırımların titizlikle planlanmasını zorunlu kıldığını söyledi.
Prof. Dr. Naci Görür, yapılaşma politikalarının da bu süreçte kritik rol oynadığını belirtti. Büyükçekmece’de zeminin kaydığını hatırlatan Görür, bölgenin deprem zonu içinde yer aldığını ve buradaki yapılaşmanın artırılmasının büyük risk taşıdığını ifade etti. Kanal İstanbul projesini ise aynı şekilde eleştiren Prof. Dr. Görür, “Deprem zonunda kanal yapacağım diyorsun. O zaman yapının maliyetini de normal bir binadan çok daha yüksek hesaplamak zorundasın” diyerek, projenin tahmini maliyetinin öngörülen rakamların üzerine çıkacağını savundu.
İstanbul depremi olasılığının, özellikle riskli yapılarda oturan milyonlarca insanı endişelendirdiğini kaydeden Görür, “İBB’nin yaptığı hesaplamalara göre 97 bin binanın çok ağır hasar alacağı öngörülüyor. Bu sayı ciddi can kayıplarıyla yüzleşmemize neden olabilir” şeklinde konuştu. Kentin genel yapı stoğuna bakıldığında, binlerce binanın enkaz haline gelmesi durumunda ortaya çıkacak tablonun korkutucu olduğunu vurguladı. Tahmini verilere göre beş katlı binaların içindeki dört kişilik hane halkları üzerinden hesaplama yapıldığında, “Dört milyon insan ölümle burun buruna” kalabilir.
Riskli yapı sorunlarının yanı sıra, halkın bilinçsizliği ve denetimsiz yapılaşma da İstanbul depremi tehlikesini daha da artırıyor. Uzmanlara göre, Kumburgaz Fayı ile Adalar Fayı etrafında biriken enerjinin ne zaman açığa çıkacağı tam olarak bilinmese de yapılacak en önemli şey, binaların dayanıklılığını artırmak ve deprem farkındalığını yükseltmek. Özetle Prof. Dr. Naci Görür, hem Kanal İstanbul projesi hem de Büyükçekmece gibi deprem zonlarındaki yapılaşma konusunda uyarılarda bulunurken, İstanbul depremi tehlikesine karşı zaman kaybetmeden kapsamlı önlemler alınması gerektiğini belirtiyor. Bu uyarılar, Marmara Bölgesi’nde yaşanacak olası büyük bir depremin sonuçlarının ne denli yıkıcı olabileceğine dair çarpıcı bir tablo sunuyor.