Al Ain Türkçe Özel! Karan: Erdoğan, ihvan projesini mağlup olduğu Suriye sahasında sürdürmek istiyor
Moskova’da gerçekleşen savunma bakanları ve istihbarat örgütleri görüşmesinin ardından, Ankara-Şam ilişkilerinin geleceğine ilişkin tabloyu Dış İlişkiler Uzmanı Ceyda Karan ile konuştuk.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları ile başlayan Suriye ile barış hamleleri, Moskova’da 11 yıl sonra ilk kez savunma bakanları ile istihbarat şeflerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıyla başka bir aşamaya taşındı.
Sürecin bundan sonra nasıl ilerleyebileceğini, masada duran sorunları ve tarafların hedeflerini Dış İlişkiler Uzmanı Ceyda Karan Al Ain Türkçe’den Çağlar Tekin’e değerlendirdi.
’SUUDİ ARABİSTAN, BAE VE MISIR'A İHVAN PROJESİ ÜZERİNDEN ÖNEMLİ TAVİZLER VERİLDİ’
‘’Ankara aleni düşmanlığın hakim olduğu bölgesel güçlerle son 1.5 yıl içerisinde tüm politikalarında U dönüşleri yapmıştı. Nihayet sıra Suriye'ye gelmiş görünüyor. Suriye AKP yönetiminin İhvan kuşağı çıkmazının adı. Suudi Arabistan, BAE ve Mısır'a İhvan projesi üzerinden önemli tavizler verildi. Ancak Suriye'de Astana sürecine rağmen geri adım bir türlü atılmadı. Bunda Türkiye iç siyasetinde kullanışlı PYD/YPG faktörü önemli.
Bu inadın gelip dayandığı yerde kırılmasında Rusya diplomasisinin payı büyük. Rusya Federasyonu sahada bir yandan Şam'daki merkezi yönetim ile PYD-YPG'yi, diğer tarafdan Şam ile Ankara'yı uzlaştırmaya soyundu. PYD/YPG ABD projesinden uzaklaştıralarak devletlilik halinin bozulmayacağı bir çerçeveye sokulmaya çalışıldı. Türkiye'nin PYD/YPG'yi de gerekçe göstererek Suriye topraklarındaki varlığı bir şekilde dizginlenirken, İdlib'in batısında eski Suriye projesinin kalıntısı cihatçı unsurları 'ılımlılaşırıp' barış sürecine katma misyonu verildi. Oldukça zorlu bir denklem içinde denklem ortaya çıktı ama bu aynı zamanda fırsatlar yarattı.
ABD'nin başarısız olduğu Suriye projesinin bahşettiği statükoyu korumak isteyen PYD/YPG Türkiye ile karşı karşıya kalırken, aynı zamanda iki NATO müttefiki Türkiye-ABD'nin ilişkileri zorlandı. Diğer tarafta da Rusya-İran ve Türkiye'nin yürütüğü Astana süreci bir noktada tıkanmalar yaşamaya başladı. Gelinen noktada Ukrayna çatışması ve değişen küresel dengeler, belli ki yeni bir açılım için ortam yaratılmasında etkili oldu.
‘NEREYE EVRİLECEK BİRAZ BEKLEMEK GEREKİR’
‘’Rusya'nın olası yeni iştigalin çerçevesi ve olası çıkış yollarını önceden gündeme taşıdığını hatırlamak lazım. Örneğin Putin'in Türkiye ile Suriye arasındaki eski Adana mutabakatını canlandırmak önerisi. Türkiye'nin güvenlik çıkarları ile Suriye'nin taleplerini buluşturmak kolay iş değil ve bu gelip dayandığı noktada ABD projesine direncin de sınaması.
Bugün gelinen noktada Erdoğan'ın son bir ayda açıkça yeşil ışık yaktığı Suriye liderliğiyle görüşme ve 'normalleşme' somutlanıyor. Moskova vasıtasıyla bir üçlü mekanizmanın kurulduğu anlaşılıyor. Nereye evrilecek biraz beklemek gerekir. Zira Şam'ın TSK'nın çekilmesi ve cihatçı teröristlere desteği kesmesi şartları duruyor. Suriye liderliği ülkelerine büyük yıkım getirmiş bir Türk liderliğinin seçimler öncesinde önünü açmak istemediklerini açıkça dile getirmişti. Burada Rusya diplomasisini esas zorlayan tarafın Türkiye değil Şam olduğunu rahalıkla söyleyebiliriz. Elbete ABD'nin Sezar yaptırımları ile gerçekten zor durumda bir Suriye olduğunu da unutmamalı
Kimileri Türkiye'nin Suriye ile birlikte hareket edeceği bir resim çiziyor. Açıkçası şartlar ve olasılıklar bakımından yorum yapmak için bence biraz erken. İdlib'deki cihatçı grupların en son bu yaz ilk kez bu konu gündeme geldiğinde ortalığı karıştırdıkları hatırlanmalı. Aynı şekilde ABD, Suriye'de Tanaf dışında PYD/YPG üzerinden tutunmuş durumda. Gidişatı öngörmek için biraz daha beklemek lazım.’’