Al Ain Türkçe Özel! Prof. Dr. Tanju Tosun: Erdoğan, EYT ile seçim kaybetme riskini düşürmek istiyor!
EYT konusundaki düğüm çözüldü. İktidarın, seçim yaklaştıkça açıkladığı “müjdelerin” sandığa yansıması ne olur? Bu bağlamda, Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, EYT’nin seçimlere yansıması hakkında açıklamalarda bulundu.
Milyonların beklediği EYT dün itibarıyla açıklandı. Erdoğan’ın müjde olarak aktardığı EYT birçok kişiyi sevindirdi. Diğer yandan, yıllardır EYT hakkında, ‘seçim kaybetsek dahi EYT’yi getiremeyeceğiz’ söylemleri akıllara gelirken, şimdilerde seçim yaklaşırken gelen bu karar değişikliğinin sebebi merak konusu oldu.
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Al Ain Türkçe’den Merve Öney’e, EYT’ lilerin bunca zaman bekledikleri müjdeyi seçimler öncesi almasının iktidara etkileri çerçevesinde değerlendirmelerde bulundu.
Konuyla ilgili olarak Tosun, EYT’nin muhalefet tarafından sunulduğunu hatırlatarak şu açıklamalarda bulundu:
‘EYT, BİR MİKTAR TABİİ Kİ İKTİDARA YARAYACAK. FAKAT BUNUN DA BİR SINIRI VAR’
‘’Siyasette kazandıran son tahlilde siyasal sisteme talepleri kimin aktardığı değil, kimin çözdüğüdür. Fakat, talepleri hem aktaran, hem de çözen aynı aktörler ise o zaman kesin kazanandan söz edebiliriz. EYT başta olmak üzere iktidarın oy kapma stratejisi olarak uygulamaya koyduğu stratejilerin çoğu muhalefet tarafından sisteme aktarıldı. Seçmen muhtemelen bunu bilerek tercihte bulunacak. Bir miktar tabii ki iktidara yarayacak. Fakat bunun da bir sınırı var. Parti aidiyeti, özdeşliği yüksek, ideolojik oy veren seçmen için bu tür seçim ekonomisi uygulamaları kısmen kazandırsa da, çok belirleyici olmaz.
‘İKTİDAR, ‘KARARSIZ SEÇMENE’ ‘NE KADAR OY KAPARSAM SEÇİM KAZANIRIM’ ŞEKLİNDE BAKIYOR’
‘Bugün iktidarın bu popülist ekonomi araçlarıyla hedeflediği kitle kararsız seçmen. Yaklaşık 10 seçmenden 1’i kararsız. İktidar konuya bu kitleden “ne kadar oy kaparsam seçim kazanırım” şeklinde bakıyor. Haksız da sayılmaz. Çünkü iki ana ittifakın seçmen desteği anlamında açık bir oy makası yok. Dolayısıyla strateji doğru. Fakat kararsız kitlenin, Ak Parti’ye bu uygulamaları nedeniyle doğrudan ve kitlesel bir geri dönüşü de zor. Ekonomik kriz koşullarında popülist politikalar krizin etkilerini bastırmada ne kadar etkili olursa, kararsızlardan geri dönüş o kadar fazla olur kanaatindeyim.’
‘AK PARTİ’NİN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ, SEÇİM KAZANMAK İÇİN PRAGMATİK-POPÜLİST KİMLİĞE BÜRÜNMESİ, KAZANDIKTAN SONRA OTORİTER-POPÜLİST ÖZÜNE DÖNMESİDİR’
‘’Kulıçdaroğlu’nun “sırada ÖTV var” açıklamasını bu çerçevede değerlendirdiğimizde, iktidarın iki seçimi de kazanmak için her seçmenin oyu altın değerinde ve giden seçmeni geri getirmek için her türlü seçim kazandıracak hamleyi yapabilir. Bunun içinde ÖTV de olur, genel af da. Dolayısıyla Ak Parti seçim kazanmak için her seçmene, taleplerine kurban olmaya razı. Bu partinin önemli bir özelliği seçim kazanmak için pragmatik-popülist kimliğe bürünmesi, kazandıktan sonra otoriter-popülist özüne dönmesidir. Dün de böyleydi, bugün de böyle.
‘SEÇMENİN SOSYOLOJİK, POLİTİK, DUYGUSAL BAĞ VE BAĞLILIKLARINI DA DÜŞÜNDÜĞÜMÜZDE, İKTİDARIN UMDUĞU KADAR KOLAY OLMAYACAK’
‘’Erdoğan’ın EYT konusunda tavır değişikliğini bu çerçevede düşündüğümüzde, seçim kaybetme riskini minimize etmek istediği anlaşılıyor. Mümkün mü? Kararsız seçmeni bu uygulamalarla ne ölçüde kendisine geri dönüş anlamında seferber edeceğine bağlı. Erdoğan kaybetme riski olduğunu tabii ki görüyor. Çünkü muhalefetin toplam oyu Cumhur İttifakı bileşenlerinin toplamından fazla. Bu sayısal gerçek iktidarın kazanmak için ekonomiye maliyeti orta vadede yüksek olsa da, bugün maliyeti düşünmeyecek hamleler yapmaya zorluyor. EYT’nin çıkarılmasıyla iktidar nihayet onların gönlünü kazandı. Bu oylarını kazanmaya yeter mi? Seçmenin rasyonel bir özne olduğunu düşünürsek, “Evet”. Fakat ekonomik rasyonellikler dışında, özellikle yıkıcı politik kutuplaştırmanı seçmen tercihlerini dondurup, partiler ardındaki oy geçişlerini daraltmış olmasını ve seçmenin sosyolojik, politik, duygusal bağ ve bağlılıklarını da düşündüğümüzde, iktidarın umduğu kadar kolay olmayacak diye düşünüyorum.’’