Dr. Özlem Oran: Trump’ın Panama ve Grönland açıklamaları Çin’e yönelik bir hamledir | Al Ain Türkçe Özel
ABD Başkanı Donald Trump’ın Panama ve Grönland’a ilişkin açıklamalarını değerlendiren Dr. Özlem Pınar Oran, “Trump’ın açıklamaları büyük güç yarışında olduğu Çin’e yönelik stratejik bir hamledir” dedi.
ABD’de 5 Kasım’da yapılan seçimlerin sonucunda başkan seçilen Donald Trump, son günlerde Panama Kanalı ve Grönland’a yönelik açıklamalarıyla gündemde. Trump, Panama Kanalı'nın düzgün şekilde yönetilmemesi durumunda ABD'ye geri verilmesini talep edeceklerini ifade etti.
Grönland’ın kontrolünün ABD’de olması gerektiğini belirten Trump’a yanıt Grönland Başbakanı’ndan ‘adanın satılık olmadığını ve asla olmayacağı’ şeklinde verilmişti.
Hacettepe Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (HÜSAM) Müdür Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Özlem Pınar Oran, Trump’ın söz konusu açıklamalarını Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi. Trump’ın sözlerinin, ‘dünya siyasetinde ele alacağı öncelikli meselelere ve muhtemel kriz yaşayacağı ülkelere ilişkin net öngörüler sunduğunu’ belirten Dr. Oran, “Amerikan sisteminde karar mekanizmasının en önemli aygıtlarından biri olan Amerikan Kongresi’nin, Temsilciler Meclisi ve Senato olmak üzere, her iki kanadında da çoğunluk Cumhuriyetçilerin eline geçmiştir. Seçim kampanyasının neredeyse tamamı ekonomik politikalar üzerine yoğunlaştıran Donald Trump’ın açıklamaları, ABD’nin gelecekteki diplomatik ilişkilerine dair endişeler yaratmıştır. Seçilmiş Başkan Trump’ın Panama Kanalı ve Grönland açıklamaları, 20 Ocak 2025’te göreve geldiğinde öncelikli gündem maddesinin Çin olacağına işaret etmektedir” dedi.
Dr. Özlem Pınar Oran
“ABD İÇİN STRATEJİK ÖNEM TAŞIYOR”
Panama Kanalı ve Grönland’ın ABD için küresel ticarette stratejik bir önem taşıdığını belirten Dr. Oran, “Tarihsel süreçte ABD, Panama kanalının kullanımına ilişkin İngiltere ile uzun süren bir mücadele sürdürmüş ve 1999 yılında kanalın yönetiminin tamamı Panama Cumhuriyeti tarafından oluşturulan Panama Kanal Otoritesi’ne devredilmiştir. Trump yapmış olduğu açıklamada, Panama Kanalı’nın ABD gemilerine uyguladığı geçiş maliyetlerinin çok yüksek olduğunu ifade etmiş ve daha da önemlisi bu yüksek tarifelerin nedeninin Panama’nın Çin ile olan siyasi ve ticari ilişkileri olduğunu belirtmiştir. Nitekim Panama, 2017 yılında Tayvan ile olan diplomatik ilişkilerini kestiğini ve Tayvan’ı Çin’in bir parçası olarak tanıdığını ilan etmiştir. Ticari ilişkilere bakıldığında Panama Kanalı’nda gerçekleştirilen uzun ton kargo taşımacılığında ilk sırada ABD olmasına rağmen Çin ile başa baş bir yarış söz konusudur. Öte yandan ana ticaret rotalarının Panama Kanalı’ndan geçmesi kanalı bir cazibe merkezi haline getirerek buraya stratejik bir önem kazandırmaktadır. 1800’lü yıllarda Atlantik ve Pasifik kıyıları arasındaki deniz taşımacılığındaki maliyetleri düşürme isteğiyle ortaya çıkan arayışlar, bugün Çin ile yaşanan küresel güç rekabetinde Panama Kanalı ve Grönland üzerinden kendini göstermektedir” ifadelerini kullandı.
“İÇ POLİTİKADA ELİNİ GÜÇLENDİRMESİNE YARDIMCI OLMUŞTUR”
Trump’ın ilk başkanlığı sürecine hatırlatma yapan Dr. Oran, “Trump, bu tarz söylemleri ilk başkanlığı sürecinde de Meksika üzerinden taktiksel bir tehdit unsuru olarak kullanmıştır” diyerek şunları kaydetti:
“Açıklamalarında Grönland’ın kontrolünün de ulusal güvenlik ve küresel özgürlük için bir gereklilik olduğunu vurgulayan seçilmiş Başkan, Grönland’de Pituffik Uzay Üssü’nü sürdürmektedir. Bölge, doğal kaynaklar açısından çok zengin ve başta Rusya olmak üzere, küresel güçlerin erişmeye çalıştıkları çok da stratejik bir konuma sahiptir. Trump’ın bu ve benzeri bölgelerin satın alınmasına ilişkin söylemleri uluslararası politikada sonuç vermese de her iki başkanlık kampanyasında da Amerikan gücünü avantaja çevirme iddiasından ötürü iç politikada elini güçlendirmesine yardımcı olmuştur. Seçilmiş Başkan Trump, ilk başkanlığı sürecinde de bu tarz söylemleri Meksika üzerinden taktiksel bir tehdit unsuru olarak kullanmıştır.
ÇİN VURGUSU
Sonuç olarak, devlet başkanı kimliğinin yanı sıra iş adamı kimliği ile ön plana çıkan Donald Trump’ın Panama Kanalı ve Grönland üzerinden yaptığı açıklamaları, 21. yüzyılda hem teknolojik hem de ekonomik açıdan kaçınılmaz bir büyük güç yarışında olduğu Çin’e yönelik stratejik bir hamledir. 20 Ocak 2025 tarihinden itibaren ABD’nin, ekonomi temelli bir dış politika yürüteceği ve küresel rekabette Çin ve Çin ile ticari iş birliğinde olan tüm devletlerin karşısında bir siyaset izleyeceği değerlendirilebilir”