Deprem nasıl bir psikolojik hasara yol açıyor? Al Ain Türkçe Özel
Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen deprem nedeni ile yaşanan psikolojik sorunlara karşı, Al Ain Türkçe uzmanlarla görüştü.
Kahramanmaraş'ta meydana gelen büyük depremlerde on binlerce insan yakınlarını, evini, işini, sevdiklerini, yaşadığı şehri kaybetti Yaşamlarında büyük yıkım yaşayan vatandaşlar bu süreci nasıl atlatacak?
Al Ain Türkçe’den Halit Ziya Alptekin, depremin yaşattığı psikolojik etkilere ilişkin Uzman Klinik Psikolog Ecem Mizmizlioğlu ile konuştu.
Depremin yarattığı psikolojik hasarla nasıl başa çıkabiliriz?
Deprem, ani ve beklenmedik olması sebebiyle herkesin üzerinde travmatik etkileri olabilecek bir doğal afettir. Bu türden bir deprem felaketine maruz kalan kişilerde, fiziksel bir yaralanma olmasa bile, duygusal sorunlar ortaya çıkabilir. Olayın ardından uzun bir süre geçtikten sonra da beynimiz, artık var olmayan bir tehdide karşı bedenimize tehlikede olduğuna dair sinyaller göndermeye devam edebilir. Bu sebeple öncelikle bedenin güvende olduğuna inanmaya ihtiyacı vardır. Çok korktuğumuzda güven veren bir ses ya da güven veren birinin sıkıca sarılması, ellerini tutma, sırt sıvazlama gibi kararlı ve güven verici dokunuşlar en güçlü baş etme yöntemlerindendir. Bu dokunuşlar bedenlerinin sağlam olduğunu ve sürekli savunmada olmalarına gerek olmadığını hissettirir. Fiziksel temas dışında tanıdık yüzler görmek, güven veren kişilerle güven veren bir ortamda duygu ve düşünceleri paylaşmak da iyi hissettirecektir.
Bu süreçte normal hayata dönmek kolay olmayacak tabiki ama rutin yaşama dönmek ve elimizden geldiğince rutinlerimizi korumaya devam etmek de güvendeyim inancımızı pekiştirir. Günlük yaşamın düzene koyulabilmesi için travma etkisiyle psikolojik durumda oluşabilecek kaygıyı daha da arttıracak olan çay kahve ve sigara tüketimi kısıtlanarak dengeli beslenmek önemli. Rahatlatıcı müzikleri nefes ve kas gevşeme egzersizleri günlük aktiviteler ve depremden etkilenenlere destek olacak faaliyetlerde bulunmak önerilebilir.
Sosyal Travma ile nasıl başa çıkılır?
Ülkemizde yaşanan deprem felaketinden bizler ya da yakınlarımız direkt olarak etkilenmesek de aldığımız haberler aracılığıyla ikincil biçimde travmadan etkileniyoruz. Travmaya yönelik görüntüleri görmek, sesleri duymak, gün boyunca yıkım videolarını izlemek psikolojik olarak etkilenmenizi daha da arttıracaktır. Bu sebeple yaşanılanlardan haberdar olmak için haber kaynaklarınızı güvenilir kaynaklarla sınırlandırmak ve belirlediğiniz zaman aralıklarında içerikleri incelemek, özellikle de görsel veya işitsel bir haberden ziyade yazılı basını takip etmek faydalı olacaktır.
İlk günlerde uykusuzluk, iştahsızlık, bir şey yapmak istememe, suçluluk hisleri doğaldır. Bu nedenle sakinleştirici ilaç ya da alkol kullanmayın, uykunuz zaman içerisinde düzelecektir. Depremden sonra kapalı ortamlara girmek ya da kalabalık yerlerde bulunmak sizi kaygılandırabilir. Bu sebeple kaygı düzeyiniz azalana kadar güvendiğiniz, tanıdığınız insanlarla bunları gerçekleştirmeyi deneyebilirsiniz.
Bireysel ve toplumsal olarak travma ile baş edebilmek adına duygularımızı ifade edebilmek büyük önem taşımaktadır. İfade biçimi konuşarak, yazarak, çizerek yapılabildiği gibi toplumsal olarak ritüeller, anma törenleri ve sembolik eylemler ile de yapılabilir. Tüm bunlar için öncelikli olarak fiziksel anlamda güvenli bir yaşam alanı sağlanması, temel ihtiyaçların ve özbakım ihtiyaçlarının giderilebiliyor olması ruh sağlığı açısından önemlidir.
Özellikle toplumsal travma özelliği taşıyan büyük travmalarda yine toplumun ortak olarak birbirini desteklemesi ve birbirleriyle olan paylaşımları iyileşme yolunda çok önemlidir.
Depremin şoku nasıl atlatılır?
Deprem sonrası erken dönemde korku, endişe, suçluluk, karamsarlık, panik, çaresizlik gibi duygular yaşanabilir. Kendinizi daha sinirli daha gergin veya daha duygusal daha hassas hissedebilirsiniz. Bu türden bir afetin içinden geçerken her insan çeşitli tepkiler gösterebilir. Kimimiz dona kalmış hissederken kimimiz sürekli harekete geçmeden sakinleşemediğini fark edebilir. Her ikisi de yoğun stres anlarında verdiğimiz doğal tepkilerdir ve bu tepkilerin sürecin bir parçası olduğunu unutmamalıyız. İlk haftalarda, yoğunluğu değişerek sürebilir.
Eğer ki bedeninizi sıkışmış ya da aşırı uyarılmış hissediyorsanız; burnunuzdan 4 saniye kadar nefes alıp ağzınızdan da 8 saniye kadar bir sürede nefesini yavaşça vererek bedeninizi rahatlatabilirsiniz.
Ayak ve el bileklerinize, eklemlerinize yavaşça geniş daireler şeklinde dokunarak kan akışınızı düzenleyebilirsiniz.
5 duyu organınız fark edebileceğiniz farkındalık yürüyüşüne çıkabilirsiniz. Bu egzersiz çevrenizdeki her şeye karşı duyarlılığınızı arttırarak normal koşullarda dağılmaya elverişli dikkatinizi toparlamanıza yardımcı olur. Attığınız her adımı yere basarken ve ayağınızı kaldırırken hissedin. Sonra çevrenizdeki tüm sesleri yorum yapmadan sadece dinleyin. Daha sonrasında burnunuza gelen kokulara dikkatinizi yöneltin. Kokuyu içinize çekip yavaşça ağzınızdan bırakın. Ardından çevrenizde fark ettiğiniz renklere, objelere odaklanın. Eğer yediğiniz yiyecek veya içtiğiniz bir içecek varsa ağzınızdaki tadı fark edin ve midenize kadar temas ettiği her hücreyi hissedin.
Duş alırken de duştaki suyun sıcaklığına, bedeninize temas ettiği andaki rahatlamaya, şampuan kokusuna ve suyun sesine odaklanabilirsiniz.
Bu egzersizler beden farkındalığımız arttırarak sinir sistemimizi düzenleyerek rahatlamamızı sağlayabilir.
PSİKOLOG ALBAYRAK: FOBİYİ YENMEK İÇİN İNANMAK GEREKİR
Psikolog Binnur Albayrak ise Al Ain Türkçe’ye yaptığı açıklamada, deprem şokundan kurtulmak için korkuyu yenmeye odaklanmanın altını çizdi.
Yaşanan korkunun bastırılmasının yanlış olduğunu ifade eden Albayrak, “Öncelikle bu korkuyu gerçekten yenme isteğinize odaklanmalısınız. İnanmanız bu fobiyi yenmenizde en önemli etkendir. Tedavi yöntemlerini araştırmalı ve hayatınız olumsuz etkiyen bu durumdan kurtulmak için bir an önce tedaviye başlamalısınız. Deprem konusunda bir eğitime katılarak bu konuda bilinçlenmeniz sizi korkunuza karşı daha güçlü kılacaktır.
Korkunuzu bastırmayın, anlaşılmayacağınız endişesiyle yaşadıklarınızı içinize atmayın. Paylaşın ve çözüm yollarını bulmak için çevrenizden manevi destek alın. Bilişsel-davranışçı psikoterapilerle olası bir depremle ilgili gerçekçi inanışları ve düşüncelerinizi test etme ve bunların yerine daha gerçekçi şekilde düşünebilmeye başlayabilirsiniz. Böylelikle deprem korkusunun duygusal, fiziksel ve zihinsel belirtileri ortadan kalkacak, kaçınma davranışları zamanla azalacak hatta son bulacaktır. En önemlisi sakin kalmayı öğrenmelisiniz. Deprem çantası oluşturmak kaygınızı azaltacaktır ancak deprem çantasını gözünüzün önüne koyup her saniye depremi kendinize hatırlatmaktan kaçının. Rahatlatıcı müzik dinleme, nefes egzersizleri ve gevşeme çalışmaları, anksiyete ve depresyonu hafifletmede başvurulabilecek yararlı yöntemlerdir.
Deprem korkusunda tedavi sürecinde amaç kişiye bu korkuyla başa çıkma becerisi kazandırmaktır, Daha öncede belirttiğim gibi deprem hepimizde kaygı yaratır ancak iki haftayı geçen bir süreden sonra hâlâ çok yoğun korku ve keder yaşıyorsanız, günlük yaşama geri dönmekte zorlanıyorsanız, bir an önce profesyonel destek almanızı öneririm.
Ve aynı zamanda deprem çantası oluşturmak kaygınızı azaltacaktır ancak deprem çantasını gözünüzün önüne koyup her saniye depremi kendinize hatırlatmaktan kaçının. Rahatlatıcı müzik dinleme, nefes egzersizleri ve gevşeme çalışmaları, anksiyete ve depresyonu hafifletmede başvurulabilecek yararlı yöntemlerdir.” dedi.