Biden’ın hastalığı, benzer kaderi paylaşan liderleri hatırlattı

Joe Biden’a agresif prostat kanseri tanısı konulması, birçok dünya liderinin benzer hastalık geçmişlerini ve sağlık şeffaflığı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Eski ABD Başkanı Joe Biden’a ileri evre prostat kanseri tanısı konuldu. Hormon duyarlı ve kemik metastazı bulunan hastalık, “agresif” olarak tanımlandı. Teşhisin başkanlık sonrası konulmuş olması ise, hem Amerikan kamuoyunda hem de küresel düzeyde liderlerin sağlık durumlarına dair şeffaflık tartışmalarını alevlendirdi.
Biden’a geç konulan teşhis gündem yarattı
Başkanlık döneminde sağlık durumunun stabil olduğu bildirilen Biden’ın, görevden ayrıldıktan kısa süre sonra prostat kanseri tanısı alması birçok kesimde “geç teşhis” tartışmalarını beraberinde getirdi. Gleason skoru 9 olarak açıklanan hastalık, prostat kanserinde en yüksek risk grubuna karşılık geliyor. Kanserin hormon tedavisine duyarlı olması ise mevcut tedavi protokollerine olanak tanıyor.
Uzmanlara göre, prostat kanseri özellikle yaşlı erkeklerde sık görülmekle birlikte, agresif türleri hızlı yayılma eğiliminde. Biden’a konan tanı da, kemik metastazı bulunması nedeniyle ciddi bir evrede yer alıyor.
Liderlerin sağlık geçmişleri gizlilikle örtülüyor
Joe Biden’ın sağlık durumu gündeme gelirken, tarihte benzer hastalıklar yaşayan dünya liderlerinin geçmişleri de yeniden tartışma konusu oldu. Birçok lider, ciddi hastalıklarını kamuoyundan gizlemeyi tercih etti. Bazıları ise tanılarını açıklayarak kamuoyunu bilgilendirdi.
François Mitterrand (Fransa), 1981’de prostat kanserine yakalanmasına rağmen bu bilgiyi 1992 yılına kadar gizli tuttu. Görev süresi boyunca hastalığın etkilerini kamufle etmeye çalıştı. 1995’te görevden ayrılan Mitterrand, hastalığın ilerlemesiyle 1996 yılında hayatını kaybetti.
Lee Hsien Loong (Singapur) ise farklı bir yaklaşım sergiledi. 2015’te erken evrede teşhis edilen prostat kanseri sonrası kamuoyuna açık bir şekilde bilgi verildi. Başarılı bir operasyon geçiren Loong, halen görevine devam ediyor. Bu vaka, liderlerde erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
Uzun süren mücadeleler ve geç açıklamalar
Zine El Abidine Ben Ali (Tunus) yıllarca prostat kanseriyle mücadele etti ancak hastalığı resmî olarak hiç duyurulmadı. 2019 yılında 83 yaşında hayatını kaybettiğinde, hastalığın seyri kamuoyuna yansıdı.
Mobutu Sese Seko (Zaire) ise ileri evre prostat kanseri nedeniyle 1997’de 66 yaşında yaşamını yitirdi. Kemik metastazlı vakası, hastalığın uzun süredir vücutta yayıldığını gösteriyordu.
Félix Houphouët-Boigny (Fildişi Sahili) ve Joshua Nkomo (Zimbabve) da prostat kanseri nedeniyle hayatını kaybeden liderler arasında yer aldı. Her iki liderin de tanıları görevdeyken konmuştu ve sağlık durumları kamuoyunda spekülasyonlara neden olmuştu.
Nik Abdul Aziz Nik Mat (Malezya) ise prostat kanseriyle en az beş yıl mücadele etti. 2015 yılında 84 yaşında vefat ettiğinde, halk sağlığı konusunda örnek teşkil eden bir figür olarak anıldı.
Liderlerin hastalıkları neden gizleniyor?
Devlet başkanlarının sağlık durumları, özellikle kriz dönemlerinde önemli bir güvenlik ve siyasi istikrar konusu olarak görülüyor. Bu nedenle birçok lider, ciddi hastalıklarını gizlemeyi tercih ediyor. Ancak bu durum, şeffaflık ve demokratik denetim açısından önemli tartışmaları da beraberinde getiriyor.
ABD'de daha önce Franklin D. Roosevelt'in kalp hastalığı, John F. Kennedy’nin Addison hastalığı ve Donald Trump’ın sağlık raporları da benzer şekilde gündeme gelmişti. Biden’ın agresif prostat kanseri tanısı da bu zincire eklenmiş oldu.
Uzmanlardan uyarı: Erken teşhis hayat kurtarır
Prostat kanseri, erkeklerde en sık görülen kanser türlerinden biri. 50 yaş üzerindeki bireylerde düzenli tarama testlerinin yapılması, erken tanı ve başarılı tedavi açısından hayati önem taşıyor. Özellikle ailesinde kanser geçmişi olanların PSA testi gibi taramaları düzenli olarak yaptırması öneriliyor.