AK Partili İsmail Erdem: BAE’nin Türkiye ziyareti küresel refaha katkı sunacak | Al Ain Türkçe Özel

AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Erdem, BAE Devlet Başkanı Şeyh Mohammed bin Zayed Al Nahyan’ın ziyaretiyle ivme kazanan Türkiye-BAE ilişkilerini Al Ain Türkçe’ye değerlendirirken ekonomik, stratejik ve bölgesel açılımlara değindi.
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında hızla gelişen ilişkiler, sadece iki ülke arasındaki diplomatik bağların değil, aynı zamanda bölgesel iş birliği vizyonunun da yeniden şekillendiğini gösteriyor. Al Ain Türkçe’ye özel bu röportajda, AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Erdem, BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed El Nahyan'ın Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin ekonomik, diplomatik ve stratejik boyutlarını değerlendiriyor. Erdem’e göre bu temaslar, yalnızca ticaret hacmini büyütmekle kalmıyor; enerji, savunma sanayii, yapay zekâ, yeşil dönüşüm ve kültürel diplomasi gibi kritik alanlarda sürdürülebilir bir ortaklık zemini inşa ediyor. AK Parti İstanbul Milletvekili İsmail Erdem, Al Ain Türkçe'ye Özel açıklamalarda bulundu.
1. BAE Başkanı’nın Türkiye’ye gerçekleştirdiği bu ziyareti nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ziyaretin ikili ilişkiler açısından önemi nedir?
Birleşik Arap Emirlikleri Devlet Başkanı’nın ülkemize gerçekleştirdiği bu ziyaret, iki kardeş ülke arasında son yıllarda büyük bir ivme kazanan ilişkilerin ulaştığı stratejik derinliğin somut bir tezahürüdür. Bu ziyaret karşılıklı güvenin, saygının ve ortak vizyonun pekiştiği bir döneme denk gelmiş Türkiye ile BAE arasındaki çok yönlü iş birliğinin yeni bir safhaya geçmesini mümkün kılmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği üzere ticaret hacmimizin 20 milyar doları aşması, ilişkilerimizin ulaştığı seviyeyi ve ekonomik potansiyelimizin ne denli yüksek olduğunu açıkça göstermektedir. Bundan sadece birkaç yıl önce “Acaba 10 milyar dolara ulaşabilir miyiz?” diye düşünülürken bugün 20 milyar doların üzerine çıkılmış olması vizyoner liderliklerin kararlı iş birliğinin neticesidir.
Ancak bu ziyaret yalnızca ekonomik verilerle sınırlı kalmamaktadır. Savunma sanayii, enerji, teknoloji, yeşil dönüşüm, yapay zekâ, tarım, turizm ve kültürel diplomasi gibi pek çok alanda iş birliğini güçlendirecek anlaşmalarla bu ziyaret aynı zamanda stratejik ortaklık perspektifinin kurumsallaşması anlamına da gelmektedir. İki ülke arasındaki karşılıklı yatırımların artması ve üçüncü ülkelerde ortak projelere yönelinmesi de bu süreçte ayrı bir önem arz etmektedir.
Bu yönüyle ziyaret sadece Türkiye ve BAE için değil; Orta Doğu, Körfez ve Akdeniz havzalarının barış, refah ve istikrarına katkı sunacak bölgesel ve küresel bir fırsat penceresi anlamı taşımaktadır.
2. İki ülke arasında son dönemde hız kazanan temaslar, sizce nasıl bir stratejik ortaklık zemini oluşturuyor?
Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında son dönemde hız kazanan temaslar, sadece ikili ilişkilerin teknik düzeyde ilerlemesiyle sınırlı kalmayıp aynı zamanda bölgemizin geleceğini şekillendirecek güçlü bir stratejik ortaklık zeminini de inşa etmektedir. İki ülkenin son yıllarda sergilediği vizyoner yaklaşım, karşılıklı güveni esas alan kalıcı ve çok boyutlu bir iş birliği modelinin gelişmesine imkan tanımıştır.
Türkiye ve BAE; enerji güvenliği, savunma sanayii, finansal entegrasyon, dijital dönüşüm, yapay zeka ve ileri teknoloji gibi kritik alanlarda attığı somut adımlarla geleceğe dönük ortak bir stratejik perspektif ortaya koymaktadır. Bu ortak vizyon, aynı zamanda Orta Doğu, Körfez ve Doğu Akdeniz gibi hassas bölgelerde barış, istikrar ve kalkınma için yeni fırsat pencereleri açmaktadır.
Özellikle liderler düzeyinde gelişen karşılıklı anlayış ve siyasi irade, iki ülke arasında sadece ekonomik değil; insani, kültürel ve diplomatik alanlarda da derinleşen bir ilişki mimarisinin kurulmasına olanak sağlamıştır. Bu temaslar sayesinde Türkiye ile BAE arasında oluşan yeni nesil stratejik ortaklık, dönemsel değil uzun vadeli ve sürdürülebilir bir zemine oturmaktadır.
Bu bağlamda, iki ülkenin ortak akıl ve karşılıklı menfaat temelinde attığı her adım, yalnızca kendi halklarının değil, geniş coğrafyamızdaki tüm toplumların geleceğine dair umutları da güçlendirmektedir.
3. İmzalanan anlaşmaların hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye ekonomisine ne tür somut katkılar sağlanmasını bekliyorsunuz?
İmzalanan anlaşmalar ve mutabakatların hayata geçirilmesi, Türkiye ekonomisi açısından çok yönlü ve somut kazanımlar doğuracaktır. Bu anlaşmalar yalnızca ekonomik rakamların büyümesini değil; aynı zamanda sektörel dönüşüm, üretim çeşitliliği ve sürdürülebilir kalkınma hedefleri bakımından da stratejik bir atılım niteliği taşımaktadır.
Özellikle enerji, savunma sanayii, tarım, ilaç, finansal hizmetler, turizm, yeşil dönüşüm ve dijital teknoloji gibi yüksek katma değerli sektörlerde öngörülen iş birlikleri; doğrudan yabancı yatırım girişi, teknoloji transferi, nitelikli istihdam artışı ve bilgi birikiminin yerelleşmesi gibi alanlarda ciddi katkılar sağlayacaktır.
Bu anlaşmalarla birlikte, Türkiye’nin yerli üretim kapasitesi güçlenecek, KOBİ’lerden büyük sanayi kuruluşlarına kadar birçok aktör küresel tedarik zincirine daha etkin biçimde entegre olabilecektir. Bu da ihracat potansiyelimizin daha yüksek teknoloji ve markalı ürünlerle artmasına olanak tanıyacaktır.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da altını çizdiği üzere, orta vadede 40 milyar dolarlık ticaret hacmi hedefi, bu sürecin sadece bir başlangıç olduğunu göstermektedir. Bu hedef, aynı zamanda hem Türkiye hem de BAE ekonomileri için kazan kazan anlayışına dayalı bir büyüme modelinin işaretidir.
Özetle, bu mutabakatlar sayesinde Türkiye ekonomisi; rekabet gücü yüksek, yenilikçi ve sürdürülebilir bir kalkınma modeline doğru ilerlerken, aynı zamanda bölgesel ekonomik entegrasyona da öncülük etmeye devam edecektir.
4. Önümüzdeki dönemde Türkiye-BAE ilişkilerinde hangi alanlarda daha yoğun bir iş birliği öngörüyorsunuz?
Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ilişkilerin, çok daha kapsamlı ve derinlikli bir çerçevede gelişeceğine inanıyoruz. Özellikle enerji dönüşümü, yenilenebilir enerji kaynakları, hidrojen teknolojileri, yapay zekâ, dijital ekonomi ve büyük veri analitiği gibi geleceği şekillendirecek alanlar, iş birliğimizin yeni odak noktalarını oluşturacaktır.
Savunma sanayii, havacılık, lojistik ve ulaştırma altyapıları, akıllı şehir projeleri, liman ve serbest ticaret bölgesi yatırımları gibi stratejik sektörlerde de karşılıklı ilgi ve iş birliği kararlılığı her geçen gün artmaktadır. Bu alanlarda hayata geçirilecek projeler, sadece iki ülkeye değil, bölgemizin refah ve güvenliğine de katkı sağlayacaktır.
Bununla birlikte, eğitim, akademik değişim programları, kültürel diplomasi, medya iş birlikleri ve gençlik projeleri gibi insani alanlarda da güçlü adımlar atılması, toplumlarımız arasındaki karşılıklı anlayışı ve gönül bağını pekiştirecektir. Halklar arası etkileşim, uzun vadeli stratejik ortaklığın en sağlam teminatıdır.
Türkiye-BAE ilişkilerinde sergilenen bu ortak vizyon, sadece ekonomik ve teknolojik ilerlemeyi değil; aynı zamanda bölgesel istikrar, kapsayıcı kalkınma ve barış içinde bir gelecek idealini de öncelemektedir. Bu anlayışla, iş birliğimizi derinleştirerek sürdürmeye kararlıyız.