Şamil Tayyar açıkladı! İşte İmralı görüşmesinin içeriği ve sürecin geleceği
Eski AK Parti Milletvekili ve gazeteci Şamil Tayyar, İmralı görüşmesinin perde arkasını ve sürecin bundan sonraki seyrine ilişkin beklentileri içeren geniş kapsamlı bir açıklama paylaştı.
Eski AK Parti Milletvekili ve gazeteci Şamil Tayyar, TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu içinden bir heyetin İmralı Adası’nda terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin ardından, dikkat çeken ‘İmralı notları’nı sosyal medya hesabı üzerinden paylaştı. Tayyar, paylaşımında hem İmralı’da Öcalan ile neler konuşulduğunu hem de bundan sonraki sürece ilişkin düşünülen adımları ayrıntılı biçimde aktarırken, Türkiye’nin gündemindeki ‘süreç’ tartışmalarına yeni bir boyut ekleyen ifadeler kullandı.
TBMM’de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan, AK Partili Hüseyin Yayman, MHP’li Feti Yıldız ve DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit’ten oluşan üç kişilik bir heyet, İmralı Adası’na giderek terör örgütü PKK’nin lideri Abdullah Öcalan ile yüz yüze bir görüşme gerçekleştirdi. Söz konusu ziyaret, hem AK Parti, hem MHP, hem de DEM Parti açısından ‘süreç’ komisyonu kapsamında atılan kritik adımlardan biri olarak değerlendirilirken, kamuoyunda “İmralı’da ne konuşuldu, sürecin seyri nasıl şekillenecek?” sorularını da beraberinde getirdi. Görüşmenin ardından gözler, komisyon üyelerinin ve siyasi aktörlerin açıklamalarına çevrilirken, ilk kapsamlı ayrıntılar gazeteci Şamil Tayyar’ın paylaştığı ‘İmralı notları’ üzerinden ortaya çıktı.
Tayyar’ın paylaştığı ‘İmralı notları’
Eski AK Parti Milletvekili Şamil Tayyar, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “İmralı heyeti, ziyaret sonrası notlarını partileriyle paylaştı” diyerek başladığı ‘İmralı notları’nda, sürece dahil farklı aktörlerin nasıl konumlandığına ilişkin çarpıcı ayrıntılar verdi. Tayyar’ın aktardığına göre, DEM Parti, görüşmenin ardından Kandil ve YPG’ye mesajları iletti; MİT ise hazırlanan tutanakları devletin zirvesine götürdü. Böylece hem siyaset kanadında hem de güvenlik bürokrasisinde yoğun bir trafik oluşurken, Tayyar, “Trafik geniş alana yayılınca İmralı notları da gün ışığına çıkmaya başladı” ifadesiyle, kapalı kapılar ardında yürütülen sürecin ayrıntılarının yavaş yavaş ortaya çıktığını vurguladı.
Öcalan’ın heyete yaklaşımı
Şamil Tayyar’ın paylaştığı İmralı notları arasında en çok dikkat çeken başlıklardan biri, Abdullah Öcalan’ın heyet üyelerine karşı tutumu oldu. Tayyar’ın aktarımına göre, Öcalan, AK Partili Hüseyin Yayman ile MHP’li Feti Yıldız’a özel ilgi gösterirken, DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit’e adeta “sekreter muamelesi” yaptı. Öcalan’ın, “Yaz Gülistan” diyerek Kandil ve YPG’ye iletilmek üzere notlar aldırdığı ifade edildi.
Tayyar’ın paylaştığı notlarda, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile ilgili bölüm de öne çıkan başlıklar arasında yer aldı. Buna göre, Öcalan, görüşmede “Devlet Bey”e övgüler dizerek, sürecin asli mimarı olarak gördüğü Devlet Bahçeli’ye selam gönderdi. Bu ifade, özellikle MHP’nin süreçteki pozisyonu ve Bahçeli’nin rolüne dair tartışmalar açısından kayda değer bir not olarak İmralı gündemine girdi. Öcalan’ın bu değerlendirmesi, süreç komisyonu, AK Parti–MHP ilişkisi ve terörle mücadele denklemi açısından siyasette yeni tartışmaların kapısını aralayan bir detay olarak değerlendirildi.
İmralı notlarında, Cumhurbaşkanı’nın süreçteki tavrı da ayrı bir başlık olarak yer aldı. Tayyar’ın aktardığına göre Abdullah Öcalan, Cumhurbaşkanı’nın ‘temkinli’ tutumuna, birinci çözüm süreci sırasında yaşanan olumsuzluklar nedeniyle hak verdi ve Cumhurbaşkanı’nın desteğinin “tarihi nitelikte” olduğunu ifade etti. Öcalan’ın, ilk çözüm sürecindeki başarısızlığı FETÖ’ye bağladığı, bugün ise aynı türden bir riskin bulunmadığını aktardığı belirtildi. Ancak Öcalan, bu kez İsrail’in ortalığı karıştırdığını anlatarak, sürece etki eden dış faktörlere dair kendi değerlendirmesini de paylaştı.
‘Suriye meselesini çözerim’
Tayyar’ın paylaştığı İmralı notları, Suriye dosyası, YPG ve Mazlum Abdiye dair iddialı mesajlar da içeriyor. Buna göre Abdullah Öcalan, görüşme sırasında “Suriye meselesini çözerim” diyerek, bu konuda devreye girmeye hazır olduğu mesajını verdi. Öcalan’ın, Mazlum Abdi’nin kendisini dinleyeceğini aktardığı, ayrıca “PKK’yı ikna etmek YPG’den daha zordu” sözleriyle de örgüt içi dengelere dair bir değerlendirme yaptığı ifade edildi.
‘İmralı notları’nda, silah bırakma ve mağaraların boşaltılması süreci de önemli başlıklar arasında yer aldı. Tayyar’ın aktardığına göre, Öcalan, silahları bırakma ve mağaraları boşaltma girişimlerinin yavaş ilerlediğini kabul etti. Ancak Öcalan, komisyonun bu ziyaretiyle birlikte PKK içindeki direnci kırmada psikolojik eşiğin aşıldığı görüşünü paylaştı ve “bundan sonra hızlanır” iddiasında bulundu.
DEM’e eleştiri: ‘Beni anlamıyorlar’ serzenişi ve sürecin ruhuna vurgu
Şamil Tayyar’ın aktardığı İmralı notları içinde, DEM Parti’ye yönelik eleştiriler de yer aldı. Buna göre, Abdullah Öcalan, DEM’e “beni anlamıyorlar” diyerek kızdı ve partideki bazı isimlerin sürecin ruhuna uygun davranmadığını dile getirdi. Bu ifade, hem DEM Parti’nin süreçteki konumu hem de Öcalan–DEM ilişkisi açısından dikkatle takip edilen bir ayrıntı olarak öne çıktı. Sürecin, sadece güvenlik ve diplomasi boyutuyla değil, aynı zamanda siyasi temsil ve parti içi tutumlar üzerinden de şekillendiği mesajı verildi.
Notlarda, YPG’nin geleceğine ilişkin değerlendirmeler de yer buldu. Tayyar’ın paylaştığına göre Öcalan, YPG’nin Suriye yönetimine entegre olması, örgüt içindeki lejyoner unsurların temizlenmesi ve DEM gibi parlamentoda mücadele etmesi gerektiğini önerdi. Bu yaklaşım, Suriye sahasında YPG’nin statüsü, Suriye yönetimiyle olası entegrasyon ve parlamenter mücadele ekseninde kurgulanan bir çerçeve olarak dikkat çekti.
‘Süreç başarısız olursa herkes kaybeder’
İmralı notlarında, sürecin seyrine ilişkin en çarpıcı cümlelerden biri, “Süreç başarısız olursa herkes kaybeder” ifadesi oldu. Tayyar’ın aktardığı bu mesaj, hem Türkiye açısından, hem bölge ülkeleri hem de sürece dahil tüm aktörler bakımından risklerin hatırlatıldığı bir uyarı niteliği taşıdı. Bu sözlerle, yürütülen “Terörsüz Türkiye” hedefli süreçte, atılacak adımların sonucunun sadece tek tarafı değil, bütün tarafları etkileyeceği vurgulandı.
Sürecin devamı
Şamil Tayyar’ın paylaştığı çerçeveye göre, bundan sonraki aşamada Öcalan’ın süreçteki rolünü daha etkin kılmak amacıyla, PKK ve YPG lider kadrosuyla yüz yüze değil, telefonla görüntülü görüşme imkânının sağlanmasının düşünüldüğü aktarıldı. Böylece, PKK ve YPG hattıyla iletişimin daha doğrudan ve hızlı yürütülmesi hedeflenirken, sürecin teknik boyutuna ilişkin yeni bir yöntem tartışmaya açıldı. Tayyar, yeni yıla girerken daha somut gelişmelerin yaşanmasının beklendiğini belirtirken, buna karşılık Öcalan’a sürecin başarısız olması halinde geçmişten çok daha sert operasyonlar döneminin başlayacağı mesajının da verildiğini kaydetti. Aktarılan bu tablo, “Özetle durum böyle. Sürecin en kritik dönemi yeni başlıyor” cümlesiyle özetlendi ve İmralı sürecinin önümüzdeki dönemde daha da yakından takip edileceği bir evreye girdiğine işaret edildi.
