Putin: “Ukrayna yönetimi meşruiyetini kaybetti"
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna yönetiminin seçim yapmayarak meşruiyetini kaybettiğini, bu nedenle Kiev’le anlaşma imzalamanın anlamı olmadığını söyledi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna yönetiminin savaş koşullarında devlet başkanı seçimi düzenlemeyerek meşruiyetini kaybettiğini savunarak, bu durumda Kiev yönetimiyle anlaşmalara imza atmanın anlamı olmadığını söyledi. Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te yapılan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü (KGAÖ) Zirvesi sonrasında basın toplantısı düzenleyen Putin, hem Ukrayna krizi, hem ABD’nin hazırladığı barış planı, hem de Avrupa güvenliği ve dondurulmuş Rus varlıkları konusunda dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Putin, Ukrayna liderliğinin, savaş sürecinde devlet başkanı seçimini yapmayarak stratejik bir hata işlediğini, bunun da Kiev yönetiminin başkanlığın meşru statüsünü kaybetmesine yol açtığını dile getirdi.
ABD’nin “barış planı” ve Anchorage süreci
Putin, açıklamalarında özellikle ABD yönetiminin Ukrayna krizinin çözümüne yönelik hazırladığı “barış planı”na odaklanarak, bu planın nasıl şekillendiğine dair süreci ayrıntılarıyla anlattı. Rus lider, başlangıçta ortada somut bir metin bulunmadığını, sadece istişare edilmesi ve formüle edilmesi teklif edilen bir dizi soru üzerinden ilerlediklerini belirterek, Alaska (Anchorage) Zirvesi öncesinde bu konuları Amerikan müzakerecilerle görüştüklerini söyledi. Bu temasların ardından, 28 maddelik olası bir anlaşma listesi hazırlandığını, söz konusu listenin Moskova’ya belirli kanallar üzerinden iletildiğini ve Rus tarafının bu taslakları ayrıntılı biçimde incelediğini ifade etti. Daha sonra İsviçre’nin Cenevre kentinde, ABD ile Ukrayna arasında planla ilgili müzakereler yapıldığını hatırlatan Putin, bu görüşmelerde müzakerecilerin, 28 maddenin dört ana bileşene bölünmesi konusunda uzlaştığını vurguladı. Putin, kendilerine iletilen bu çerçevenin “olası anlaşmalar için bir temel oluşturabileceğini” düşündüklerini, Amerikan tarafının Anchorage Zirvesi öncesi ve sonrasında Rusya’nın bazı pozisyonlarını dikkate aldığını, buna karşın hâlâ masada konuşulması gereken birçok husus bulunduğunu dile getirdi.
Avrupa’ya saldırı iddiaları
Rusya Devlet Başkanı Putin, konuşmasının bir başka bölümünde, Moskova’nın Avrupa’ya saldırma niyetinde olduğu yönündeki iddiaları da kesin bir dille reddetti. Bu tür iddiaları “tamamen yalan” olarak nitelendiren Putin, Rusya’nın hiçbir zaman Avrupa’ya saldırmak gibi bir amacı olmadığını, ancak Avrupa başkentlerinin bu konuda Moskova’dan net bir mesaj duymak istemeleri halinde bunu kayıtlara geçirmeye hazır olduklarını ifade etti. Bu tartışmanın, Avrupa’nın ortak güvenliği açısından önem taşıdığını belirten Putin, bu nedenle her kelimenin büyük anlam taşıdığı ciddi bir istişare sürecine ihtiyaç olduğunu vurguladı.
Putin, önümüzdeki haftanın ilk yarısında Amerikan temsilcilerinin Moskova’ya geleceğini ve ABD’nin barış planı ile stratejik istikrar başlığı da dahil olmak üzere tüm ayrıntıların masaya yatırılacağını açıkladı. ABD ile stratejik istikrar konularını görüşmeye hazır olduklarını söyleyen Rus lider, plan taslaklarından birinde “Amerikan ortaklarla stratejik istikrar alanındaki meselelerin çözülmesi gerektiğine” dair ifadelerin yer aldığını aktardı. Putin, daha önce Rus Güvenlik Konseyi üyelerine nükleer denemelerin hazırlıkları için gerekli çalışmaların yapılması talimatını verdiğini hatırlatarak, bu başlığın da Amerikan tarafının gündeminde olduğunu belirtti. Putin, “Amerikan yönetimiyle güvenlik ve istikrarla ilgili tüm konuları birlikte ele almaya hazırız, ancak durumun her türlü yönde gelişmesine de hazırlıklı olmalıyız” mesajı verdi.
Putin, Rusya ile ABD arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) başkenti Abu Dabi’de Ukrayna’yla ilgili görüşmeler yapıldığına ilişkin iddialara da değinerek, bu süreçte Rus ve Ukraynalı özel servis temsilcileri arasında müzakerelerin gerçekleştiğini doğruladı. Rus lider, Rus ve Ukrayna özel servislerinin zor dönemlerde bile irtibatı hiç koparmadığını, bugün de özellikle insancıl konuların çözümü ve esir asker takası gibi başlıklarda temasların sürdüğünü söyledi. Putin, Abu Dabi’nin esir değişimi ve insani konular için aktif şekilde kullanılan bir platform haline geldiğini, Ukrayna tarafının talebi üzerine burada bir görüşme düzenlendiğini kaydetti.
Bu buluşmaya, ABD yönetiminden bir temsilcinin de katıldığını aktaran Putin, bu durumun Rus tarafı için beklenmedik olduğunu ifade etti. Amerikan temsilcinin, Abu Dabi’de Rus temsilciyle doğrudan temas kurduğunu belirten Putin, bu tür görüşmelerin yürütülmesine imkân sağladığı için BAE yönetimine teşekkür ettiğini de dile getirdi. Böylece, Rusya, Ukrayna ve ABD arasında, resmi müzakere kanallarının ötesine geçen çok katmanlı bir temas trafiğinin sürdüğü mesajı verilmiş oldu.
Putin, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un ABD’li mevkidaşı Marco Rubio ile yaptığı görüşmenin ardından “gözden düştüğüne” dair iddiaları da reddetti. Bu söylentileri “yalan” olarak nitelendiren Putin, Lavrov’un kendi programı çerçevesinde çalıştığını, programına dair kendisini bilgilendirdiğini ve Amerikan meslektaşlarıyla yapılacak görüşmelere hazırlandığını söyledi.
Ukrayna’daki sahaya dair tabloyu da aktaran Putin, Rus ordusunun cephede tüm yönlerde ilerlediğini savundu. Özellikle Donetsk bölgesindeki Krasnormayesk (Pokrosvk) ve Dimitrov (Mirnograd) kentlerinin Rus ordusu tarafından kuşatıldığını, Krasnormayesk’in yaklaşık yüzde 70’inin Rus güçlerinin kontrolü altında olduğunu dile getirdi. Putin, ele geçirilen toprak hacminin her geçen ay arttığını belirtirken, Ukrayna ordusunun büyük kayıplar verdiğini ve savunma kabiliyetini yitirdiğini öne sürdü. Rus lider, sadece ekim ayında Ukrayna’nın 47 bin askerini kaybettiğini iddia ederek, Kiev’in sahadaki durumunun ağırlaştığını vurguladı.
“Ukrayna ile anlaşma istiyoruz ama hukuken imkânsız”
Putin, tüm bu çatışmalı tabloya rağmen “Ukrayna ile bir noktada anlaşmaya varmak istediklerini” dile getirdi ancak mevcut şartlarda bunun hukuken mümkün olmadığını belirtti. Ukrayna’da çok sayıda insanın Rusya ile uzun vadeli ilişkiler kurmak istediğini savunan Putin, buna karşın Kiev’deki yönetim yapısı ve meşruiyet tartışmaları nedeniyle alınacak kararların “ana uluslararası oyuncular tarafından tanınmasının” zorlaştığını ifade etti. Ukrayna tarafında, “uygun durumda olan herhangi bir kişinin müzakere yürütebileceği” anlayışının hâkim olduğunu söyleyen Putin, Moskova’nın ise uluslararası alanda geçerliliği olan ve tanınan kararlar istediğini vurguladı.
Rusya Devlet Başkanı, Ukrayna yönetiminin savaş döneminde devlet başkanı seçimi yapmayı reddederek stratejik bir hata işlediğini, bu tutumun Kiev’in başkanlık makamının meşru statüsünü kaybetmesine yol açtığını savundu. Bu nedenle, “Ukrayna yönetimiyle anlaşmalara imza atmanın anlamı olmadığını” bir kez daha yineledi. Putin, Batı’daki bazı çevrelerin “son Ukraynalı’ya kadar savaş” anlayışıyla hareket ettiğini, bunun arka planında da Kiev yönetimiyle birlikte para kazanmaya ve parayı paylaşmaya devam etmek isteyen grupların bulunduğunu öne sürdü.
Ayrıca Putin, Avrupa Birliği’nin (AB) dondurulmuş Rus varlıklarına el koyma planlarına da tepki gösterdi. Rus lider, Rus hükümetinin bu adımlara verilecek yanıtı hazırladığını belirterek, AB’nin dondurulmuş Rus varlıkları üzerinden izleyeceği yol haritasına karşı Moskova’nın da kendi karşı hamlelerini şekillendirmekte olduğunu kaydetti.