Orta Doğu'da gerilim hat safhada! Batı dünyası endişeli
İran'ın İsrail'e yönelik füze saldırısı uluslararası arenada büyük yankı uyandırdı. İngiltere, Almanya ve Fransa Orta Doğu'da tırmanan gerilim hakkında endişelerini bildirirken, ABD ise İsrail'e destek olacağını açıkladı.
Alman havayolu devi Lufthansa, Orta Doğu'da artan gerilim ve çatışmalar nedeniyle İran, Irak ve Ürdün hava sahasından kaçınma kararı aldı. Şirket, bu rotalardan geçiş yapmayı 2 Ekim'e kadar askıya aldı. Bölgedeki gerilimin tırmanması, birçok uluslararası havayolu şirketini de bu tür kararlar almaya zorluyor.
ABD Başkanı Joe Biden, İran'ın saldırılarına karşı İsrail'e destek vermeye hazır olduklarını vurguladı. Biden, aynı zamanda bölgedeki ABD vatandaşlarının güvenliği için gerekli önlemleri alacaklarını da belirtti. Özellikle Biden yönetimi, bu gerilimde İsrail ile tam koordinasyon halinde olunduğunu ve ABD’nin savunma yardımı için her türlü hazırlığı yaptığını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, Orta Doğu'daki çatışmaların büyümesinden duyduğu endişeyi dile getirerek bu gerilimi "adım adım genişleyen bir tehdit" olarak tanımladı. Bu açıklama, Orta Doğu'daki mevcut durumun ne kadar ciddileştiğini gözler önüne serdi.
Almanya Dışişleri Bakanı, İran’ın İsrail’e yönelik füze saldırılarını en sert şekilde kınadıklarını belirtti. Almanya'nın açıklamaları, İran'ın bölgede yarattığı tehditleri kontrol altına alması gerektiği yönündeki diplomatik baskıları artırdı.
Körfez bölgesinde de bu gerilimlerin etkisi hissediliyor. Kuveyt Havayolları, mevcut gelişmeler nedeniyle bazı uçuş rotalarını değiştirme kararı aldı. Havayolu şirketleri, bölgedeki hava sahası güvenliği konusunda endişelerini sürdürürken, Orta Doğu'daki istikrarsızlık global seyahat endüstrisini ciddi şekilde etkiliyor.
Fransa Başbakanı, Orta Doğu'da yaşanan gerilimi "son derece tehlikeli" olarak nitelendirdi. Fransa, uzun süredir bölgede diplomatik bir çözüm arayışında olan aktörlerden biri. Ancak, bu açıklamalar, Fransa'nın da bölgedeki mevcut krizin ciddi bir tehdit oluşturduğuna dair endişelerini açıkça ortaya koydu.
Birleşik Krallık hükümeti de İran’ın eylemlerini şiddetle kınayarak, bölgedeki gerilimin bir an önce azaltılması gerektiği çağrısında bulundu. Londra, Orta Doğu’daki diplomatik çözüm yollarına odaklanmaya devam ederken, bölgede barışın sağlanması için uluslararası işbirliğinin önemini vurguluyor.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı, İran'ın İsrail'e yönelik saldırılarının etkili olmadığını, ancak bu tür saldırıların bölgedeki gerilimi ciddi şekilde artırdığını belirtti. Washington, İsrail ile savunma alanında tam bir işbirliği içinde olduğunu ve İran'ın bölgedeki vekilleri aracılığıyla gerçekleştirdiği tehdit ve saldırıları yakından izlemeye devam edeceklerini açıkladı. Ayrıca, saldırılar sırasında Batı Şeria’da bir Filistinli sivilin hayatını kaybettiğine dair gelen raporları da incelediklerini ifade etti.
Pentagon, İran'ın İsrail'e yönelik gerçekleştirdiği son füzeli saldırının, 14 Nisan'daki saldırıya kıyasla iki kat daha büyük olduğunu duyurdu. Pentagon’un vurguladığı bu büyük çaplı saldırı, İran ve İsrail arasında yükselen tansiyonun bir göstergesi olarak yorumlanıyor.
Telegraph: Savaşın Başlangıcı mı?
Telegraph gazetesi, bu saldırının bölgedeki potansiyel bir savaşın başlangıcı olabileceğini belirterek endişelerini dile getirdi. İran’ın artan saldırgan tutumu, yalnızca İsrail’i değil, aynı zamanda tüm Orta Doğu'yu kapsayacak daha geniş bir çatışmanın habercisi olabilir. Uzmanlar, İran’ın İsrail’i caydırmaya yönelik stratejilerinin daha da agresifleşebileceği uyarısında bulunuyorlar. Özellikle İran’ın rehberi, İsrail’e karşı en etkili yolun nükleer bir bombaya sahip olmaktan geçtiğini düşünüyor olabilir. Bu değerlendirme, nükleer silahlanma konusundaki hassas dengeleri bir kez daha gündeme taşıyor.
İngiltere Dışişleri Bakanı, Orta Doğu'da yükselen gerilimlerin ne bölgesel ne de küresel anlamda kimseye fayda sağlamayacağını ifade etti. Bakan, bölgedeki güçlerin daha fazla çatışmayı engellemek adına diplomatik çözümler üretmeleri gerektiğini belirterek, Orta Doğu'da bir gerilim sarmalının tehlikeli sonuçlara yol açabileceği konusunda uyarıda bulundu.
Bu süreçte, İtalya, Güney Lübnan’daki BM Barış Gücü’nün yetkilerinin genişletilmesi için BM Güvenlik Konseyi’ne çağrıda bulundu. İtalya'nın bu hamlesi, Lübnan’ın güneyindeki güvenlik risklerinin artmasına karşılık, uluslararası barış güçlerinin daha aktif bir rol üstlenmesini talep ediyor.