Orta Doğu'da barışa giden tek yol!
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Mısır'ın ciddi girişimi ve baskıları neticesinde Filistin ile İsrail arasında ateşkes ilan edildi.
Aslında masum sivillerin, özellikle de Filistin halkının, faturasını ödediği Filistin ve İsrail arasında 11 gün boyunca süren karşılıklı saldırıların ardından yürürlüğe giren ateşkes anlaşması kafalarda önemli soru işaretleri bıraktı. Bu ateşkes, sadece geçici bir durum olup, taraflar tekrar son olmayan kanlı bir savaşa mı girecek, yoksa Filistin ve İsrail arasında kalıcı ve kapsamlı bir ateşkes yolunda atılan ilk adım mı olacak bu adım?
Filistin-İsrail arasında birçok can ve maddi kayıplara neden olan bu son saldırılardan alınması gereken ana ders, her iki tarafın da zafer elde ettiğini duyurmasına rağmen, kazanan tarafın olmamasıdır. Her iki taraf da bu saldırıların faturasını sivillerin canları ve maddi hasarlar ile ödedi. Taraflar arasındaki güç dengesizliği nedeniyle Filistin'in kayıpları daha çok olsa da, bu saldırılar neticesinde meydana gelen yıkım ve ölümler, İsrail'in uluslararası imajını zedelemiş, dünyanın dört bir yanından Filistin'in haklı davasına yeni destekçiler kazandırmıştır.
Dünyanın bu durumdan çıkarmış olduğu bir diğer ders de, İsrail ve Filistin çatışmalarına kapsamlı siyasi bir çözüm sağlanmadığı sürece Orta Doğu'da, barış ve istikrarın tam anlamıyla sağlanamayacak olmasıdır. Bu çatışmalar, sadece Filistin ve İsrail'e bağlı değil, bölgedeki radikal ve aşırılıkçı grupların hedeflerine ulaşmak için kullandığı bir araç haline gelmiş durumda. Başta terör örgütü İhvan olmak üzere radikal terör örgütleri, Arap ülkelerini ihanet ve zayıflıkla suçlayıp, Filistin halkının acılarını istismar ederek Filistin davasına inanan gençleri kendi saflarına çekmeye çalışıyorlar.
Bölgedeki radikal gruplar da bölgenin yeraltı zenginliklerini elde etmek ve nüfuzunu artırmak gayesiyle bu davayı kendi emelleri doğrultusunda kullanıyorlar. Yaşanan son saldırılarda, bazı etnik grupların ve ülkelerin, çıkarları doğrultusunda bu krizi nasıl körüklemeye çalıştıklarına şahit olduk. Filistin halkının çektiği acıların son bulması ve gerilimin azaltılmasına yönelik atılan adımlar etkili olmasa da Mısır, Filistin halkını korumak amacıyla taraflara ateşkes yapmaları için ciddi bir şekilde baskı yaptı ve nihayetinde ateşkesin sağlanmasında önemli bir rol oynadı.
Olan son hadiseler bizi üzerinde durmamız gereken önemli meseleyi gözler önüne seriyor. Bu, Filistinlilerin hesaba katması ve üzerinde ciddiyetle durması gereken çok önemli bir mesele; Öncelikle Filistin davasını diri tutan Arapların, bu davayı gerçekten ve fiili olarak sahiplenmesi. Öte yandan Filistin'in Arap ülkelerini görmezden gelip, bölgesel gücü elinde tutmaya çalışan İran ve Türkiye gibi ülkelerin eline düşmesi, uğrunda canlarını verdikleri davalarına hizmet etmeyecektir. Aksine, davalarına zarar bile verecektir. Çünkü bu ülkeler Filistin halkının çektiği acılar üzerinden ticaret yapıyorlar. Arap ülkeleri gibi Filistin'in çıkarlarıyla ilgilenmiyorlar. Nitekim, Filistin halkının haklarını savunmak için geçmiş dönemlerde savaşan ülkeler, şimdi de bunu kalıcı siyasi bir çözüme kavuşturmaya uğraşıyorlar.
Orta Doğu'da kalıcı barış, güven ve istikrara ulaşmanın tek yolunun adil, kapsamlı siyasi bir çözüm olduğu mesajı gerekli taraflara ulaşmıştır. Aralarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden'in da olduğu bazı yöneticiler, Orta Doğu için uzun vadeli iki devletli çözümden bahsederken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, yakın zamanda Orta Doğu turuna çıkacağını duyurmuştu.
Sonuç olarak, bu süreç barışçıl bir çözüm için önemli bir fırsat. Radikal grup ve güçler dışında herkesin yeniden umutlandığı, bölgenin barış ve refahı için değerlendirilmesi gereken altın bir fırsat.