Mithat Sancar: Kimse sorumluluktan kendini azade edecek mazeretler aramasın
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Yenilenmeye ihtiyacımız var. Eğer bu ülkeyi yenilemek istiyorsak önce biz yenileneceğiz. Kimse sorumluluktan kendini azade edecek mazeretler aramasın" dedi.
HDP ve Yeşil Sol Parti İl Eş Başkanları, Ankara’da Yeşil Sol Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi.
Sancar burada yaptığı konuşmada, "Yenilenmeye ihtiyacımız var. Eğer bu ülkeyi yenilemek istiyorsak önce biz yenileneceğiz. Örgütsel, siyasal ve düşünsel alanlarda yenilenme sürecini bu ülkeyi özgürlüğe, demokrasiye taşımak için yapacağız. Umut ve mücadele bir sürekli devrimdir. Siyasi rehavet, umudun ve mücadelenin düşmanıdır. Buradayız, konuşuyoruz, eleştireceğiz, özeleştiri vereceğiz, sorumlulukların gereğini eksiksiz yerine getireceğiz ve yolumuza devam edeceğiz" dedi.
Gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sancar, şu ifadeleri kullandı:
"Yaptığımız toplantılarda ve açıklamalarda seçimlerden beklediğimiz sonuçları almadığımızı, alamadığımızı açık yüreklilikle ortaya koyduk. Hedeflerimiz vardı, bu hedeflerimize ulaşamadık. Bu açıdan sorgulanması gereken pek çok mesele var. İktidar elindeki bütün imkanları kullandı, AKP- MHP ittifakı bütün devlet imkanlarını seferber etti, her türlü engeli bizlere karşı çıkardı ve kara propagandayla medya gücünü sonuna kadar kullandı. Operasyonlara devam etti, sahada çalışan arkadaşlarımızı engellemek için her yolu denediler. Bunlar, rejimin yapacağını zaten beklememiz gereken hamlelerdi. Seçim sonuçlarının bunlardan etkilendiğini hatırlamamızda fayda var. Ama hedeflerimize ulaşamamamız sadece bunlara bağlanamaz. Kısacası, bu süreçte sorgulama yaparken eksiklerimiz, yanlışlarımızı samimiyetle masaya yatırıyoruz, yatırmaya devam edeceğiz. Çünkü bu adaletsiz sistem, bu baskıcı rejim bütün hızıyla icraatlarına devam ediyor ve mücadele, öncülerini bekliyor. Eğer mücadelede bu öncülük rolünü üstleneceksek, rejime karşı bu mücadeleyi kararlılıkla büyüterek sürdüreceksek elbette kendimizi yenileme gibi bir ihtiyacımızı da görmek zorundayız.
"KÜRT SORUNUNDA GÜVENLİKÇİ ANLAYIŞ DEVAM EDİYOR"
Kayyım uygulamaları da seçimden sonra devam edecek. Bunun işaretleri de Patnos Belediye Başkanlarımızın gözaltına alınmasıyla ortaya konmuştur. Yüksekova'da Erdem Aşkan; 5 yaşındaki çocuğun bir astsubayın kullandığı araç sonucu ezilerek ölmesinin ardından bu güvenlik görevlisinin serbest bırakılması da tanıdığımız bir manzaradır. Kürt şehirlerinde çocukların zırhlı araçlarla ezilerek öldürülmesinin devam etmesi cezasızlık politikasının ve Kürt sorununda güvenlikçi anlayışın bütün boyutlarıyla devam edeceğini gözlerimizin önüne seriyor. Bunları görmek zorundayız. Aynı şekilde AİHM kararlarının uygulanması konusunda Avrupa Konseyi'nden gelen uyarılar kulak ardı edilmeye devam ediyor. Yani içeride adaletsizce, haksızca siyasi rehine olarak tutulan bütün yoldaşlarımız, arkadaşlarımız yine aynı hukuksuz, adaletsiz uygulamalar sonucu orada tutulmak isteniyor.
"DEMOKRATİK DÖNÜŞÜM VE ADALET TALEBİNİ OMUZLAMA GÖREVİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ"
Bütün bunlar bizlere mücadeleyi büyütme mecburiyetinin ne kadar büyük ve acil olduğunu da gösteriyor. Mücadele daha örgütlü ve kararlı devam etmek zorundadır. Seçim sonuçlarının ortaya koyduğu bir başka tablo da toplumun en az yarısının, ki bize göre daha fazlasıdır, demokratik talebinin canlı ve güçlü olduğunu da göstermiştir. Şimdi bu demokratik dönüşüm ve adalet talebini omuzlama göreviyle karşı karşıyayız. Bunun öncülüğünü üstlenme rolüyle karşı karşıyayız. Emek sömürüsü ve yoksulluğun son bulmasıiçin bizlerin bu mücadelede öncülük yapma mecburiyeti vardı. Kürt sorununa demokratik çözüm için toplum öncülük yapmamızı bekliyor. Demokratik cumhuriyetin inşasına giden yolu açmak için mücadeleyi daha örgütlü ve kararlı bir şekilde yürütme sorumluluğu bizleri bekliyor. Bütün bunları hakkıyla yapabilmek için en önemli şart bizlerin geçmiş dönemde yaşadığı eksiklikleri, yanlışları masaya yatırmamız, sorgulamamız, samimi bir eleştiri ve özeleştiri sürecinden geçirmemizdir. Bunu yapmazsak önümüzdeki dönemin görevlerini altından kalkmamız da zor olacaktır. Oysa bunu yapacak birikime, iradeye sahibiz.
"TARTIŞMA CANLANDIRIR; ELEŞTİRİ, ÖZELEŞTİRİ GÜÇLENDİRİR"
Geçmiş dönemin büyük bedellerle bize miras olarak bıraktığı geleneği büyütecek yollarımız, tecrübemiz vardır. Bu tecrübeyi ve birikimi en iyi noktaya taşımak için de eleştiri, özeleştiri, sorgulama, tartışma sürecini samimi ve sahici bir şekilde yürütmek zorundayız. Tartışma canlandırır; eleştiri, özeleştiri güçlendirir. Bizler bunları bu süreçte yapmak için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Bu süreci halk buluşmalarıyla devam ettireceğiz çünkü siyasetin canlı kalabilmesi, demokratik siyasetin önümüzdeki dönem toplumsal dönüşüm için öncü rol oynaması buna bağlıdır. Bizlerin kendimizi yenilememize bağlıdır. Toplumla daha doğrudan ve daha yoğun ilişki kurmamıza bağlıdır. Halkla birlikte, halkın içinde yürümemize bağlıdır. Halkı dinleyerek, halkın gücünü dönüşümün kaynağı haline getirerek ancak bu görevlerin üstesinden gelebiliriz
Topluma bir yılgınlık, bir mağlubiyet duygusu yerleştirilmek isteniyor. Sanki iktidar toplumun demokratik dönüşüm isteyen güçlerini bozguna uğratmış gibi bir algı ve duygu yayıyor. Bu tehlikeli bir tuzaktır, bu tuzağın herkes farkına varmalı ve bir an önce bu tuzağın bertaraf edilmesi için en geniş demokratik mücadele ortaklığını kurma çabalarını büyütmek lazım. Ancak hep birlikte, demokrasi ve adalet isteyen güçler buluşarak bu tuzakları ortadan kaldırabilirler, geleceğe birlikte yürüyebilirler. Umut ve mücadele ikiz kardeştir. Umut olmadan mücadele olmaz. Umut, geleceği kurma inancıdır. Mücadele, geleceği kurma iradesidir. Bu inanç ve irade zayıflarsa geriye kalan tek şey teslimiyet olacaktır. Oysa bizlerin teslimiyetten nasıl sonuçlar çıkacağını bilen çok güçlü bir geçmiş tecrübemiz var. Teslimiyet, yok olmaktır. Teslimiyet, vazgeçmek ve kadercilik demektir. Şu an topluma dayatılan tam da budur. Bizler buna karşı en güçlü direnç odağı ve öncü güç olmak durumundayız. Mücadele bitmez bir yoldur, kesintisiz bir yolculuktur. Bu yolda elbette engeller çıkar, bu yolda tökezlemeler olur. Bizler de bu uzun yolu yürürken yanlış sapabiliriz. Bütün bunların aşılabilmesi, engellerin bir kenarı bırakılması ve hataların düzeltilmesi ancak açık tartışma, samimi eleştiri ve sahici özeleştiriyle mümkündür. Gerçek ve samimi bir değerlendirme bizleri güçlendirecektir. Kimse bundan korkmasın, kimse bundan çekinmesin, kimse sorumluluktan kendini azade edecek mazeretler aramasın.