Kılıçdaroğlu genel başkanlığa aday olacak mı?
Milliyet yazarı Tunca Bengin CHP’de tüzük kurultayı öncesi kulisleri ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusundaki gelişmeleri analiz etti. Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin ne anlama geldiğini aktardı.
CHP’nin tüzük kurultayında genel başkanlık yarışı yaşanacak mı? Bu soru henüz cevap bulmuş değil. Eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu kurultay sürecinde genel başkanlığa aday olacak mısınız sorusuna kapıları hiç kapatmadı. Delegenin aday göstermesi durumunda aday olabileceğini ima etti. Milliyet Gazetesi yazarı Tunca Bengin, Kılıçdaroğlu’nun o açıklamalarını ve CHP’deki kongre sürecini analiz etti.
Tunca Bengin’in yazısı şöyle;
Aday değilim ama çok istiyorum!
CHP’nin olağanüstü tüzük kurultayı denilince neler değişeceği, partiye, teşkilatlara nasıl bir ivme kazandıracağından daha çok genel başkan seçimli yarışa dönüp dönüşmeyeceği tartışılıp, konuşuluyor. Nedeni de doğrudan önceki Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun tavrı ve söylemleriyle bağlantılı malum… Siyaseti bırakmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, yekten varım, adayım demese de söylemleri ve çıkışlarıyla bunu fazlasıyla hissettiriyor. Diğer eski genel başkanlar gibi benim için o defter kapandı havası falan ya da öyle net bir ifade hiç yok. Mesela bir TV kanalının yayınına konuk olan ve “Genel başkanlığa aday olacak mısınız?” sorusuna da yanıt veren Kılıçdaroğlu yine bildik şu lafları etti:
“Parlamentoya girdiğimde de hiçbir zaman ben genel başkan olacağım diye bir düşüncem olmadı. O dönemde de delegeler, parti istediği için ben genel başkan oldum. Daha sonraki süreçlerde de hiçbir zaman ben genel başkan olacağım ey delegeler gelin bana imza verin demedim. Bugün de aynı düşüncedeyim.”
Hep beni zorladılar hikayesi yani...
Devamı da şöyle:
“Delegeler derse ki ‘Gelmen lazım arkadaş’, onlar görev verirse, yoksa ben ne yapacağım? Genel başkanlık zaten yaptım, genel başkanlığın zor bir görev olduğunu da biliyorum.”
Yine asla yokum demem, yeterli destek olursa ben buradayım, varım mesajı. Eğer adaylık durumu falan netleşirse de söylenecekler belli zaten:
Ne yapayım kardeşim yine zorladılar, görevden kaçacak halim yok ya...
★ ★ ★
Bu bağlamda da tüzük kurultayı CHP açısından tam bir turnusol testi aslında... Kim kimle olacak, saflar nasıl netleşecek, özellikle de tüzük kurultayını, seçimli kurultaya çevirme hazırlığında olduğu söylenen Kılıçdaroğlu’nun gücü ve etkisinin sınanması anlamında. Ki Kılıçdaroğlu açısından bu mevcut delege yapısından kaynaklı son şans olarak da nitelendiriliyor. İlerde olağan kurultay sürecine girildiğinde delege yapısı tümden değişecek diye. Dolayısıyla kendisini desteklediğine inandığı delegelerle son şansını deneme girişimi olabilir. Ya da yakın çevresindekiler böyle düşünebilir. Ama koltuğu Özel’e bıraktığı kurultayda kendisine “aday olun” diyenlerin, sandık başına gittiklerinde nasıl tornistan yapıp Kılıçdaroğlu’na oy vermedikleri gerçekliği de ortada...Bu zor denklem nedeniyle de yeni dillendirilmeye başlanan bir başka tez de şöyle:
Tüzük kurultayını seçimli bir kurultaya dönüştürme girişimi olmayabilir ama bu artık vazgeçildi anlamına gelmez. Tüzük kurultayında yapılması beklenen değişikliklerin mevcut delege yapısındaki memnuniyet ya da tepki derecesine göre ekim ya da kasım aylarında da aynı olasılık konuşulmaya devam edebilir...
Aday değilim ama çok istiyorum muhabbeti yani...
★ ★ ★
Elbette ki iddialı olmak siyasetin doğasında var, olması gereken de bir durum. Ancak hem siyasi karne hem zaman ve zemin açısından uygunluk da bir başka gerçeklik...Başarılı olmak ve doğru zamanda, doğru tavır alma durumu yani… Nitekim CHP içinden yükselen sesler, tepkiler de daha çok bu yönde. Partinin son kurultayda seçilmiş Genel Başkanı Özel’in yükselen başarı ivmesi ve 2028’deki cumhurbaşkanı adayının kim olacağının konuşulduğu, tartışıldığı bir süreçte Kılıçdaroğlu’nun “delege isterse ben yine genel başkan olurum” yaklaşımının hem zamanlama anlamında yanlış hem de kendisiyle çelişkili bir durum içerdiğini de savunarak şöyle diyorlar:
“CHP uzun yıllar sonra oylarını artırarak birinci parti olmuş, ilk kez AKP’yi geride bırakmış ve anketlere göre oyu da artıyor... Ama Kemal Bey olaya buradan bakmak yerine kendi yaşadıkları üzerinden değerlendirmeye devam ediyor. Yeri geliyor doğrudan adres belirtmeden CHP’de öne çıkan isimlere dönük eleştiriler, yapıyor ben buradayım, varım diye.. Yeri geldiğinde ben CHP’liyim, partimin başarısı için her şeyi yaparım diyor.. Yani ciddi bir çelişki var. O çelişkiyi de hem parti tabanı görüyor hem seçmen hem de kamuoyu görüyor...”
Bakalım Hacı Bektaş Veli Anma törenlerinde aynı fotoğraf karesinde yer alan ve konuşmalarında ince dokundurmalar yapan Kılıçdaroğlu, Özel ve İmamoğlu’nun enerjileri tüzük kurultayına nasıl yansıyacak? Delege zorladığı için görevden kaçamıyorum taktiği işleyecek mi yoksa sonuç yine hüsran mı olacak...Ya da hemen sonrasına dönük bu gibi beklentilerin devamı anlamında bir ipucu verecek mi?..