Kemal Kılıçdaroğlu Genel Başkanlığa yeşil ışık yaktı
CHP'nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu ve delegelerin talebi üzerine yeniden aday olmayı düşünebileceğini söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir televizyon programında yer aldı. Programda, siyasi kariyeri ve geleceği üzerine önemli değerlendirmelerde bulunan Kılıçdaroğlu, tekrar genel başkanlık için aday olup olmayacağına dair sorulara yanıt verdi. Delegelerin kendisinden yeniden görev almasını istemesi halinde bu görevi düşünebileceğini belirtti.
Kılıçdaroğlu, siyasi süreçler ve liderlik sorumlulukları üzerine de değerlendirmelerde yaptı. Altı liderin bir araya gelerek oy birliği ile hareket edeceğini önceden belirttiklerini, ancak bu sürecin beklendiği gibi ilerlemediğini ifade etti. Liderlerin verdikleri sözleri tutmalarının önemine değinen Kılıçdaroğlu, bu konudaki tutarsızlıkları eleştirdi. Sürecin zorlu ve beklenmedik bir yöne doğru ilerlediğini, anket sonuçlarının kendilerini önde göstermesine rağmen yaşanan aksaklıkları vurguladı.
Programda ayrıca, Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyasi saldırılara maruz kalmasına rağmen gösterdiği direnci ve kişisel tutumu da gündeme geldi. Kılıçdaroğlu, yaşanan saldırılara karşı koyarken, kişisel kararlarının reklamcıların yönlendirmesiyle değil, tamamen kendi inisiyatifleriyle şekillendiğini söyledi. Bu duruşuyla "Ne derseniz deyin biz buradayız" mesajını vermek istediğini belirtti.
Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin "normalleşme" sürecine skeptik bir bakış atıyor ve muhalefetin daha aktif ve belirleyici bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguluyor. "Muhalefetiz, ne demek normalleşme?" diyerek, siyasi mücadelenin pasif kalmadan, gerektiğinde "masaya el vurarak" yürütülmesi gerektiğini savunuyor. Emeklilere ikramiye ve 3600 ek gösterge gibi konularda hükümet nezdinde yapılan görüşmelerde, muhalefetin rica minnet anlayışıyla hareket etmediğini, bunun bir hak arayışı olduğunu belirtiyor.
Kılıçdaroğlu, Türkiye'de yaşanan ekonomik ve sosyal sorunları ele alırken, "Fakirin boğazını sıkarak önlem alıyorsunuz" ifadesiyle, iktidarın politikalarını sert bir dille eleştiriyor. Özellikle işçi ve çiftçilerin yaşadığı zorluklara dikkat çekiyor ve Bursa'da domates üreticilerinin yaşadığı sıkıntılara işaret ediyor. İktidarın bu sorunlara sessiz kalmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, yolsuzluk iddialarına da değiniyor. "Yolsuzluk yapanların en üstünde tutulduğu bir sürece girdik" diyerek, devletteki yozlaşmanın topluma ve ekonomiye verdiği zararlardan bahsediyor.
Programda ayrıca, Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki siyasi ve toplumsal çürümenin, ülkenin gelişimini engellediğini ve bu durumun derinleştiğini ifade ediyor. Kamuoyunda yalan haberler ve iftiralarla mücadele etmek zorunda kaldıklarını belirten Kılıçdaroğlu, bu durumun toplumun her kesimine yansıdığını ve devlet mekanizmasının çürümesinin, Türkiye'nin büyümesine engel teşkil ettiğini vurguluyor.
İktidarın ekonomi ve sosyal politikaları üzerine eleştirilerini sert bir dille dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin demokratik yapısının ve sosyal adaletinin geleceği hakkında endişelerini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, iktidarın ekonomi politikalarını eleştirirken, alt gelir gruplarından toplanan vergilerin üst gelir gruplarına aktarıldığını vurguladı. "Dünya üzerinde en yüksek faiz oranlarından birini uygulayan iktidar, adaletten yoksun bir politika izliyor" dedi. Bu sözlerle, hükümetin ekonomik adalet konusundaki tutumunu eleştirdi.
Kılıçdaroğlu, devletin çıkarlarının korunması gerektiğini, ancak mevcut iktidarın bu çıkarları bir avuç çete için harcadığını belirtti. Türkiye'nin yolsuzluk sorunlarına değinen Kılıçdaroğlu, "Devleti soyulacak bir organ olarak gören bir anlayışla yönetilemez" ifadesini kullandı. Ayrıca, "Sarayda yaşayanların rahatı yerindeyken, halkın açlık ve yoksullukla mücadele ettiğini" söyledi.
Programda, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yolsuzlukları koruyan yasalar çıkarmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Rüşvetçileri koruyan yasaları çıkaran bir meclisin, halkın hakkını savunamayacağını" belirtti. Meclisin "Gazi Meclis" unvanını haketmediğini de vurguladı.
15 Temmuz darbe girişiminin hala tam olarak aydınlatılmadığını belirten Kılıçdaroğlu, bu konuda daha fazla şeffaflık ve hukuki hesaplaşma çağrısında bulundu. Demokrasinin, darbe hukukundan arındırılmış bir yapıda gelişebileceğini ifade etti.
Türkiye'de yapılan sahte videolarla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konudaki tutumunu eleştirdi. "Devlet mekanizmasının sahtekarlık yapması kabul edilemez" diyerek, mevcut yönetimin meşruiyetini sorguladı.
Kılıçdaroğlu, sosyal haklar konusunda net bir duruş sergileyerek, "Çöpten kağıt toplayanların, emeklilere ikramiye vaat edenlerin ve evlere temizliğe giden kadınların haklarını savunmanın sağ veya sol ile bir ilgisi olmadığını" söyledi. Bu açıklamalarıyla, siyasi kimliklerin ötesinde bir halk savunuculuğu yaptığını belirtti.
Partisinin sosyal politikalardaki duruşunu savunarak, "Altı Ok'un sadece bir sembol olmadığını, partinin temel değerleri arasında dürüstlük, ahlak ve erdem olduğunu" ifade etti. Kılıçdaroğlu, bu değerlerin geniş kitlelere daha iyi aktarılması gerektiğini vurgulayarak, partinin halka daha yakın bir pozisyon alması gerektiğini dile getirdi.
Devletin içindeki yolsuzluklarla mücadele edeceğini belirten Kılıçdaroğlu, "Devleti soyanlarla asla anlaşma yapmayacağını ve ülkeyi çıkar gruplarına teslim etmeyeceğini" söyledi. Bu sözlerle, yolsuzlukla mücadelede kararlı bir tutum sergiledi.
Referandum sürecinde üzerine yüklenen sorumluluklardan bahseden Kılıçdaroğlu, eleştirilerin çoğunun temelsiz olduğunu ve olayların yanlış yorumlandığını ifade etti. Siyasi baskılara karşı duruşunu net bir şekilde ortaya koydu.
Selahattin Demirtaş ile yaptığı görüşmeyi de aktaran Kılıçdaroğlu, Demirtaş'ın sağlıklı ve moralli olduğunu belirtti. Siyasi görüşler nedeniyle kimseye hapis cezası verilmemesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye'de sivil siyasetin önemini dile getirdi.