Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu BAE'nin ev sahipliğindeki COP28'i değerlendirdi! Al Ain Türkçe Özel!
2023 yılında BAE’nin ev sahipliğinde gerçekleşecek olan COP28’i, Türkiye ve dünyada küresel ısınmaya yönelik yaklaşımı, alınan ve alınması gereken önlemleri Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile konuştuk.
2023 yılında düzenlenecek 28. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı "COP28”e Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliğinde Kasım ayında başlayacak. Hazırlıkların devam ettiği Konferans’a yönelik beklentiler, küresel ısınmanın etkileri hissedildikçe daha da artıyor.
Konferans hazırlıkları BAE Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan'nın liderliğinde, Başbakan Yardımcısı ve Başkanlık Divanı Bakanı Şeyh Mansur bin Zayed Al Nahyan’ın koordinasyonları ile çoktan başlamış durumda.
Şeyh Mansur bin Zayed Al Nahyan, Sultan Ahmed Al Jaber’in, Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi 28. Taraflar Konferansı’nın (COP28) Başkanı olarak göreve getirildiğini açıkladı.
Küresel ısınmanın etkilerinin giderek daha fazla hissedildiği günümüzde, COP28’in önemini İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Meteoroloji Mühendisliği Bölümü ve Deprem Mühendisliği Ve Afet Yönetimi Enstitüsü, Acil Durum Ve Afet Yönetimi Anabilim Dalı öğretim görevlisi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ile konuştuk.
Prof. Kadıoğlu, iklim değişikliğinin Dünya’nın ortaya çıkışından bu yana sürekli bir biçimde devam ettiğini, ancak içerisinde olduğumuz dönemin, önceki süreçlerden bariz bir biçimde, suniliği ile ayrıştığını, “İklim değişikliği bir süredir dünya genelinde de konuşulan, çözüm yolları aranılan kritik bir başlık. Tabi biz meteoroloji mühendisleri olarak 1950’lerden, 1956’dan beri bu başlığı tartışıyoruz, iklim değişikliğini takip ediyoruz. İklim değişiklikleri dünyanın oluşumundan bu yana gerçekleşen bir olgu, ancak bu içinde olduğumuz, yaşadığımız değişim diğerlerinden farklı. Doğal bir değişim değil ve doğal iklim değişikliğinden çok daha hızlı, insan kaynaklı bir değişimden bahsediyoruz bu son değişim dediğimiz süreçten.” ifadeleri ile aktardı.
“SERA ETKİSİ İKİNCİ BİR GÜNEŞ GİBİ DÜŞÜNÜLEBİLİR”
Kadıoğlu, “Sera etkisi artıyor, ki bu ikinci bir güneş gibi düşünülebilir. Bir yandan Güneş sebebi ile ısınıyoruz, Dünya’dan yansıyan ışın da sera gazları sebebi ile Dünya’yı terk edemiyor ve bir yandan da bu sebeple ısınıyoruz. Olağan koşullarda iyi olan, yani ani ısı değişikliklerinin önüne geçen bu etki, böyle bir surumda, insan kaynaklı olarak artan sera gazı etkisi ile aşırı ısınmamıza sebep oluyor. Tüm bu sürecin temelinde sera gazları var yani.” ifadeleri ile ısınmanın büyük bir sorun haline gelmesinde insanın etkilerinin de altını çizdi.
“HAREKETE GEÇMEK ZORUNDAYIZ”
Kadıoğlu, insanlığın artık konuşmanın ötesine, harekete geçmesi gerektiğinin de altını çizdi: “Tabi bu gazların seviyesinin düşmesi için konuşmanın ötesine, harekete geçmek gerekiyor. Bu gazların azaltılması için bireyden başlayarak, yerel yönetimler, ulusal yönetimler ve uluslararası yönetimler bazında planlanması ve harekete geçilmesi gerekiyor.”
Kadıoğlu, Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen COP28’de bunun gündeme alınmasının Dünya’nın geleceği için kritik öneme sahip olduğunu vurgularken, “Çünkü artık aksiyon alınması gereken bir durum, çözüme yönelik önemli bir adım olarak okunmalı. Hindistan, Çin gibi kimi ülkeler var ki, kimi ülkeler sera gazı salım seviyelerini düşürme hedefler koyarken, bu ülkeler henüz gelişimlerini tamamlamadıklarını öne sürerek bu sera gazı üretimini azaltmıyorlar. Tabi bu ülkelerin düşürme yoluna, azaltmaya gitmemeleri, diğer ülkelerin çabalarını da baltalıyor, diğer ülkelerin çabalarının pek bir anlamı da kalmıyor. Bu denkleme karşı bir yol bulunması, bir çözüm geliştirilmesi gerekiyor. Hep birlikte sera gazlarını azaltmayı, dünyayı kurtarmayı hedefleyebilmeliyiz. Eski, kirli teknolojilerin yerine yeni teknolojilere geçilebilir, geçmişte olduğu gibi Dünya’yı kirleterek kalkınmak zorunda kalmamalı ülkeler. Buna çözüm bulmak gibi acil görevlerimiz var.” dedi.
“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TÜRKİYE’DE BİR BAHANE HALİNE GETİRİLDİ”
Kadıoğlu, Türkiye’de küresel ısınmaya karşı bütünlüklü bir bakış açısı ve bütünlüklü bir hareket planına ihtiyaç olduğunun da altını çizdi, ”Türkiye’de küresel ısınmaya karşı, bunun önüne geçmek için bir plan, harekete geçme süreci başlamış değil. Bu gündeme de girmiş değil açıkçası. Bu konu inşaat mühendisliğinden meteorolojiye dek bütünlüklü bir yaklaşımla ele alınmalı. Türkiye’de disiplinler arası, bilimsel bir başlık olarak ele alınamıyor hala bu başlık. Yaşanan sorunlara, afetlere ‘yağışlar sebep oldu’ diyoruz, buna ‘iklim değişikliği sebep oldu’ diyoruz misal. Ama bunlara sebep olan gelişmelere karşı önlem almak için harekete geçmiyoruz. İklim değişikliği bir bahaneye dönüşüyor böylece. Bu anlamıyla Türkiye’de ne halk, ne de yönetim samimi değil yani.”
“TÜRKİYE’DE DAHA ÇOK FİNANSAL TEŞVİKLER DİKKATE ALINIYOR”
Kadıoğlu, BAE’de gerçekleşecek Konferans’a katılımın önemli olduğunu, ancak bundan daha önemli olanın harekete geçmek olduğunu da belirtti: COP28’e katılıyoruz, gidiyoruz, dinliyoruz orada anlatılanları ama, Türkiye’nin politikalarını değiştirmiyoruz. Ama oraya gidenler, Bae’de konuşulanları dinliyor, hassasiyetleri görüyor, bir şeyler öğreniyor mutlaka ama harekete geçilmiyor. Bizde finansal teşvikler daha çok işe yaramaya müsait başlıklar gibi.