İsrail-Hamas ateşkesi nasıl okunmalı, arabulucuların rolü ne olacak? Al Ain Türkçe Özel
İsrail ile Hamas arasındaki ateşkese yönelik değerlendirmelerini paylaşan DİPAM Başkanı Dr. Tolga Sakman, arabulucu ülkelerin rollerine ilişkin “Katar ve Mısır’ın sahip olduğu güç bölgesel iş birliğine dayanır” yorumunu yaptı.
İsrail'in saldırıları sonucunda 46 bini aşkın insanın hayatını kaybettiği Gazze'de ateşkes sağlandı. Katar ile ABD, 15 Ocak tarihinde Tel Aviv yönetimi ile Hamas'ın ateşkes ve rehine takası anlaşmasına vardığını duyurdu. İsrail kabinesinin de onaylamasıyla beraber, anlaşmanın 19 Ocak'ta yürürlüğe gireceği belirtildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bugün yaptığı açıklamalarda Hamas'ın ateşkesin bazı maddelerine uymadığını iddia etti. Netanyahu, arabulucuların Hamas'ın anlaşmanın tüm unsurlarını kabul ettiğini İsrail'e bildirene kadar İsrail kabinesinin toplanmayacağını söyledi.
Peki bundan sonraki süreçte neler yaşanacak? Arabulucu ülkelerin rolü ne olacak? Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, konuya ilişkin değerlendirmelerini Al Ain Türkçe ile paylaştı. Ateşkesin sağlanıp sağlanamayacağı konusunda bir belirsizlik olduğunu söyleyen Sakman, “Bu süreçte duyurulan ateşkes antlaşması maddeleri içerisinde zaten oldukça belirsiz maddeler olduğunu da görmüştük. Bu tip bir ateşkes anlaşmasının özellikle de söz konusu İsrail gibi uluslararası hukuk, anlaşmalar, uluslararası toplum, diplomasi gibi kavramları ciddiye almayan bir devlet olduğunda uygulanması zor bir metin haline geliyor” dedi.
“BARIŞ ORTAMI İKİ DEVLETLİ BİR ÇÖZÜME BAĞLI”
Ateşkesin içeriğine yönelik değerlendirmeler yapan Sakman, “Üç aşamalı plan hayata geçirilme çalışması olsa dahi öngörülen yaklaşık dört aylık süre içerisinde belki de bölgede en önemli şey olan saldırıların durması konusu tam anlamıyla gerçekleşmeyebilir. Bu süreçte İsrail hükümetinin Netenyahu’nun politikasını zorlama niyetiyle bazı manevra alanları talep edecek, işgal ve saldırılara devam ettirecek kanallar bulmaya çalışacaklardır. Sonuç olarak mevcut gündemdeki ateşkes anlaşması bir barış anlaşması değildir. İsrail hükümetinin anladığı barış olgusu ile küresel anlamdaki olgu arasında fark olduğu açık. Bu anlamda ateşkesin barışa gitme olasılığı daha önceki deneyimlerden de kaynaklı zor görünüyor. Böyle bir barış ortamının oluşması iki devletli bir çözüme ve tüm aktörlerin kabul edeceği şartlara bağlıdır” ifadelerini kullandı.
Dr. Tolga Sakman
ARABUCULU ÜLKELERLE İLGİLİ DEĞERLENDİRME
“Arabulucu ülkeler ABD, Katar ve Mısır süreçte çok dalgalı seyreden görüşmeleri yönettiler” diyen Sakman, şunları kaydetti:
“Her üç ülkenin de farklı kapasitelerini kullandığını biliyoruz. ABD’nin süreç içerisindeki durumu diğerlerine göre tabii ki farklı. İsrail’e verilen tüm destek ile birlikte bir arabuluculuk yürütmesi süreci desteklemedi. Mevcut durumda da Amerikan iç politikası ve yeni ABD Başkanı Donald Trump’ım İsrail ile olan ilişkileri ön planı çıkıyor. Diğer iki ülke ise bölgede kendi kapasitelerini göstermek açısından ve çatışmasızlığın avantajlarını kullanmaları açısından bu süreci destekledi. Bundan sonra da ateşkesin denetlenmesi, insani yardım ve faaliyetlerin sürdürülmesi ve süreci uluslararası toplumun denetleyebilmesi açısından bu ülkelerin sorumluluk aldıklarını söylemek gerekir. Bu ateşkes hayata geçerse Gazzelilerin yaşam standardını normale çekmek için Refah Sınır kapısı ve Gazze içindeki olası denetim noktalarını arabulucu ülkeler kontrol altında tutmalıdır. Ama şu unutulmamalıdır ki Katar ve Mısır’ın İsrail’i durdurmak açısından sahip oldukları güç bölgesel iş birliğine dayanır”