Malezyalı sosyolog Al Ain News'e konuştu: İklim değişikliği akıl sağlığına zarar veriyor

Belirli gruplar iklim değişikliğinden daha fazla zarar görüyor. Savunmasız topluluklar, zengin ülkelerde yaşıyor olsalar bile en çok etkilenenler arasında yer alıyor.
Bu bağlamda Al Ain News, Malezya'daki Monash Üniversitesi Edebiyat Profesörü ve Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Başkanı Dr. Adeline John Bucher ile bir araya geldi. Kendisiyle iklimin kırılgan ve korunmasız topluluklar üzerindeki etkilerini ve bu toplulukların nasıl korunabileceğini konuştuk.
Öncelikle iklim değişikliği ile sosyal yaşam arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Elbette iklim değişikliğinin büyük bir sosyal etkisi var. İklim değişikliği, büyük iklim felaketleri ve yükselen deniz seviyeleri nedeniyle dünyanın birçok yerinde bir ölüm kalım meselesidir. Aynı zamanda ister tarımda ister balıkçılıkta çalışan insanların geçim kaynakları ve çalışma yetenekleriyle de bağlantılıdır. Güvencesiz çalışanlar iklim değişikliği nedeniyle işlerini sürdüremiyor, hayatları ve geçim kaynakları etkileniyor.
Gezegenin sağlığıyla ilgili bir sorun var; Çünkü gezegenin ve biyosferin sağlığı insan sağlığını etkiliyor. Bu etkiler bizim için olumsuz, bunlardan bazıları Malezya dahil dünyanın birçok yerinde yaygın olan sıcaklık stresi.
Öte yandan bulaşıcı hastalıkların yayılımının arttığını görüyoruz. Bulaşıcı hastalıkların kalıpları değişiyor. Çünkü bu hastalıkları taşıyan ortam da değişiyor.
Ayrıca iklim değişikliği ile hava kirliliği arasında bir bağlantı var. Bu nedenle solunum sisteminde sağlık sorunları giderek artıyor ve çocuklar bu sorunlardan ciddi şekilde etkileniyor. Bu durum zihinsel sağlığa kadar uzanıyor.
Sizce iklim değişikliğinin etkilerine karşı en savunmasız toplumlar hangileri?
Kıyı ve ada toplulukları gibi pek çok korunmasız topluluk bulunuyor.
İklim değişikliği nedeniyle risk altında olan birçok ülke var. Belki de en dikkate değer örnekler, bazıları bir gün su altında kalacak olan Pasifik ülkeleri. Bir de sürekli olarak sele maruz kalan savunmasız kıyı toplulukları var. Bunlar daha savunmasız durumda ve çok kötü yaşam koşullarında yaşıyorlar.
Amerika Birleşik Devletleri gibi halihazırda kar fırtınalarının ve korkunç hava olaylarının yaşandığı zengin bir ülkede barınaksız yaşayan bir insan, soğuk havayla nasıl başa çıkıyor? Nerede uyuyor? Nereye gidebilir?
Aynı şey zengin ülkelerdeki veya tropik ülkelerdeki savunmasızlar için de geçerli; Aşırı sıcak olayları varsa dengesiz yerlerde yaşayanlar nereye gidebilir? Mesela klimaları yok. İklimlerini kontrol etme lüksleri yok. Fakir toplumlar ister fakir ülkelerde ister sözde zengin veya gelişmiş ülkelerde bulunabilir. Üstelik kadınlar birçok iklim değişikliği olayının yükünü taşıyor.
Kadın mı, çocuk mu? Çocuklar en savunmasız grup değil mi?
Bence kadınlar her açıdan en savunmasız olanlar. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde, kadınlar genellikle ailelerinin bakım sorumluluğunu üstlenirler. Bu ülkelerin birçoğunda temiz su elde etmek zordur ve kadınlar, su bulma ve temizliğinden emin olma konusunda sorumludur. Ayrıca, kadınlar çoğu el işini yaparlar. Gelişmekte olan ülkelerde aile yönetiminden sorumlu olan kadınlar, kendi sağlıklarından ve çocuklarının sağlığından sorumlu olmalarına rağmen, toplumlarında değişiklik yapma konusunda en az yetkililere sahiptirler.
Peki iklim değişikliğinin sosyal etkisi nasıl azaltılabilir?
Bunun temel olarak hükümet kararları ve altyapı, sağlıklı ve adil bir enerji geçişinin sağlanması, insanların fosil yakıtlara bağımlılığının azaltılması ve eski alışkanlıklardan kaçınma ve sürdürülemez bir şekilde yaşama konusunda farkındalığın yayılmasıyla ilgili olduğunu düşünüyorum.
İşleri fosil yakıtlara bağlı olan bazı insanların olduğunu dikkate alarak, ülkenin yenilenebilir enerjiye adil bir geçişe doğru ilerlemesini sağlamalıyız. Onlara yeni ve uygun işlerin de sağlanması gerekiyor. Kimseyi geride bırakmamanın ve herkes için yeşil işler yaratma fırsatlarının ortaya çıkmasının zamanı geldi.
Hepimiz daha az fosil yakıt kullanmaya ve daha az karbon üretmeye geçmeliyiz ama bu olmuyor. Aynı zamanda, güneş panelleri ve rüzgar türbinlerinin kullanımıyla temsil edilen yenilenebilir enerjiye geçiş ve sürdürülebilir bir yaşam standardına ulaşmanın pahalı olduğunu da görüyoruz.
İklimi değişen bir dünyaya uyum sağlamak istiyorsak insanların sağlık ihtiyaçlarının karşılandığından emin olmalıyız. Çünkü iklim değişikliği bir sağlık sorunudur. Bu nedenle herkese adil ve eşitlikçi sağlık hizmeti sağlayan bir politikaya ihtiyacınız var.
Ayrıca insanları eğitmeliyiz, okuldaki çocukların küçük yaşlardan itibaren iklim değişikliğini bilmelerini ve gezegen üzerindeki etkimizi bilmelerini ve uzmanlık alanlarında kendileri için daha iyi olacak sektörlere geçmelerini sağlamalıyız. Son olarak şunu söyleyebiliriz ki eğitimden bahsederken toplumun tamamını kapsamalıdır.
Ülkenizdeki toplulukların yüksek sıcaklıklarla ilgili deneyimlerini bizimle paylaşır mısınız?
Anlatabileceğim birçok farklı hikayem var ama belki de şu anda aklımda kalan tek şey geçen sene Malezya'da yaşanan aşırı sıcaklardır; güneş çarpması nedeniyle ölen iki çocuk var. Malezya çok sıcak bir ülke haline geldi. Tropikal bir ülke, dolayısıyla tabi ki sıcağa alışığız. Ancak sıcaklık arttıkça nem de artar; Vücudumuz sıcaklığı düzenleyemez ve çevredeki sıcaklıktaki değişikliklerle baş edemez.
Dünyaya mesajınız nedir?
Bilim açık, teknoloji var ve çözümleri biliyoruz. Bunu gerçekleştirecek siyasi iradeyi bulmamız gerekiyor. Bu nesilde insan olarak üzerimize düşen sorumluluk çok büyük, fark yaratabilecek nesil bu, son 50-100 yıldır uçak yolculuğu, klima vs. lüksüne sahip bir nesil. Tüm bu lükslerin tadını çıkardık. Şimdi gelecek nesillere sunduğumuz şey, yanan ve ölmekte olan bir gezegendir. Çözümler burada ve oldukça açık. İhtiyacımız olan şey bir karar vermek ve bir şeyler yapmak.