Hande Fırat, ekonomi yönetiminin 1 yıllık karnesini yazdı
Hürriyet yazarı Hnade Fırat, seçimlerden sonra göreve başlayan yeni ekonomi yönetiminin attığı adımlar hakkında kaleme aldığı yazısında “Mehmet Şimşek ve ekibi mücadelede önemli bir aşamaya geldi” dedi.
Hürriyet yazarı Hande Fırat, “Ekonomi yönetiminin bir yıllık karnesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı. Fırat yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ekonomi yönetiminin 1 yıllık karnesini başarılı olarak değerlendirdiğini hatırlatarak Mehmet Şimşek’in attığı adımlara değindi.
Fırat, “Bütçe açığının milli gelire oranı alınan acil tedbirlerle çift haneli olmaktan kurtuldu. Herkese mali disiplini çıpalama mesajını verdi. Uluslararası yatırımcılar için ikisi de çok önemli göstergeler. Geçen yıl 57 milyar dolar seviyelerindeki cari açık, tedbirlerle bir yılda 32 milyar doların altına geldi. Cari açığın önemine gelince; cari açık yüksekse makro ve finansal istikrarı sağlamak zordur. Cari açık artarsa; ülkenin dış borçlanma ihtiyacı artar ve nihayetinde dış borçları artar. Para birimi üzerinde baskı oluşabilir ve enflasyon da artabilir. Sonuçta öngörülebilirliğin azalmasına, ülkenin yatırım ortamının bozulmasına ve dış yatırımların azalmasına neden olabilir. Bu nedenle cari açığın gerilemesiyle Mehmet Şimşek ve ekibi mücadelede önemli bir aşamaya geldi” dedi.
Fırat yazısında şunları kaydetti:
“Geçen sene bu zamanlarda dış borcu çevirme oranları sıkıntıya girmişti. O zaman bankacılıkta yüzde 97, reel sektörde yüzde 73 olan bu oran şu an yüzde 145 ve yüzde 119 seviyelerine geldi. Yabancı yatırımcı, Orta Vadeli Program’ın ardından ‘Türkiye’ye güveniyoruz’ mesajı verdi.
UZUN VADELİ VE DÜŞÜK MALİYETLİ 60 MİLYAR DOLAR KAYNAK YOLDA
Bunun nedenlerinden biri CDS, yani kredi risk primindeki düşüş. Mehmet Şimşek’in göreve geldiği günden beri en çok önem verdiği konu.
Uluslararası kuruluşlar artık programa net bir biçimde güvenini gösteriyor. Nasıl mı? Uzun vadeli ve düşük maliyetli 60 milyar dolara yakın kaynağın Türkiye’deki kalkınma projelerine aktarılması bekleniyor.
REZERVLERDEKİ ARTIŞ
Rezervlerin bugün geldiği seviyeye geçen sene kimse inanmazdı. Brüt rezervler ve swap hariç net rezervler geçen sene 98.5 milyar dolar ve eksi 60.5 milyar dolar iken, şu an 143.6 milyar dolar ve artı 1.5 milyar dolar seviyelerine geldi. Bir ülkenin rezerv birikimi her alanda önemli güvencesidir. Büyük başarı beklenenden daha hızlı geldi diyebiliriz. Ekonomi yönetimi bu verilerden çok mutlu.
DOĞRUDAN PARA GİRİŞİ HIZ KAZANACAK
Tüm bu makro göstergeler düzeldikçe bu bize nasıl yansıyor, ülkeye sağlıklı para girişi artıyor. Önceki gün Şimşek’in de belirttiği gibi, doğrudan yatırım olarak da para girişleri hız kazanacak. Kısacası geçen sene eylülde açıklanan Orta Vadeli Program saat gibi çalışıyor.
MAKRO GÖSTERGELERİ İYİLEŞTİRMENİN TEK AMACI VATANDAŞI RAHATLATMAK
Peki bu halkın cebine nasıl yansıyacak?
Tüm bu olumlu göstergelerin aslında tek bir amacı var. Vatandaşı alım gücü sıkıntısından kurtarmak. Hükümetin temel göstergeleri dengeye getirmeden bunu yapması mümkün değildi. Şimşek’in de her defasında sabır ve kararlılık mesajları bu nedenle önemli.
Bakan Şimşek doğru yolda çabalıyor, enflasyonun ateşini düşürecek. Yönetim, seneye bu zamanlarda, ayaklarına çelme takmaya çalışan sözde ekonomistlerin de pişman olmasını hedefliyor.
DEZENFLASYON TEMMUZDA BAŞLAR
En zoru geride kaldı, dezenflasyonun başlama tarihi temmuz ama eylül ve ekim geldiğinde enflasyonun hissedilir şekilde sadece baz etki ile değil, kalıcı olarak düşmeye başladığı görülecek.
GRİ LİSTE MÜJDESİ YAKINDA
Unutmadan bir de yakında gri liste müjdesi de gelecek görünüyor. Bu müjdeli haber için ekonomi yönetimi ay sonunda Singapur yolcusu.
AYNI GEMİDE OLMAK
Mehmet Şimşek ve ekonomi yönetimini yıpratmaya çalışanlar ya da başarıya kulağını tıkayanlar aynı gemide olunduğunu unutanlar. Başarı ne kadar hızlı gelirse, vatandaş hızla rahata çıkacak. Yalanların aksine ekonomi yönetimini ve programını oldukça güçlü sahiplenen bir Cumhurbaşkanı var. Dün Sayın Devlet Bahçeli’nin grup toplantısında programa destek vermesi de bir o kadar önemli ve anlamlı. Sonuç olarak diyebiliriz ki, şahsi istikballerin yerini ne zaman ülke menfaatleri alır, işte o zaman Türkiye gerçekten şahlanır”