Erdoğan: Tahıl Koridoru’nda neticeye varacağımıza inanıyorum
Cumhurbaşkanı Erdoğan Soçi dönüşü uçakta önemli açıklamalar yaptı. Tahıl Koridoru’ndan Suriye ile normalleşmeye kadar dikkat çeken açıklamaları vardı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi dönüşü uçakta gazetecilere değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının satır başları şöyle
Karadeniz Tahıl Koridoru
Girişimin yeniden canlandırılması tüm dünya bakımından öncelikli bir konudur. Bu konuda BM ile yakın temas içindeyiz. Zaten bildiğiniz gibi bu ay içerisinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulumuz var. Orada Guterres ile yine görüşmelerimiz olacak bu konuları da ele alacağız.
Birleşmiş Milletler, katkılarımız neticesinde Girişimin yeniden canlandırılmasının önünü açacak yeni bir paket hazırladı. İnşallah kısa sürede beklentileri karşılayacak güzel bir neticeye varacağımızı da inanıyorum.
Rusya’nın talepleri
Rusya’nın iki tane özel isteği var. Birisi Rusların tarım bankasının, Ziraat Bankasının SWIFT sistemine bağlanması. Şu anda yaptırımlardan dolayı Rus bankaları SWIFT sisteminden çıkmış durumda. Biliyorsunuz bu ülke, senede 120-130 milyon ton tahıl ihracatı yapıyor. Sayın Putin’de basın toplantısında söyledi, 62 yıldır satıyorlar. Satışın devamı için iki şeyin hayata geçmesi lazım. Birincisi satış sonucu parayı alması gerekiyor, ikincisi de taşımada kullanılan gemilerin sigortalanması gerekiyor. Gemilerin Avrupa veya başka limanlara mal taşıyabilmesi için sigorta edilmesi şart. Yaptırımlardan dolayı İngiliz merkezli sigorta şirketi, gemilerin sigortasını yapmıyor. Rus bankalarının SWIFT sisteminden çıkartılması nedeniyle de para transferi olmuyor, bunun ikisinin mümkün olmasını Ruslar şart koşuyorlar. Şimdi Birleşmiş Milletler biraz geriden başlayan bir pozisyonla Türkiye’nin de sürekli katkısıyla süreci bir noktaya getirdi. En son 28 Ağustos’ta BM Genel Sekreteri Gutteres, gönderdiği mektupta, Rusların istediği gibi direkt SWIFT değil ama SWIFT işleminden kaynaklanacak bir aracılık mekanizması teklif etti. Sigorta meselesi için de çalışmaları olduğunu söylediler.
Ülkemizi gaz üssü haline getireceğiz
Sayın Putin ile görüşmemizde enerji sektörünü ayrı başlıklarla ele alıyoruz. Enerji ürünlerinin ülkemiz üzerinden Avrupa’ya ve dünyaya ulaştırılması için farklı projeleri hayata geçireceğiz. Türkiye’de kurulacak doğal gaz merkezi ile hem enerji nakil hem de fiyatlandırma konularında ilerleme sağlanacaktır. Ülkemizi enerji üssü yapacağız demiştik, bunun için gerekli altyapı ve fiziki imkânları sağlıyoruz. Son yıllardaki yatırımlarımızla ülkemizi bölge coğrafyası için önemli bir doğal gaz üssü haline getireceğiz. Türkiye’yi önce bölgesinin sonra da küresel enerjinin merkezi haline getirme hedefimize adım adım yaklaşıyoruz. Enerji diplomasisinde elde ettiğimiz başarılarla Doğu Akdeniz’de Türkiye olmadan bir adım atılamayacağını kanıtladık. Şimdi de doğal gaz alanındaki anlaşmalarla ülkemizi enerji üssü haline getiriyoruz. Kazan-kazan esasına dayalı olarak yürüttüğümüz Türkiye-Rusya enerji ilişkisini ülkelerimiz menfaatlerine sürdürmekte kararlıyız.
Finans Merkezi Modeli
Bu konuyla ilgili Türkiye olarak değişik bir plan sunuyoruz. İstanbul’daki Finans Merkezimiz gibi, Londra’da, Hamburg’da belli işler için kurulmuş merkezler örneğinde olduğu gibi doğal gazla ilgili de bir merkez kurma planımız var. Rusya ile bu planımızı görüşeceğiz. Trakya’daki hatların ötesinde ülkemizi böyle bir merkez haline getirelim istiyoruz. Bu merkezi de sadece doğal gaza hitap eden değil, enerjiye, madenciliğe hitap eden bir merkez olarak planlıyoruz. Geniş çaplı hedefleri olan bir merkez oluşturalım istiyoruz. Enerji, doğal gaz, madencilik gibi konularda kim ne yapmak istiyorsa bu merkeze gelsin istiyoruz. Ataşehir’de Finans Merkezimizin bir bloğunda bu merkezi kurabiliriz. Bu işi finansın, paranın merkezinde örgütleyebiliriz.
“Ufukta barış umudu yok”
Ufukta barışa dair umut verici bir manzara da bulunmuyor. Temennimiz bir an önce iki komşumuza ve bölgemize zarar veren bu savaşın uluslararası hukuk temelinde adil ve kalıcı bir barışla sonlanmasıdır.
Suriye’deki son gelişmeler
Suriye’deki bu gelişmelerde PKK'ya YPG'ye karşı artık Arap aşiretlerin bir bütün haline geldiğini, hatta şu anda katılımın artmasıyla Arap aşiretlerin güçlendiğini görüyoruz. Sayın Putin de bölgenin sahipleri olarak Arap aşiretlerinin bir araya gelerek, terör örgütüne karşı mücadele vermesinin önemli olduğunu söyledi. Şu anda yaşanan, Arap aşiretlerinin birlik, beraberlik içerisinde kendi topraklarına sahip çıkma hamlesidir, adımıdır. Bu bakımdan yaşananları önemli buluyorum. Arap aşiretler oraların gerçek sahipleridir. Oraların gerçek sahipleri bu terör örgütleri değildir.
Deyrizor’daki petrolün kontrolü için bu terör örgütünün yapmayacağı katliam, terörist faaliyet yoktur. Bu konuda muhatap ülkelere gerekli uyarılarımızı yaptık, yapıyoruz. ABD’nin bu terör örgütüne yaptığı mühimmat ve silah yardımının bölgenin huzuruna hizmet etmediği görüldü. Terör örgütüne verilen her silah, bölgede akan kanın sürmesine, Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünün bozulmasına hizmet etmektedir.
Türkiye-Suriye ilişkilerinin normalleşmesi
Öncelikle şunu ifade edeyim, Esed bizim normalleşme ile ilgili Türkiye-Rusya-İran-Suriye formatında atılan adımları maalesef uzaktan, tribünden seyrediyor. Yani işin içerisinde bir türlü yer almıyor. Biz ise Suriye’nin bu işin içerinde yer alacağını ümit ederek bu çalışmalara kapımızı açtık, “Biz buna varız” dedik. Ancak hala Suriye tarafında olumlu bir tavır yok. Temenni ederiz ki sürecin devamında onlar da masada yerini alır.
Terörle mücadele, siyasi süreç, sığınmacıların güvenli, gönüllü ve onurlu dönüşleri kapsamlı şekilde dörtlü dışişleri bakanları toplantısında ele alınıyor. Bu başlıklarda ilerleme kaydedilirse Suriye rejimiyle de ilişkilerin normalleşmesi mümkündür. Suriye rejimi ile yürütülen Dörtlü Sürecin başından itibaren önkoşulsuz olması gerektiğini söyledik. Biz bu sürecin aşamalı bir şekilde, belirttiğim üzere önkoşulsuz olarak ileriye taşınması gerektiğini düşündük.
Suriye rejiminin sahadaki gerçeklere uygun bir şekilde hareket etmesi, sürece zarar verebilecek yaklaşımlardan kaçınması çok önemli. Malumunuz, bizim bu süreçten temel beklentimiz terörle mücadelede somut adımlar atılması. Bunun yanı sıra, gönüllü ve güvenli geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması ve BM himayesindeki siyasi sürecin canlandırılmasıdır. Bahsettiğim bu alanlarda gelişme sağlanması sürecin ileriye taşınmasına yardımcı olacaktır. Ancak, evvelce de belirttiğim üzere sınırlarımızı ve vatandaşlarımızı tehdit eden terör unsurları bertaraf edilmeden, nüfus hareketliliği riskleri ortadan kaldırılmadan, bizim güvenliğimizi ön planda tutan yaklaşımımızın değişmesi söz konusu değildir. Ülkemizi tehdit eden terör örgütleriyle mücadelemiz de son terörist etkisiz hale gelinceye kadar sürecektir. Suriye’nin kuzeyini, Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinden temizlemek için o bölgedeyiz.
Kerkük’teki gelişmeler
İşin sıkı sıkıya takibi neticesinde gerek Irak Başbakanı Sayın Sudani ile yapılan görüşmeler gerekse oradaki muhataplarıyla yapılan görüşmeler neticesinde şu anda Kerkük’te nispeten sakin bir hava var. Bölgenin barış ve huzuru için Kerkük’ün yapısını bozacak faaliyetlerden uzak durulmalı. Kerkük’ün yapısını bozacak her eylem, Irak’ın bütünlüğünün bozulması demektir. Türkmen yurdu Kerkük, yüzlerce yıldır farklı kültürlerin bir arada barış içinde yaşadığı coğrafya olmuştur. Bu coğrafyanın huzurunun, bütünlüğünün bozulmasına izin vermeyeceğiz.