Canan Güllü yanıtladı: Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için neler yapılmalı? Al Ain Türkçe Özel
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, Türkiye’de halkın yüzde 75’ten fazlasının erkeğin eşlerini dövmesinin meşru olduğuna inandığı yönündeki araştırmalara ilişkin yaptığı değerlendirmede ulusal eylem planının uygulanmasına dikkat çekt
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) ‘Toplumsal Cinsiyet Sosyal Normları Endeksi Raporu’, Türkiye'de halkın yüzde 75'ten fazlasının erkeğin eşlerini dövmesinin meşru olduğuna inandığını ortaya koydu.
Raporda dünya genelinde bu oran yüzde 25’lerde seyrederken Türkiye’de yüzde 75’ten fazla. Rapora göre önyargılar, kadınların lider kadrolarda son derece düşük olan temsillerinde görülüyor.
Raporda hükümetlerin, toplumsal cinsiyet sosyal normlarının değişmesinde hayati önemi olduğuna dikkat çekiliyor. Buna örnek olarak hamilelik izni politikalarının değişmesinin, kadınların bakım ve iş sorumlulukları konusundaki algıyı farklılaştırdığı ve istihdam piyasasındaki reformların, kadınların istihdam edilmesine yönelik inançları değiştirdiği vurgulanıyor.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, rapora ilişkin değerlendirmelerini Al Ain Türkçe ile paylaştı.
Güllü, kadına yönelik şiddeti meşrulaştırmanın toplumsal cinsiyet eşitliğini nasıl etkilediğini ve çözüm önerilerini aktardı. Hükümetin bu konuda atması gereken adımlara da değindi.
“MAYIS AYINDA 40 KADIN KATLEDİLDİ”
‘Toplumsal Cinsiyet Sosyal Normları Endeksi Raporu’nu, “Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitliğinin içinde bulunduğu durumu tam yansıtan bir rakamlama” sözleriyle değerlendiren Güllü, “Dünya Ekonomik Formu Raporu’nun 2023 Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde de 142 ülke arasında 124’üncü ülke arasında olduğunu tanımlıyoruz” dedi.
Kadın cinayeti oranına da dikkat çeken Güllü, “Bugün yayınladığımız mayıs ayı kadın cinayetleri raporumuzda 40 kadının katledildiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Bu konuya ilişkin çözüm önerilerini de sunan Güllü, “Buna rağmen okullarında toplumsal cinsiyet eşitliğinin ders olarak okutulmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Bunun önleyici mekanizmaları olan İstanbul Sözleşmesi’nden hatta 6284’ün kaldırılmasından yana seslerin yükseldiği Türkiye’de ‘Mekanizmaları harekete geçiriyorum’ sözüne rastlamıyoruz. Burada önlenmesi ve çözümlenmesi gereken konu, iktidarın bu tür mekanizmaları harekete geçirecek eylemsellik kararının yani ulusal eylem planını uygulaması ve bunun içinde de toplumsal cinsiyet eşitliğinin yer alması” diye konuştu.
“KADIN, BİREYDİR”
Hükümete düşen görevlere de değinen Güllü, uluslararası sözleşmelerin ve ulusal eylem planının hayata geçirilmesine vurgu yaparak şunları kaydetti:
“İktidar, Türkiye’deki algıyı ‘toplumsal cinsiyet eşitliği eşittir eşcinsellik’ olarak yaygınlaştırıyor. Bundan ve kadını aile kurumunun içine hapseden bakış açısından da vazgeçmek gerekiyor. Kutsal aile yapısının mütemmim yüzü değildir kadın, bireydir.
Eşitlik ilkesi gereği de kadını birey olarak gösterebilecek eğitime erişmesini, erken yaş evliliğinin önlenmesini sağlayacak iradeyi ortaya koyması gerekir. Sürdürülebilir olması adına da bakım yükünün kadın üzerinden alınmasını sağlayacak kararlı duruşunu sergilemesi lazım. Tüm bu söylediklerimin aslında bütüncül politikadaki tek tanımı da Türkiye’deki iktidarın kadın politikaları adı altında kendi öneri, çözümlerini ulusal eylem planını hayata geçirmesidir”