Alkin: Almanya hükümetinin tahminler için İMF'ye söyleyecek sözü yok
Sabah yazarı Kerem Alkin, son yazsında IMF ve UNCTAD raporlarını ele alarak, Almanya'nın yaşadığı ekonomik durumu ela aldı.
'Sabah Gazetesi yazarı Kerem Alkin bugünkü yazısında, 'Küresel sorunlarda BM-IMF Farkı başlıklı yazı yayınladı.
Yazının tamamı şöyle:
Uluslararası Para Fonu (IMF) kadar, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı'nın (UNCTAD) küresel ekonomiye dair değerlendirme raporları da uluslararası ekonomi çevrelerinde meşhurdur. UNCTAD raporları küresel ekonominin önde gelen aktörlerinin, örneğin dünyanın önde gelen merkez bankalarının para politikası kararlarını doğal olarak kalkınma ve yaşam kalitesini etkileyen boyutlarıyla da ele alır. IMF'in küresel ekonomi raporları ise, önerilen para ve maliye politikası tercihlerini, enflasyonla mücadele, mali disiplin veya cari denge boyutu ile ele alır ve söz konusu kararların dünya vatandaşlarının yaşam standartlarını etkileyen boyutu yeterince ön plana çıkmaz. Bir örnekle izah etmek açısından, UNCTAD'ın geçen hafta yayınlanan raporunda yer alan "gelişmiş ülkelerde uygulanan para politikasının ve yüksek faiz oranlarının tüm dünya ekonomisinde sebep olduğu yapısal değişim, yüksek faiz iklimine uyum ve ülkeler açısından borçların sürdürülebilirliği açısından oluşturabileceği zararlar dikkate alınmalı." ifadesi yeterince ipucu veriyordur, sanırım.
IMF'in son küresel ekonomik görünüm raporu, bir önceki rapordaki tahmini korumak suretiyle, 2023 yılı büyüme beklentisinin yüzde 3 olduğunu teyit etmekte. Bununla birlikte, küresel ekonomiye ve jeopolitik belirsizliklere bağlı olarak yaşanan dalgalanmalar nedeniyle, IMF 2024 büyümesini ise yüzde 3'ten yüzde 2,9'a çekmiş durumda. İki 'siyah kuğu' küresel virüs salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşı'na bağlı olarak, küresel toparlanmanın yavaş ve düzensiz olmayı sürdürdüğüne işaret eden IMF; bilhassa tarihinin en büyük enerji şokunu yaşamakta olan Almanya'nın bu yıl G7 ülkeleri arasında küçülmesi beklenen tek ülke olduğunu hatırlatıyor. Buna karşılık, 6 Şubat'ta yaşanan yüzyılın deprem felaketi sonrası, 2023 büyüme öngörüleri yüzde 2,5'e kadar çekilmiş olan Türkiye için, pek çok uluslararası kuruluş nasıl ki yüzde 4 ile 4,5 arasında bir tahmin düzeltmesi yaptı ise, IMF de Türkiye için 2023 büyümesini yüzde 4 olarak revize etmiş durumda. 2024 beklentisi ise yüzde 3,25.
Bu yıl G7 ülkeleri arasında tek küçülmesi beklenen Alman ekonomisi için yüzde 0,5 küçülme tahminini paylaşan IMF, Almanya ile ilgili tahminini ikinci kez aşağı doğru revize etmiş durumda. 2022'de yüzde 1,8 büyüyen Alman ekonomisi, geçen yıl Euro Bölgesi'nin büyümesine pozitif katkıda bulunmuş iken, bu yıl yüzde 0,7'lik büyümesi beklenen Euro Bölgesi'nin hem ortalama büyümesinden ciddi sapmış, çok daha kötü performans sergilemiş; hem de Euro Bölgesi büyüme ortalamasını aşağı çekmiş olacak. IMF'in Almanya için 2024 büyüme öngörüsü ise yüzde 0,9. Bununla birlikte, 2024 beklentisi de, IMF'in bir önceki Temmuz ayı raporuna göre 0,4 puan daha düşük. IMF'in Alman ekonomisine yönelik revize ettiği sıkıntılı tablonun gerekçesi olarak ifade ettiği önemli başlıklardan birisi, faize duyarlı sektörlerde gözlenen zayıflık.
Bunun yanı sıra, Almanya'nın ticari ortaklarından gelen düşük talebin Almanya'nın ihracat performansına olumsuz etkisi ve bu duruma bağlı olarak, Almanya'nın sanayi üretimindeki zayıflama da olumsuz tahminler için öne çıkan gerekçeler. Alman Hükümeti'nin de bu tahminler için IMF'e söyleyecek sözü yok. Çünkü, destekledikleri Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) enflasyonla mücadele rotası ve küresel ekonomideki sorunlar nedeniyle Almanya'nın kendisi de yüzde 0,4'lük bir daralma bekliyor. Alman Merkez Bankası (Bundesbank) da, ülke ekonomisine yönelik Eylül ayı raporunda, son ekonomik verilerin kısa vadede Alman ekonomisi için pek umut vaat etmediği belirtilerek, ekonomik üretiminin 2023'ün üçüncü çeyreğinde ve yıl genelinde daralacağını zaten duyurmuştu. Almanya, başta the Economist, çeşitli uluslararası medya yayınlarında 'Avrupa'nın hasta adamı' olarak adlandırılmasını da haksızlık olarak nitelendiriyor ve eleştiriyor. Eleştirileri haklı. Ama, keşke konu kendisine dokunana kadar beklemeyip, uzun zamandır başka ülkelere yapılan bu tür 'masa başı' algı operasyonlarına prim vermeseydi.