Alkin: Çin iç talebe dayalı büyümeye yöneliyor
Sabah yazarı Kerem Alkin, Çin ekonomisinin geleceğini yazdı. İhracata dayanan büyümeden iç talebe dayanan bir sisteme ağırlık vereceğini belirtti.
Sabah Gazetesi yazarı Kerem Alkin, Çin’in önümüzdeki döneme ilişkin ekonomik stratejisini analiz etti. İç talebe dayalı büyümeye yöneleceğini belirtti. Bu durumun Çin’in dünya için cazibesini daha da artıracağını vurguladı.
Kerem Alkin’in yazısı şöyle;
Çin’in cazibesi esas gelecekte katlanacak
Çin Ekonomisi tek başına dünya GSYH büyümesinin yüzde 40'ını oluşturuyor. 'Kovid-19' küresel virüs salgınından bu yana, Çin'in önce ağır salgın tedbirleri, kapanma kararları; ardından gayrimenkul endüstrisine yönelik çalkantılar ve borç sorunlarıyla uğraşan şirketler, bilhassa genç nüfusta artan işsizlik sorunu, Çin ekonomisinin eski performansını yakalamakta zorlandığı gelişmeler. Bununla birlikte, küresel GSYH sıralamasında ABD'ye 2030'lara doğru yakalayıp geçmesi beklenen Çin'in bugünkü performansından çok, gelecekteki performansı dünya ekonomisi için çok daha anlamlı ve önemli olacak. Çünkü, Çin 'ihracata dayalı büyüme' modelinden, artık 'iç talebe dayalı büyüme' modeline geçtiği bir süreç için düğmeye basmış durumda.
Bunun en temel gerekçelerinden birisini, Çin'in GSYH'sı içerisinde ihracatın aldığı paydaki gerileme oluşturmakta. Çin'in GSYH'sı 2010'da 6 trilyon dolar seviyesinde iken, ihracatı GSYH'nın üçte biri idi. Bugün ise, 3,7 trilyon dolara yükselmiş olan ihracat hacmine rağmen, ihracatın GSYH'daki payı yüzde 20. Bu veri, 2030'da yüzde 15'in altına inecek. Bu nedenle, Çin 'ihracata dayalı' bir ekonomik büyüme modelini çoktan terk etmiş olacak. Bunun en somut anlamı, Çin'in son 20 yıl ile kıyaslandığında, önümüzdeki 20 yıl, güçlü büyüme ile dünya ekonomisine daha da etkili bir katkı sağlayacağı. Çünkü, Çin son 20 yılda büyüme performansını büyük ölçüde dünyadan katma değer kazanarak, dünyaya mal satarak elde etti. Bu nedenle, Çin'in büyümesi doğal olarak içerideki ekonomi aktörlerin para kazanmasını önceliklendirdi.
Önümüzdeki 20 yıl için ise, Çin farklı bir modele, 'iç talebe' dayalı yeni bir dinamiğe geçecek. Yani, Çin eskisinden kat ve kat daha fazla ithalat yapan bir ekonomi olacak. Bu nedenle, Çin dünya ekonomisine artık 'katma değer' de ihraç edecek. Bu nedenle, dünyanın önde gelen ülkeleri, Çin'in ekonomik büyümesinden önümüzdeki 20 yıl daha fazla para kazanacak. Çünkü, Çin'in önümüzdeki 20 yıl dünya ekonomisine satacağı mal miktarı 5 trilyon dolar ise, esas içeride 20 trilyon dolarlık bir iç ekonomik dinamizm oluşturması gerekecek. Yeni nesil akıllı şehirlerde, Çin'in 'beyaz yakalı' yükselen orta sınıfı, daha da iddialı bir yaşam standardı talebi ile ortaya çıkacaklar. Çin, işte o zaman gerçek manada 'küresel refahın motoru' olacak. Bu özelliği de, Çin'in dünya ekonomi-politiğindeki algısını da farklı bir şekilde etkileyecek. Bu nedenle, Çin'in 14. 5 Yıllık Kalkınma Planı'nın iyi analiz edilmesi gerekmekte.
Çin'in 14. Beş Yıllık Planı'nın ana teması 'çifte dolaşım'. 'Çifte dolaşım'ın anlamı şu; Çin küresel anlamda dünyaya açılmayı sürdürürken, iki 'siyah kuğu' 'Kovid-19' ve 'Savaş' ile birlikte, küresel tedarik zincirinde çeşitlenmenin hızlanacağının ve küresel ticarette bir miktar müşteri kaybedeceğinin farkında. Bu nedenle, dünya ekonomisindeki kısmi kayıplarını ülkenin iç ekonomisini daha da dinamik hale getirerek, içeriyi canlandırarak; nüfusuna ve ekonomik aktivitesine dayalı 'iç dolaşım'ın ağırlığını arttırarak dengeleyecek. Bu amaçla, yeni nesil kentleşmeye, yeni nesil beyaz yakalı kentsel istihdam artışına, tüketim ve hizmet sektörünün GSYH'daki paylarında artışa, sosyal güvenlik ağına, eğitim ve ar-ge harcamalarında artışa ağırlık verecek. Çin'in cazibesi esas önümüzdeki 20 yılda katlanacak.