Volkan Dükkancık yazdı: Piyasalarda gerginlik ve toparlanma sinyalleri
Volkan Dükkancık'ın kaleme aldığı yazıda, İsrail-Filistin gerginliği sürerken Borsa İstanbul'da volatilite ve enflasyon muhasebesinin şirketler üzerindeki etkileri ele alındı.
Volkan Dükkancık'ın dikkat çekici analizi, İsrail ve Filistin arasındaki gerginliğin gölgesinde, Türkiye piyasalarındaki son durumu ve özellikle Borsa İstanbul'daki volatiliteyi mercek altına alıyor. Gerginliğin ilk şokunu atlatan piyasalar, Dükkancık'ın ifadeleriyle, toparlanma çabası içinde.
Volkan Dükkancık'ın yazısı şöyle:
İsrail-Filistin gerginliğine ilişkin endişeler varlığını korurken, ilk etkiyi atlatan piyasalarda toparlanma çabası öne çıkmış durumda.
İsrail-Hamas gerginliğinin ötesinde, endekste yaşanan momentum kaybının gecikmiş bir düzeltme ihtiyacından kaynaklandığı kanısındayız. Yükselen faizler ve arka arkaya gelen ortak satış haberleri bu noktada endeksin momentum kaybında etkili oldu demek daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır. Yaşanan jeopolitik gerginlik bu düzeltmenin tetikleyicisi oldu.
Borsa İstanbul cephesinde son yaşanan volatiliteyi bu anlamda beklenen bir gelişme ve uzun vadeli trend içerisinde yaşanması kaçınılmaz bir süreç olarak görüyoruz. Borsa cephesinde kısa vadede bu volatil süreç öne çıkarken orta-uzun vadeli resimde ise genel olumlu eğilim korunuyor.
Para politikasında sıkılaşma devam ederken ekonomi yönetiminden gelen şeffaflık ve normalara dönüş adımları pozitif tarafta önemli hikayeyi oluşturmaya devam ediyor. Kısa vadede endekste geri çekilmelerin süreceği ihtimali olsa da büyük resimde pozitif senaryonun devam ettiğini düşünüyoruz.
Mevcut dönemde karlılığını artıran, yabancıların ilgi odağında olabilecek şirketleri daha güvenli buluyoruz. Bu anlamda açıklanan 3Ç23 bilançolarını yakından takip etmeyi sürdürüyoruz. Açıklanan bilançolarda ağırlıkla, yüksek kur – yüksek enflasyon döngüsünün ayrışmalarda en önemli kriter olmaya devam ettiğini gözlerken, yüksek faizin de şirketler üzerinde baskı yaratmaya başladığının ipuçları da geliyor.
Bu kapsamda yatırımcıların şirket seçimlerinde içinde bulunduğumuz mevcut döngüye karşın faaliyet alanı ve operasyonel yapısı ile olası ekonomik durgunluktan etkilenmeyecek, güçlü nakit akışı ve nakit pozisyonu, ağırlıklı döviz geliri yaratabilen mali yapısı ile yeni yatırımlarında veya borç ödemelerinde finansman sorunu yaşamayacak şirketlere odaklanmalarının önem arz edeceğini düşünüyoruz.
Piyasadaki gündem maddelerinden bir diğeri de enflasyon muhasebesi ve şirketleri nasıl etkileyeceği konusu. Vergi Usul Kanununa göre ÜFE artışının son üç yılda %100’ün ve mevcut yılda %10’un üzerinde artması koşulun da enflasyon muhasebesi uygulanması gerekiyor.
Türkiye’de Aralık 2021 yılında koşullar sağlanmasına rağmen kanuna eklenen bir madde ile enflasyon muhasebesi iki yıl ertelenerek 31 Aralık 2023 tarihli mali tablolarda uygulanmasına karar verildi. Bu tarihte, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığı dikkate alınmaksızın enflasyon muhasebesi bilançolarda uygulanacak. Şirketlerin bilanço yapıları enflasyon muhasebesinden nasıl etkileneceklerini gösterecek.
Enflasyon muhasebesinde düzeltmeye konu olacak parasal olmayan kıymetler ağırlıklı olarak bilançonun duran varlıklar, öz sermaye ve stoklar kalemlerinde bulunmaktadır. Aktiflerini daha çok öz sermaye ile finanse eden, öz sermayesi yüksek şirketler enflasyon düzeltmesinden zarar yazabilecek iken, aktiflerini borç ile finanse eden, öz sermayesi düşük şirketler enflasyon muhasebesinden kazanç sağlayabilir.
Ayrıca ifade etmek gerekir ki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuyla ilgili yaptığı açıklamalarda finans kuruluşlarına özel ayrımcılık yapılabileceği yönünde demeçleri bulunuyor. İlerleyen süreçte enflasyon muhasebesinin şirketler üzerinde etkileri daha iyi anlaşılabilir. Bu kapsamda süreci takip ediyor olacağız.