Victor Osimhen'in Galatasaray hikayesi: Gol, aidiyet ve liderlik

Nijerya’nın çöp şehirlerinden İstanbul’un zirvesine… Victor Osimen’in Galatasaray’da yazdığı hikâye, sadece bir transfer değil, bir kader ortaklığıydı. eki bu hikaye nasıl başladı?
Lagos’un en yoksul mahallelerinden birinde, çöplerin arasından hayata tutunan bir çocuğun İstanbul’un en büyük tribünlerinde kahraman olacağını kim tahmin edebilirdi?
Olusosun’dan Florya’ya bir yolculuk
Victor Osimen, Nijerya'nın Olusosun bölgesinde dünyaya geldi. Burası, dünyanın en büyük çöplüklerinden birinin ortasında kurulmuş bir gecekondu mahallesiydi. Annesini küçük yaşta kaybetti, çocukluğu sefalet içinde geçti. Hayatta kalmak için her işte çalıştı. Ama futboldan hiç vazgeçmedi. Sokakta oynadığı maçlarda hayalini büyüttü: Bir gün yıldız olacak ve ailesine bambaşka bir hayat sunacaktı.
Yıllar sonra Napoli formasıyla Serie A’da zirveye çıktı. Ancak yıldız olmanın bedeli büyüktü. Kulüp, onunla dalga geçen TikTok videoları paylaştığında kopuş başladı. Bir penaltı sonrası yapılan alaycı içerikler, ayrılığı kaçınılmaz hale getirdi.
Değişen yön: Suudi Arabistan değil, İstanbul
2024 yazında Suudi kulübü El Ahli ile her konuda anlaşıldı. Fakat Napoli Başkanı De Laurentiis, son dakikada ek 5 milyon euro talep etti. Araplar masadan kalktı. Avrupa’daki transfer penceresi kapanmak üzereydi ve Osimen kulüpsüz kalmak üzereydi. Türkiye’nin kapısı hâlâ açıktı.
İşte o anda devreye Galatasaray girdi. Teknik direktör Okan Buruk, Icardi’nin sakatlığının ardından acil bir çözüm ararken Victor ismini duyunca tereddütsüz onay verdi. Kulüp yönetimi hızlı davrandı, Mauro Icardi ise pozisyonuna gelen bu süper yıldıza destek verdi. Osimen’in İstanbul macerası böylece başlamış oldu.
İstanbul’a ayak bastığında saat gece 3’tü
2 Eylül 2024 gecesi Atatürk Havalimanı genel havacılık terminalinde tarihe geçen bir an yaşandı. Osimen uçaktan indiğinde dünyada en çok izlenen uçuşlardan birine imza atmıştı. Yüzündeki gülümseme hiç kaybolmadı. Sanki yıllardır Galatasaray forması giyiyordu.
Taraftarlar ilk günden itibaren ona inandı. O ise karşılığını fazlasıyla verdi.
Sadece goller değil, ruh verdi
İlk haftalarda sistem oturmasa da, Osimen sabırla çalıştı. Icardi'nin yokluğunda hem takımın skor yükünü üstlendi hem de soyunma odasının ruhunu canlandırdı. Attığı gollerle olduğu kadar takım arkadaşlarını öne çıkaran tavrıyla dikkat çekti. Üçlü sevinçlerde kendisini değil, yanındakileri ön plana attı.
Gol kralı olma fırsatını elinin tersiyle itip penaltıyı Morata’ya bırakması, onun kim olduğunu özetliyordu.
Yeni neslin süper kahramanı
Taktığı maskeyle bir sembole dönüştü. Sokaklarda, stat çevresinde ve sosyal medyada yüzlerce minik Galatasaray taraftarı maskeleriyle Osimen gibi olmaya başladı. “Yeni nesil Icardi” denmedi ona. O artık kendi adını taşıyan bir figürdü.
Galatasaray’a değil, bir hayale sahip çıktı
Osimen için Galatasaray sadece bir kulüp değil, geçmişinden kaçmadığı bir limandı. İstanbul'da kaldığı süre boyunca ailesini, arkadaşlarını yanına aldı. Galatasaray altyapısında yakınlarını denemelere soktu, sosyal medyada tanınmamış sanatçı dostlarının müziklerini paylaştı.
Bu transfer onun için bir kazanç kapısı değil, yeni bir başlangıçtı.
Bitmek bilmeyen mücadele ve rekorlar
Fenerbahçe'ye attığı goller, Trabzon deplasmanında kırdığı rekorlar, kupadaki liderliği... Osimen, sadece skor üretmedi; Galatasaray’ı psikolojik olarak da yukarı çekti. Taraftarlar onun varlığında güven buldu.
Kariyer rekorunu kırdıktan sonra Instagram’dan yaptığı paylaşımda şu cümle yer aldı:
“Başarısız olmamı isteyenler… Yaşadığınız hayal kırıklığı için üzgünüm.”
Kimdi onlar? Belki Napoli Başkanı, belki onu istemeyen büyük kulüpler… Ama mesaj netti: Osimen vazgeçmeyenlerin simgesiydi.
Şampiyonluk onun kişisel meselesiydi
Galatasaray formasını sırtına geçirdiği andan itibaren hedefi nettir: Şampiyonluk. Taraftarla bağ kurdu, Icardi'yle dost oldu, takım için savaşmayı benimsedi. Atatürk ve İstiklal Marşı hakkında yedek kaleci Günay ile konuşmaları, kültürel aidiyeti ne kadar önemsediğini gösterdi.
Onun hikâyesi rakamların çok ötesindeydi. Ve bu nedenle Galatasaray tarihindeki pek çok forvetten ayrılıyordu.