Alkin: Türkiye’nin itibarı, katma değere dönüşecek
Sabah yazarı Kerem Alkin, uluslararası projelere ilişkin bir analiz kaleme aldı. Türkiye’nin itibarının önümüzdeki dönemde katma değere dönüşeceğini söyledi.
Sabah Gazetesi yazarı Kerem Alkin, Türkiye’nin uluslararası projelerde görmezden gelinemeyecek bir oyuncu haline geldiğini söyledi. “Önümüzdeki dönemde ‘stratejik ortak’ Türkiye’nin itibarının katma değere dönüşümüne birlikte şahit olacağız” dedi.
Kerem Alkin’in yazısı şöyle;
‘Stratejik Ortak’ Türkiye’nin itibarı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önce G20, ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu kapsamında gerçekleştirdiği 'tarihe not düşen' konuşmaları, dünyanın önde gelen liderleriyle birbirinden kritik önemde temasları ve toplantıları, ikili görüşmeleri, dünya ekonomi-politiğine yönelik değerlendirmeleri, tespitleri, önerileri en merak edilen küresel liderlerin başında geldiğini bir kez daha teyit etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarında ve temaslarında vurguladığı önemli hususlardan birisi dünyamızın geleceği konusunda önceki yıllarda aynı küresel platformlarda yaptığı değerlendirmelere kıyasla daha iyimser tablo çizmenin mümkün olmadığına işaret etmesiydi. Tersine, karşı karşıya olduğumuz fotoğrafın küresel ölçekte daha karmaşık, daha tehlikeli sınamalarla karşı karşıya olduğumuzu gösterdiğini vurgulamakta Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Bölgesel ve küresel jeopolitik gerginlik ve sınamalar bir yana, söz konusu sınamaların sebep olduğu gıda arz güvenliği tehdidi, enerji tehdidi, küresel yoksulluk tehdidi ile de boğuşuyor dünyamız. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın altını kuvvetle çizdiği, küresel ölçekte bir insanlık felaketine dönüşmüş olan bilinçsiz tüketimden doğan çevre kirliliğine boğulmuş, doğal kaynakları tüketilmiş bir dünyayı, küresel iklim tehdidini de çocuklarımıza asla miras bırakmamız gereken bir karanlık tabloyu da bertaraf etmek durumundayız. Tüm bu zorlu sınamalardan dünyanın sıyrılmasını sağlayacak en kalıcı çözüm ise, kıtalar arası 'stratejik ortaklık'lara dayalı işbirliği projelerini hızlandırmak.
'Net-sıfır karbon' ve 'sıfır atık' odaklı, akıllı sistemlerle yönetilen, dijital dönüşüm ve yeşil enerji dönüşüme adapte olmuş ulaştırma koridorlarından, bölgesel üretim ve lojistik merkezlerinden söz ediyoruz. Üstüne, tüm ulaştırma ve taşımacılık modları arasında, karayolu-demiryolu-denizyolu-havayolu altyapı ve üstyapı unsurları arasında mükemmel bir sinerjinin, güçlü ve sürdürülebilir ağların oluşturulduğu yeni nesil işbirliği modellerinden söz ediyoruz. Hiç şüphesiz, farklı coğrafyalar, farklı güzergâhlar arasında yükselen bir rekabet açık ve net gözleniyor. Bununla birlikte, rekabet ne kadar anlamlı olsa da rasyonaliteden, verimlilikten, üretkenlikten uzak çözümler, küresel sistemde fiyat istikrarı adına, kaynakların etkin kullanılması adına ortaya konan mücadeleyi de heba edecektir.
Bu nedenle, geleceğin nesillerine yaşanabilir bir dünya bırakmak adına, akla, bilimsel gerçek ve ölçütlere, tartışılmaz doğrulara dayalı çözümler, 'kazan-kazan' ilkesine dayalı modeller, 5 kıtada sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir geleceğe dayalı projeler oluşturmak gerekiyor. Dünyanın önde gelen tüm ekonomileri, konu 'kapsayıcılık' ise, konu 'kazan-kazan' ilkesine dayalı kalıcı çözümler üretmek ise, global ölçekte en yüksek imkân ve kabiliyete sahip 5 ülkeden birisi olan Türkiye'nin 'küresel ağırlığı'nı daha baştan içselleştiriyorlar. Türkiye'nin Afrika'dan Orta Doğu'ya, Orta Asya'dan Balkanlara, Kafkasya'dan Güney Doğu Asya'ya ve Latin Amerika'ya uzanan itibarının farkındalar. Bu nedenle, Türkiye ile 'stratejik işbirliği'nin özgül ağırlığını kıtalar arası ağların ve projelerin başarı kaldıracı olarak görmek istiyorlar. Önümüzdeki dönemde, 'stratejik ortak' Türkiye'nin itibarının eksponansiyel bir artışla katma değere dönüşüne birlikte şahit olacağız.