Türkiye’nin büyüme hedefleri ve enflasyon kontrolü nasıl dengelenmekte? Al Ain Türkçe Özel
Türkiye enflasyonla mücadele ve sürdürülebilir ekonomi hedefleri arasında denge kurmaya çalışıyor. Uluslararası alandan büyüme beklentileri de yukarı doğru ivme almakta. Bu dengenin piyasalardaki karşılığı ve merak edilenler Al Ain Türkçe’de…
Türkiye, enflasyonla mücadele ve sürekli büyüme hedefleri arasında denge kurarken, uluslararası kurumlar büyüme beklentilerini yukarı yönlü revize ediyor.
İlk ve ikinci çeyrekte sırasıyla yüzde 3,9 ve yüzde 3,8 büyüme kaydeden Türkiye, 12 çeyrektir büyüme trendini sürdürüyor. Son revizyon, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P'den geldi.
Kuruluş dün, Türkiye ekonomisi için yıl sonu büyüme beklentisini 1,2 puan artırarak yüzde 2,3'ten yüzde 3,5'e çıkardı.
Ekonomist Ramazan Çınar büyümenin devam etmesinin sevindirici olduğunu söyleyerek, büyümenin tabana yayılmadığını belirterek, ‘’Yatırımcıların kendilerini enflasyona karşı korumak için taleplerini öne çekmesi büyümeyi son dönemde etkileyen en önemli unsurlardandır.’’ İfadelerini kullandı.
Al Ain Türkçe’ye konuşan Çınar, ihracat tarafındaki gelişmelerin de büyümeyi olumlu yönde ilerlettiğini söyledi.
Ramazan Çınar sorularımızı şu şekilde yanıtladı:
Türkiye ekonomisinin son 12 çeyrek dönemde sürekli büyüme kaydetmesi ışığında, enflasyon kontrolü ile sürdürülebilir büyüme hedefleri arasında nasıl bir politika dengesi oluşturulduğu konusunda neler söylenebilir?
Ülkemizin büyümesinin devam ettiğini görüyoruz bu sevindirici bir durum olmasına rağmen büyümenin tabana yayılmadığını görüyoruz.
Özellikle son dönemde enflasyon korunmak için artan iç talep kaynaklı bir büyüme de var. Yatırımcıların kendilerini enflasyona karşı korumak için taleplerini öne çekmesi büyümeyi son dönemde etkileyen en önemli unsurlardandır. Ayrıca ihracat tarafındaki olumlu gelişmeler de büyümeyi olumlu gelişmelerdendir.
Artan faizler sonrasında ve finansman erişim sorunlarından dolayı büyümenin biraz yavaşlayacağını düşünüyorum. Ayrıca hem Avrupa hem de diğer ülkelerde yaşanabilecek resesyon ihracatı da olumsuz etkileyecektir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Moody's, Fitch, Dünya Bankası, S&P ve IMF'nin Türkiye için yıl sonu büyüme beklentileri ne anlama geliyor ve bu kuruluşların beklentileri arasında farklılık olmasının sebepleri neler olabilir?
Ülkemiz son dönemde hem Avrupa hem de komşu ülkelerden büyüme açısından pozitif ayrıştığını görüyoruz. Güçlü iç talep büyümeyi desteklemiştir. Farklı raporlar gelmesi tabi ki bakış açısından ve değerlendirme metodundan kaynaklanıyor.
Genel çevrede değişen ekonomi politikaları yatırımcıların bakış açısını değiştiriyor. Artan faizler yatırımcı için pozitif bir ortama doğru yönlendirmek isteniyor fakat henüz kurun ve faizin tam bir dengeye oturmaması farklı bakış açısının oluşmasına neden oluyor.
Bu revizyonlar, Türkiye'nin yatırım, üretim ve istihdam alanlarında ne tür etkiler oluşturabilir?
Büyümenin olması yatırımcı açısından olumludur. Baktığımızda son 20 yıla göre ilk defa Çin’de Doğrudan yatırımların negatif olduğunu yani para çıkışlarının olduğunu görüyoruz ve bunun temelinde dünya genelinde yüksek faizlerin olması yatırıyor.
Bu durumu biz avantaja değiştirebiliriz. Burada öngörülebilir, şeffaf, güvenilir ve sürdürülebilir politikalar uygulanmalıyız.
Kısa vadede istihdam noktasında belki katkısı olmayabilir ama doğrudan yatırımları çekebilirsek hem istihdam hem de know how açısından katkısı olacaktır.