Türkiye’de vergi sistemi ve seçim sonrası olasılıklar
Dünya yazarı Burcu Kösem’in gündeminde Türkiye’deki vergi sistemi ve seçim sonrası sistemde yapılması beklenen olasılıklar vardı. Neler olabileceğine ilişkin öngörülerini paylaştı.
Seçim sonrası vergi sisteminde yenilikler yapılacağı, ek vergilerin getirileceği iddiaları var. Ekonomi yönetimi “Sürpriz yok” dese de iddiların ardı arkası kesilmiyor.
Seçimden sonra vergi artışı yapılacak mı?
Dünya Gazetesi yazarı Burcu Kösem, Türkiye’de şu an uygulanan vergi sistemini ve seçim sonrası döneme ilişkin öngörülerini dile getirdi.
Burcu Kösem’in yazısı şöyle;
Türkiye’de vergi sistemi ve seçim sonrası olasılıklar
Seçimlerden sonra vergilendirme kompozisyonundaki değişimi daha çok doğrudan vergiler tarafında bekleyebiliriz.
Vergi tahsilatı kamu maliyesinin en önemli gelir kalemini oluşturup, ülkelerin büyümesine katkı sağlar.
Örneğin çok karmaşık bir vergi sistemine sahip olan Brezilya’nın 2023 yılında gerçekleştirdiği vergi reformuyla büyümesine sekiz yılda yüzde 2,39 katkı sağlayacağı haberi servis edildi. Hatta bu haber G-20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları toplantısında Kristalina Georgieva’nın konuşmasına kadar girmiş, vergi tabanını genişletme konusunda diğer ülkelere Dünya Bankası’yla iş birliği çağrısı yapılmıştır.
Türkiye’deki vergi yapısına bakıldığında; gelirler, harcamalar ve servet üzerinden olmak üzere üç ana kalemin mevcut olduğu ve bunlardan harcama kaynaklı olanların ise Katma Değer Vergisi (KDV), Özel Tüketim Vergisi (ÖTV), harçlar, BSMV, gümrük vergisi gibi dolaylı vergilerden oluştuğu görülmektedir.
Vergi sistemimizde en çok dolaylı vergiler tartışılıyor
Vergi sistemimizde en çok tartışılan ve tersine artan oranlı bir vergi çeşidi olarak gelir dağılımına da bozucu etki yapan dolaylı vergilerdir.
Son 10 yılda dolaylı vergilerin toplam vergi içindeki payı yaklaşık yüzde 65 gibi bir orana denk gelmektedir. Diğer taraftan dolaylı vergiler tahsili en kolay vergiler olması nedeniyle yıllar boyu gelişmiş ülkeler tarafından gelişen ülkelere tavsiye edilmiş bir yapıdadır.
Her ne kadar dolaylı vergiler üzerindeki tartışma çok derinleşmiş olsa da seçimlerden sonra bütçeye katkı sağlayan bu tarz vergilerin kaldırılması gibi bir durumun söz konusu olacağını düşünmüyorum. Çünkü dolaylı vergilerin ağırlıkta olması konusu bir anlamda doğrudan vergilerin sağlıklı tahsilatına da dayandığından gelişmişlik düzeyini öne çıkartmaktadır.
Doğrudan vergilerde bir değişim olabilir
Seçimlerden sonra vergilendirme kompozisyonundaki değişimi daha çok doğrudan vergiler tarafında bekleyebiliriz. Buna örnek olarak kira fiyatlarının da dengelenmesi amacıyla boş konut vergisi ve diğer servet üzerinden alınan vergilerin çeşitlendirilmesini gösterebiliriz.
Gerek vergisel gerekse de yasal anlamda tartışma konusu olan noktaların üzerinden geçmek istersem: Boş konut vergisi: Kanada, Fransa, İspanya ve ABD’de bazı eyaletlerde kira ve konut fiyatlarını dengelemek amacıyla uygulandığını görmekteyiz. Ülkemizde konutlardan tahsil edilen emlak vergisinin toplam gelirler içindeki payı binde 5 gibi oldukça cüzi bir tutar olup, bunun altında yatan en önemli nedense evlerin rayiç bedelinin hem müteahhitler hem de ev sahipleri tarafından düşük gösterilmesidir.
Dolayısıyla böyle bir verginin işe yarar olması için öncelikle konutların gerçek ederlerinin malikler tarafından değil de belli bir kurum tarafından belirlenmesinin önemi açıktır.
Konutta gerçek rayiç bedel gösterilmesi sağlanmalı
2021 yılında benzer amaçla yürürlüğe konulan değerli konut vergisi, hukuki açıdan hem aynı vergi değeri hem de aynı dönemde emlak ve değerli konut vergisinin ödeniyor olması nedenleriyle mükerrerliğe işaret etmektedir. Bu vergiyle hedeflenen vergi tahsilatının sadece yüzde 6’lık bölümünün tahsil edildiği göz önünde bulundurulduğunda konut üzerinden alınan tüm vergilerde gerçek rayiç bedelinin gösterilmesinin önemi anlaşılmaktadır.
Deprem nedeniyle mükerrer tahsil edilen ve bu sebeple tartışma konusu olan MTV noktasında mücbir sebep olması göz önüne alınırken, kara yolu taşıtlarına uygulanan ilave tahsilatın eşitlik ilkesi bağlamınca deniz taşıtları olan yat, kotra gibi teknelere de uygulanması bir gereklilik halini almıştır.
Son günlerde kafamı en çok karıştıran konulardan biri de ölüme dayalı miras yoluyla geçen veraset ve intikal vergisinin veraset tarafı; burada aslında yasaya aykırı gözükmeyen ancak aile bireyleri tarafından kurulan, yatırım yapılan iş yeri/fabrika gibi malların vasilere geçişi halinde tahsil edilen verginin, mirası devralan vasi tarafından da ölüm yoluyla (varisin kısa sürede maris haline gelmesi) miras bırakılması halinde çok kısa bir dönem içerisinde tekrar tekrar tahsil edilmesi yasal ama adaletli görünmemektedir.
Aynı vergi dönemi olmasa da, vergisi alınan aynı mallar üzerinden birbirini takip eden hesap dönemleri içinde tekrar tekrar yapılan bu tarz tahsilatların belki bu vergi kapsamında değil de gelir vergisi tarafında değerlendirilmesi daha doğru olabilir. Veraset ve intikal vergisinin yaşayanlar arasında hibe, bağış yoluyla karşılıksız gerçekleşen servet transferlerini vergiye tabi tutan tarafı ise intikal kısmını oluşturmaktadır. Veraset ve intikal vergisi çok fazla istisna içermekte olup, bütçe gelirleri içindeki payı 0,17 gibi oldukça düşük bir orana karşılık gelse de bu konunun dikkatle ele alınması gerektiğini düşünmekteyim.
Servet üzerinden alınan vergiler tekrar düzenlenmeli
Aslına bakılacak olursa; servet vergilerinin toplam vergi gelirleri içindeki payı yaklaşık yüzde 3’ler civarında olup, gelir ve servet toplamının ise ortalama yüzde 35’ler civarında olduğu düşünülecek olursa servet üzerinden alınan vergilerin tekrar düzenlenmesi ve denetim altına alınmasında da önemli yarar bulunmaktadır.
Son yıllarda ortaya çıkan virüs salgını ve sıcak savaşların ekonomiye verdiği zararlar karşısında pek çok ülkenin enerji ve tüketim ürünleri gibi enflasyonist etki yaratan ve gelir dağılımında adaleti bozan harcamalar üzerinden alınan vergileri düşürerek, buna karşılık servet vergilerinde düzenleme yaptığı görülmektedir
Servet vergilerinde tahsilat oranı düşük
Ülkemizde de yerel seçimlerden sonra deprem başta olmak üzere seçim harcamalarının da bütçe üzerindeki erozyonunu önlemek maksatlı servet üzerinden yeni vergiler alınması konusu gündemdedir. Ancak tek tek ele almaya çalıştığım servet vergilerinin tahsilat oranlarının oldukça düşük olması bu bağlamda soru işaretleri yaratmaktadır.
Yapılandırması bozulan şirketlere yeni başvuru hakkı tanınabilir
Diğer taraftan; pandemiden bu yana Vergi Affı ve Yapılandırmadan yararlanan birçok kurum nakit akışlarındaki bozulmalar nedeniyle ödemelerini düzenli yapamadığından, yapılandırmaları iptal olmuştur. Vergi tahsilatlarının artırılması adına, yapılandırılması bozulan bu tarz şirketlere yeniden başvuru hakkı tanınabilir.
Bu hak, kurumları rahatlatmanın yanı sıra maliye tarafında tahsilatların da hızlanmasını sağlayacaktır. Vergi tarafının enine boyuna, hem hukuki hem de adaletli olacak şekilde, bugüne kadar ortaya konulmuş çeşitli muafiyetlerin de gözden geçirilerek tekrar değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
DÜŞÜNDÜREN SORULAR
1-Bir kurumun her şeyini kopyalayanlar özgün olabileceklerini mi düşünüyorlar?
2- Yalan söyleyenlerin doğruyu söyleyenlere inanmaması normal değil mi?
3- Bir damla gerçeği yutamayanlar avuç avuç yalanı nasıl yutarlar?