Türkiye ile Mısır arasında 'yeni sayfa' dönemi!
Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü, ilişkilerin bozulduğu 2013 yazından bu yana Türkiye’ye giden ilk üst düzey yetkili oldu. Yapılan bu ziyaret iki ülke arasında geçmişte yaşanan sorunların çözümü için yeni bir sayfa olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’de 6 Şubat’ta yaşanan ve 44 binden fazla insanın ölümüne neden olan deprem felaketi, diplomatik alanda önemli bir hareketliliğe yol açtı. Dayanışma ve destek sağlayan ülkeler arasında Türkiye’nin son dönemde ilişkilerini düzeltmeye çalıştığı İsrail, Ermenistan, Yunanistan ve Mısır da yer aldı.
Mısır Dışişleri Bakanı Sami Şükrü, ilişkilerin bozulduğu 2013 yazından bu yana Türkiye’ye giden ilk üst düzey yetkili oldu.
Mısırlı Bakan, Şam’a yaptığı ziyaretin ardından Adana’ya gitti; Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile önce depremin etkilediği bölgeyi havadan inceledi ve sonra Mısır’dan gelen insani yardım gemisini karşılamak üzere Mersin’e geçti.
Çavuşoğlu ve Şükrü, ikili görüşmelerini Adana Havalimanı’nda yaparken, basın açıklaması ise Mersin Uluslararası Limanı’nda gerçekleştirildi.
“Havaalanında yaptığımız görüşmelerde ilişkilerimizi daha geliştirmek için hangi adımları atabileceğimizi, görüşmeleri gerçekleştirebileceğimizi görüştük” bilgisini veren Çavuşoğlu, depremlerin hemen ardından Türk halkının yardımına koşan Mısır ile ilişkilerde “yeni sayfalar” açıldığını kaydetti.
Katar’da yapılan Dünya Kupası açılışı sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin verimli bir görüşme yaptıklarını anımsatan Çavuşoğlu, Şükrü ile bundan sonraki süreçte yapılacak ziyaretler hakkında görüş alışverişi yaptıklarını söyledi.
Ancak her iki bakan da ziyaret takvimine ilişkin somut bir bilgi vermedi.
Bakan yardımcıları görüşecek
Çavuşoğlu’nun açıklamaları, Ankara-Kahire görüşmelerinin ilk aşamada dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde olacağını gösteriyor.
2021’de önce Kahire’de sonra Ankara’da dışişleri bakan yardımcıları görüşmüş ancak somut bir ilerleme gerçekleştirememişlerdi.
Üçüncü görüşmenin ev sahibinin Mısır olması ve tarihin de Mısır Dışişleri Bakanlığı’nca Türk tarafına önerilmesi bekleniyor.
Bu görüşmenin Türkiye’de yaklaşan seçimlerin öncesinde olup olmayacağı ilerki haftalarda belli olacak.
Türkiye’nin beklentisi Mısır’la yapılan görüşmelerden somut bir ilerlemenin çıkması.
Çavuşoğlu bu yöndeki beklentisini, “Bu konuda yardımcılarımız daha önce 2 defa bir araya gelmişti. Tekrar bir araya gelmelerinde fayda var. Sadece fotoğraf vermek için bir araya gelmenin bir anlamı yok, bu yetmez” diyerek ifade etti.
Ankara, Kahire ile sürecin daha hızlı ilerlemesi, iletişimin daha etkin olması için diplomatik ilişki düzeyinin bir an önce maslahatgüzardan büyükelçiye düzeyine çıkmasını istiyor.
Bu yöndeki önemli mesajını da 2022’de Kahire’ye büyükelçi düzeyindeki Salih Mutlu Şen’i atayarak vermişti.
Mısır’dan sorunların çözümü için güçlü temel vurgusu
Mısır Dışişleri Bakanı da basına yapılan açıklamalarda Türkiye ile ilişkiler açısından olumlu mesajlar verdi. Ortak tarih vurgusu yapan Şükrü, depremin yaralarının sarılması sürecinde her zaman Türkiye ve Türk halkının yanında olacaklarını kaydetti.
“İkili ilişkilere gelince, ilişkilerimizi iyi düzeyde ve daha iyi olma yolunda olduğunu belirtmek isterim” diyen Şükrü, Çavuşoğlu ile görüşmesinde bundan sonraki süreci ve normalleşmenin nasıl bir çerçeveye oturacağı konusunu ele aldıklarını söyledi.
Mısırlı Bakan, “Burada yine en önemli konulardan biri siyasi iradeye uygun şekilde çok güçlü bir temel oluşturmak. Bu temel sayesinde iki ülke halklarını beklentilerine yanıt vermek. Şimdi önemli olan ilişkilileri eski düzeyine ve buradan da daha iyi bir seviyeye getirmektir” ifadelerini kullandı.
Karşılıklı saygı ve çıkara dayalı bir siyasi çerçevenin belirlenmesi gerektiğini, her iki ülkenin de bu yönde siyasi irade taşıdığını kaydeden Şükrü, var olan sorunların çözümü için bu temele gereksinim olduğunu kaydetti. Mısırlı Bakan, bu konularda iletişime şeffaf bir şekilde devam edeceklerini de söyledi.
Libya en önemli sorun olarak görülüyor
Basına yapılan açıklamalarda gündeme gelmemesine karşın Ankara-Kahire hattında normalleşme sürecini yavaşlatan unsurların başında Libya konusu geliyor.
Mısır, General Halife Hafter güçlerini desteklerken, Türkiye Trablus’ta konuşlu ve BM tarafından tanınan Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ni siyasi ve askeri olarak destekliyor.
Türkiye ve Mısır’ı son dönemde karşı karşıya getiren gelişme ise Ankara ve Trablus’un 3 Ekim 2022’de imzaladıkları hidrokarbon mutabakatı oldu.
Mutabakat uyarınca TPAO’nun, Libya deniz yetki alanlarında ve karada petrol ve doğalgaz sondaj yetkisi aldığı, ayrıca Türkiye ve Libya’nın enerji alanında daha geniş işbirliği yapabileceği basında yer aldı.
Mısır, Trablus hükümetinin böyle bir anlaşma yapma yetkisi olmadığını açıkladı ama Türkiye’yi açıkça karşısına almamaya da dikkat etti.
Türkiye ile Libya’nın 2019’da imzaladıkları deniz yetkilendirme anlaşmasının devamı olarak görülen bu adım, aynı konuda daha da ciddi endişeleri olan Atina ve Kahire’nin ortak pozisyonlarını daha da güçlendirdi.
Mısır, Türkiye ile bu konuyu daha yakından diyalogla çözmek istediğini kaydetse de Libya’daki yabancı güçlerin çekilmesi çağrısına Türkiye’yi de eklemiş olması müzakerelerin ilerlemesine engel oluşturuyor.
Türkiye ise Mısır-Kıbrıs-Yunanistan eksenine dikkat çekiyor
Ankara’nın Kahire’den en önemli beklentisi ise Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayan denklemin yeniden oluşturulması sürecine destek vermesi ve özellikle Yunanistan ve Kıbrıs ile geliştirdiği işbirliğinin Türkiye aleyhine sonuçlar vermemesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konudaki beklentisini Sisi ile görüşmesinde, “Bizim tabii kendilerinden tek isteğimiz; bu görüşmelerle birlikte, bize karşı Akdeniz’de tavır içinde olanlara yönelik burada biz barışı ikame edelim, onunla beraber yolumuza inşallah devam edelim” sözleriyle ifade ettiğini kaydetmişti.
Ancak diplomatik kaynaklar, ne Türkiye’nin Libya politikasında ne de Mısır’ın Yunanistan ve Kıbrıs ile oluşturduğu işbirliğinde kısa vadede geri adım atacak bir konumda olmadıklarını, normalleşme sürecinin öncelikle ikili siyasi ilişkilere odaklanması gerektiğini kaydediyorlar.
Bu sürecin uzun vadede nasıl gelişeceği ise Türkiye’de yapılacak seçimlerin sonrasında ortaya çıkacak.