Mısır Dışişleri Bakanı’nın bölge ziyareti yeni bir başlangıç mı? Al Ain Türkçe Özel
Mısır ile Türkiye arasında normalleşme adımlarına bir yenisi eklenirken, bunun olası etkilerini TBMM Mısır Dostluk Grubu Genel Sekreteri Durmuşoğlu ve Grup üyesi Karahocagil, bölgede uzun süre görev almış diplomat Aşnas Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Mısır lideri Abdülfettah Es Sisi’nin Dünya Kupası esnasında Katar’da diyalogları ile yeniden yükselen, ardından Mısır’ın İhvan örgütü Türkiye üzerinden yaptıkları yayınlara kısıtlamalar getirilmesini, Mısır iç politikasına müdahalenin engellenmesine yönelik taleplerinin karşılanması üzerine, Mısır’dan Türkiye’ye tarihi nitelikte bir ziyaret gerçekleşti. 2013’ten sonra yaşanan bu ilk resmi ziyaret ilişkilerin normalleşmesi başlığında da önemli bir adım olarak görülüyor.
“ÖNEMLİ BİR ADIM OLARAK DEĞERLENDİRMELİ”
Ziyarete ilişkin AK Parti Osmaniye Milletvekili ve Türkiye-Mısır Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Genel Sekreteri Mücahit Durmuşoğlu Al Ain Türkçe’ ye yaptığı değerlendirmede, “Biz Mısır halkı bizim kardeşimiz, geçmişten gelen kadim bir hukukumuz var. Biz normalleşmeden yanayız, normalleşme adına kimi adımlar da atıldı. Büyük bir felaket de yaşadık bu dönemde. 11 ili etkileyen büyük bir felaket yaşadık. Tüm dünya Türkiye’nin yanında yer aldığını çeşitli kanallarla ifade ettiler. Biz de başka ülkelerde yaşanan felaketlerde o ülkelerin yanında olmaya gayret ediyoruz. Mısır Dışişleri Bakanı’nın bu ziyaretini memnuniyetle karşıladık. Bunun önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. İki ülkenin yakınlaşmasına belki de vesile olabilecek bir ziyaret bu. Kendilerine teşekkür ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“SEVİNÇ DUYUYORUZ”
AK Parti Amasya Milletvekili ve Türkiye - Mısır Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Üyesi Mehmet Levent Karahocagil de Al Ain Türkçe’ye yaptığı açıklamada ziyaretin iki ülke ilişkilerinde olumlu bir etki yapmasını beklediklerini belirterek, “Bu tür ziyaretler ilişkilere elbette ki olumlu yansır. Türkiye olarak bizim de düşüncemiz isteğimiz ülke olarak millet olarak Mısır ile dostluğumuzun gelişmesi, artması yönünde. Hamdolsun hükümetimizin zaten bu konuda üzerine düşen görevi fazlası ile yaptığı inancındayım.” dedi. Karahocagil, Mısır ile olan tarihi ilişkilerin düzelmesinden büyük memnuniyet duyduğunu belirtirken, “Mısır Dışişleri Bakanı’nın ziyareti tabii ki bizi mutlu edecektir. Mısır’la olan dostluğumuzun, kardeşliğimizin, eskiden beri olan bu birliğimizin, beraberliğimizin artması yönünde bu ziyareti çok olumlu görüyoruz. Bu ziyarettin dolayı sevinç duyarız. İnşallah hayırlısı ile gelir hoş gelir sefa gelir diyorum.”
Karahocagil de iki ülkenin tarihi yakınlığının önemine vurgu yaptı, “Mısır ile tarihi birliğimiz var. Mısır halkıyla Türk halkının zaten bir olmaması mümkün değil. Zaten biriz ancak bazen ülkeler arası görüş ayrılıkları olabiliyor ama Mısır halkı olarak Türk halkı olarak bir olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Biz her zaman birbirimizi kardeş görüyoruz. O kardeşliğimizi hiçbir güç engelleyemez. Azerbaycan için tek millet iki ayrı devlet diyorsak Mısır da bizim için bir bakıma öyledir. “
“MISIR VE SUUDİ ARABİSTAN’IN SURİYE GİRİŞİMİ İÇİN DE KRİTİK ADIM”
Bölgede uzun süre görev yapan deneyimli diplomat Emir Aşnas da Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü’nün ziyaretini kritik bir adım olarak değerlendirdi. Aşnas, Şükrü’nün Türkiye’den önce gerçekleştirdiği Suriye ziyaretini, “Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükrü’nün Şam’a resmi ziyareti ve Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile görüşmesi, şüphesiz Suriye ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin iyileşmesi ve deyim yerindeyse normalleşmesi sürecinde derece önemli bir adım olarak değerlendirilmeli.” ifadeleri ile değerlendirdi.
Mısır Dışişleri Bakanı’nın Türkiye ziyaretini de, “Bu gezi, tüm ilerlemeye ve özellikle Türk tarafının isteğine rağmen tıkanan Türkiye-Mısır ilişkileri açısından da önemli. Ayrıca, Şükrü’nün Türkiye ziyaretinde, Türkiye’yi çok ilgilendiren Suriye krizinin ve çözümünün, mülteciler meselesinin, Türkiye’nin askerlerini Suriye’den çekmesinin, Mısır ve Suudi Arabistan’ın yürüttüğü bu Suriye girişiminde Türkiye’nin yeri ve katkıları konularının da ele alınması beklenmelidir.
Aşnas, Türkiye ve Suriye’yi vuran depremin Arap ülkelerinin Arap ülkeleri ile Suriye ilişkilerine de önemli bir ivme kazandırabileceğini belirtti. “Türkiye ve Suriye’yi vuran deprem, Arap ülkelerinin uzunca bir süredir Suriye ile ilişkileri geliştirme yönündeki süreçte bir ‘sıçrama’ yarattığı söylenebilir. Depremden sonra daha önce Şam ile ilişkilerde daha mesafeli olan birçok Arap ülkesi (ve bazı Asya ülkeleri ve hattâ Norveç gibi bazı Avrupa ülkeleri) Suriye’ye yardım ve arama kurtarma ekibini taşıyan uçaklarını bu ülkedeki havaalanlarına gönderdiler. Daha önce bu ülkelerin çoğunluğu Amerikan ambargosunun da etkisiyle Suriye havaalanlarını kullanmıyorlardı. Yanı sıra deprem nedeniyle bu ülkelerin yöneticileri Şam ile temas kurdular. Bu gelişmelerde önce ABD ve sonrasında AB’nin Suriye’ye karşı uyguladıkları ambargoyu/yaptırımları 6 aylığına kısmen gevşetmek durumunda kalmalarının da etkili olduğunu düşünüyorum.
Depremle birlikte hızlanan bu diplomatik ve siyasi süreçte üç gelişme öne çıktı:”
ÖNE ÇIKAN GELİŞMELER
“1- Suriye’deki krizden sonra dahi bu ülkeyle diplomatik ilişkileri kesmemekle birlikte, mesafeli duran, diplomatik ilişkilerde seviyeyi düşüren ve son yıllarda “normalleşme”den yana görünmekle beraber bugüne kadar Suudi Arabistan’a paralel bir politika yürüterek somut adım atmamayı tercih eden Mısır Cumhurbaşkanını Abdulfettah Sisi Esad’ı arayarak bir telefon görüşmesi yaptı.
2- Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Farhan, Münih Güvenlik Konferansı’nda, Suriye’deki mevcut durumun bu şekilde devam etmesinin kabul edilemeyeceğini, Suriye yönetimi ile görüşülerek Suriye krizine bir çözüm bulunması gerektiğini söyledi.
3- Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, Umman Sultanlığı’na resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret, Suriye Cumhurbaşkanı’nın 2010’dan bu yana bir Arap ülkesine yaptığı ilk resmi/çalışma ziyareti oldu (Esad 2010’dan bu yana yalnızca Rusya ve İran’a resmi/çalışma ziyaretlerinde bulunmuş; ayrıca 2022 Martında BAE’ye özel bir ziyaret yapmıştı).”
Aşnas, Suriye’ye yönelik gerçekleşen parlamenterlerin de ziyaretlerinin de altını çizerken, bunun normalleşme adına Arap halklarının da tarafını net bir biçimde ortaya koyduğunu belirtti, ”Bunların yanı sıra Bağdat’ta periyodik bir toplantı için bir araya gelmiş bulunan çeşitli Arap ülkelerinin parlamentolarının temsilcilerinin de dün Şam’ı resmi olarak ziyaret etmesi bu açıdan çok önemli ve Arap ülkelerinin ABD ile bu konudaki müzakere ve pazarlıklarında ellerini güçlendirecek bir gelişmedir. Zira Şam’ı ziyaret eden parlamento temsilcileri, Arap halklarının iradesinin Suriye ile normalleşmeden yana olduğunu göstermiş olmaktadır.”
Aşnas, Mısır Dışişleri’nin ziyareti “deprem nedeniyle her iki ülke ve halkıyla dayanışma mesajı iletmek” olarak belirttiğini vurgularken, “Resmi ziyaretin bizatihi kendisi siyasi açıdan çok önemli olmakla birlikte, Mısır işin siyasi yönünü vurgulamamıştır.” dedi.
“YENİ BİR BARIŞ GİRİŞİMİ”
Şükrü’nin Şam’da verdiği mesajların yeni bir girişimi işaret etttiğine de dikkat çeken Aşnas, “Geziden önce Arap medyasına sızan bilgiler ve yapılan değerlendirmelerde Mısır ve Suudi Arabistan’ın Suriye ile ilişkileri geliştirme ve Suriye krizine bir çözüm bulunması yolunda Suriye hükümetiyle müzakere edilmek üzere proje geliştirdikleri yazıldı. Bunun detaylarına dair bilgimiz yok.” dedi.
Mart ayında Suudi Arabistan’da düzenlenecek Arap Zirvesi’nin önemine de dikkat çeken Aşnas, “Bazı yorumcular geçen Kasım ayında Cezayir’de yapılan Arap Birliği zirvesine katılması konusunda konsensusun oluşmadığını, ancak bu kez Suudi Arabistan ve Mısır’ın (BAE’nin yanı sıra) bu konuda daha istekli olduğunu belirtiyorlar. Bununla birlikte şüphesiz böyle bir gelişme Mısır-S. Arabistan ile Suriye arasında detaylarını bilmediğimiz müzakerelerin seyrine bağlı.”
Suriye ile Mısır arasından liderler seviyesinde bir görüşmenin de gerçekleşebileceğinin konuşulduğuna işaret eden Aşnas, “Fakat kesin olan husus şudur ki, böyle bir gelişme Suriye ile bu iki ülke arasındaki müzakerelerde çok önemli bir aşamaya gelindiği ve hattâ ABD’nin bu konudaki rezervini bir şekilde aştıkları anlamına gelecektir.
Ama bundan sonraki gelişmeler umulduğu kadar hızlı olsun ya da olmasın Mısır Dışişleri Bakanı’nın Şam ziyareti şüphesiz çok önemli ve Suriye’deki krizin aşılması çabalarında önemli bir gelişmedir.” dedi.