Türkiye Kavala'yı serbest bırakacak mı?
Türkiye'nin, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve sekiz Avrupa Birliği ülkesiyle büyük bir diplomatik kriz yasamasına ramak kalmıştı.
Türkiye'nin, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve sekiz Avrupa Birliği ülkesiyle büyük bir diplomatik kriz yasamasına ramak kalmıştı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde, 4 yıldan fazla tutuklu bulunan aktivist, muhalif Türk işadamı Osman Kavala'nın, on ülkenin ortak bildirisiyle serbest bırakılmasını talep etmesinin ardından, bu ülkelerin büyükelçilerini ülkesinde "istenmeyen kişi" olarak ilan etti. Ancak çok geçmeden Erdoğan, büyükelçilerin sınır dışı edilme kararından vazgeçti. Peki, vazgeçeceğini bile bile neden böyle yaptı!?
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın geçen hafta destekçilerine yaptığı konuşmanın zamanlaması, on büyükelçinin sınır dışı edilmesi konusunda hiç de ciddi olmadığını gösterdi. Büyükelçilerini sınır dışı etmeyi düşündüğü ülkelerde resmi tatil olan Cumartesi gününün sonunda çıkarılan sınır dışı etme kararı, ülkelerin bu karara ilişkin yorumlarının gecikmesine neden olmuştur. Ayrıca Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gücünü taraftarlarına göstermeye çalıştığı konuşmasının ertesi günü de Türkiye'de resmi tatildi.
Türkiye Cumhurbaşkanı'nın büyükelçilerini sınır dışı etmek istediği ülkelerin olayla ilgili yorumlarının gecikmesi de, krizin daha da derinleşmesine mani oldu. Hele bu ülkelerin çoğu karşılık vermek için Pazartesi gününe kadar beklemesine rağmen, o zamana kadar Türkiye Dışişleri Bakanlığı ve on büyükelçiye karşı herhangi bir işlem yapmamış olması, Türkiye Cumhurbaşkanı'nın çağrısının ciddilikten yoksun olduğunu göstermektedir. Zira Türkiye Cumhurbaşkanı geçen Pazartesi günü sınır dışı etme kararının geri alındığını açıkladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta sonu destekçilerine konuşarak, kendisini ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin büyük ülkeler karşısında güçlü durduğu görüntüsünü vermeyi başardığını düşünebilir. Ancak karar ve sloganlarının, eylemlerden uzak sadece sözlerden ibaret olduğu zaman geçmeden anlaşıldı. Sadece destekçilerini ülkesinin “dış komplolara” maruz bırakıldığını inandırmaya çalıştı. Başka bir deyişle, büyükelçileri sınır dışı etme çağrısının ana hedefi, özellikle kamuoyu araştırmalarının, Erdoğan’ın son zamanlarda popüleritesinin azaldığını göstermesinden sonra, Türkiye halkının duygularını bir kez daha sömürmeye çalıştı.
Erdoğan, Kavala davasının "iç mesele" olduğu gerekçesiyle Kavala’yı serbest bırakmayı reddetti. Ancak Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin çalışmalarını denetleyen ve 47 ülkeyi kapsayan Avrupa Konseyi üyesi olması, kurallara uymasını gerektirir. Zira bu mahkemenin yargıçları, bu konseyin üye ülkelerinden oluşmaktadır. Hepsi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 46. maddesi uyarınca, Türkiye de dahil olmak üzere, Avrupa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamakla mükelleftir.
Ayrıca Türk Kanunun 90. maddesi uyarınca, Türkiye'nin insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelere bağlı olduğunu kabul etmesiyle birlikte Türk yargısı, defalarca Kavala'nın serbest bırakılması çağrısında bulunan Avrupa Mahkemesi'nin kararlarına uymak zorunda bırakılarak önümüzdeki günlerde Kavala'yı serbest bırakmak zorunda kalacaktır.
Türkiye'nin, Avrupa Mahkemesi'nin kararlarını uygulamayı reddetmesini görüşmek üzere toplanacak olan Avrupa Konseyi, Kavala'nın serbest bırakılmaması durumunda Türk hükümetine cezai yaptırımlar tehdidinde bulundu.
Bu konuda Türkiye'ye karşı alınacak yaptırım kararları arasında, seksenli yıllarda Türkiye'nin tanık olduğu askeri darbeden sonra, oy hakkının askıya alınması veya Konsey üyeliğinin askıya alınması öngörülebilir.
Türkiye Cumhurbaşkanının, Avrupa Konseyi tarafından kendi aleyhinde herhangi bir işlem yapılmaması için, Kavala'yı serbest bırakmaktan başka bir seçeneği kalmayacaktır.
Tıpkı yıllarca hapiste tuttuğu gazeteci Ahmet Altan'ı serbest bırakmaya mecbur kaldığı gibi, kendine rağmen Osman Kavala’yı da serbest bırakacaktır. Bunda hiç şüphe yoktur.