BAE'nin iklim değişikliğine yönelik küresel ve bölgesel girişimleri
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), küresel meselelere karşı diplomatik adımları ve vizyonuyla bölgenin ve dünyanın sorunlarının çözümünde her zaman öncü rolünü öne çıkarmıştır.
Geçtiğimiz yıllarda dünyanın tepkisi sadece konferanslar ve konuşmalarla sınırlı kalırken, yaklaşan tehlike alarmının çalınması ardından son zamanlarda iklim değişikliğinin zorlukları ön plana çıktı.
Ancak tehlikenin, gezegenimizi yok etmesi artık an meselesi haline geldi. Dolayısıyla Glasgow'daki iklim zirvesi, çerçevelerin dışına çıkarak insan varlığı için bir tehdit haline gelen iklim krizine karşı birlikte başarılı ve pratik çözümler bulmamıza vesile olacaktır.
BAE, bu konudaki başta iç görülü siyasi ve ekonomik olmak üzere tüm yönleriyle seçkin bir vizyonu benimseyerek doğru yaklaşımını ve yaşam kalitesini yükseltecek gerçekçi politik kurallara dayandığını kanıtlamış oldu. BAE, dünyayı iklim değişikliğinden kurtarmak için yapılan Glasgow zirvesine katılanların ön saflarında yer aldı. BAE’nin bu konudaki aktif rolü, sadece konuşmalarla değil, bu alandaki pratik çözümlerle de ortaya çıktı. Ülkenin erken fark ettiği iklim değişikliğinin tehlikelerinin üstesinden gelebilmek için alternatif enerjiyi yenileme ve kullanma konusunda öncülük etti. BAE Dışişleri ve Uluslararası İş birliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan, Glasgow Zirvesi'ndeki konuşmasında yukarıda bahsi geçen konulara değindi.
BAE ekonomisi, küresel emisyonları azaltıp temiz enerji kullanan sağlam temellere dayanmaktadır. Üstelik BAE, gelecek nesillerin sağlıklı bir yaşama sahip olabilmeleri için sürdürülebilirliğe yatırımı teşvik etmeyi amaçlayan yeşil ekonomi kavramı içinde uygulanan bir dizi projeye imza attı. Bunun yanı sıra BAE, ekonomisini ve yenilenebilir enerji kaynaklarını çeşitlendirmekte izlediği politikayla herkese önderliğini kanıtlamıştır.
BAE'nin iklim değişikliğinin sonuçlarına ilişkin olumlu ve sorumlu tutumu yeni değil, yıllar öncesine dayanmaktadır. BAE, çevrenin korunmasına ilişkin çağrıda bulunup riskler konusunda uyarıda bulunan ilk ülkelerden biridir. Ayrıca şirketler ve fabrikalar tarafından yakıtın kötü kullanımının bir sonucu olarak gaz emisyonlarını azaltmaya yönelik çalışmalar yürütüyor. BAE'nin yaklaşımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının sağlanmasında gelişmekte olan ülkeleri destekledi.
BAE'nin iklim değişikliği alanındaki hareketlerini ve çabalarını takip edersek 1992 Birleşmiş Milletler toplantılarına katkıda bulunduğunu, 2015 yılında “Paris İklim Anlaşmasını” onaylayan bölgedeki ilk ülke olduğunu, ardından 2004 yılında Kyoto Protokolü'nü de onayladığını görebiliriz. Böylece BAE’nin bu alanda uluslararası güvenilirliğini doğruladığını rahatça söyleyebiliriz. Belki de BAE'nin Glasgow Zirvesi'ne katılımı, dünyayı etkileyen iklim değişikliğini sınırlamaya yönelik yapılan projelere yaptığı tam desteğin kesin bir kanıtıdır.
BAE, iklim değişikliğine çözüm üretme yolunda ilerlemeye devam ediyor. Binaenaleyh 2050 yılına kadar altyapısında temiz enerji kullanımının toplam enerjinin %50'sine ulaşmayı hedefliyor. Üstelik BAE'nin Glasgow Zirvesi'nde açıklamalarına göre çevreyi koruma yasalarına uyması, ekonomisinin büyümesi, sürdürülebilirliği ve küresel konumunu güçlendirmeyi sağlayacaktır. Bütün bunlara dayanarak bu konuda kendisinin dünya ülkeleri için örnek bir model olacağını söyleyebiliriz.
BAE bu çözüm adımlarıyla yetinmeyerek, bilimsel düzeyde Arap dünyasında bu konuda ilk araştırma kurumu olarak "İklim Değişikliği Araştırma Ağı"nı başlattı. Üstelik BAE’nin öncü gelecek vizyonunu temsil edecek Federal İklim Değişikliği Yasasını çıkarma çalışmaları devam etmektedir. BAE ayrıca, teori ve sahada uygulamayı birleştirmeye yönelik dünya çapında birçok altyapı ve temiz enerji projesini destekledi. Ayrıca, 70 ülkede yenilenebilir enerji projelerine 16,8 milyar dolar yatırım yaparak gelişmekte olan ülkelerde yenilenebilir enerji çözümlerinin dağıtımını ve kullanımını teşvik etti.
BAE'nin bu girişimleri, çevreyi koruma ve temiz enerji kullanım konusundaki uluslararası rolünü ve sorumluluğunu yansıtmaktadır. Dolaysıyla BAE, Arap ve küresel düzeyde "iklim çalışmalarında" benzeri olmayan bir model olarak görülmektedir. BAE, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Körfez İş birliği Konseyin İklim Değişikliği Bölgesel Diyaloğuna ev sahipliği yaparak iklim değişikliğini hafifletmeye katkısı konusunda gelişmiş bir Arap modeli sunmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra BAE, bütün insanlığa hizmet etmekte büyük bir rol oynadığını vurgulamak adına 2023'te İklim Zirvesi'ne ev sahipliği yapmak istediğini açıkladı.
Belki de 2050 yılına kadar temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarına 600 milyar dirhem yatırım yapacağını açıklaması, gezegenimizin güvenliğini garanti eden sürdürülebilirlik alanındaki liderliğinin bir başka kanıtıdır.
Son 15 yılda iklim değişikliğinin etkilerini azaltan temiz teknolojilere yatırım yapmanın yanı sıra, ekonomik ve sosyal büyüme fırsatlarını yarattı. Bu girişimler, BAE'nin insanlığı ilgilendiren tüm konularda lider ve etkili bir küresel ortak olduğunu doğrulamaktadır.