Tuncer Bakırhan'dan Erdoğan'ın çağrısına yanıt
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın grup toplantısında “Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı bekliyoruz” sözleriyle yaptığı çağrıya yanıt verdi. Bakırhan, “Sorumluluk sizdedir” dedi.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan partisinin grup toplantısında açıklama yaptı. Bakırhan, partisinin grup toplantısında “Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı bekliyoruz. Siyonist İsrail aparatlığını aradan çekip çıkarmanı istiyoruz” sözleriyle Kürtlere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yanıt verdi.
Bakırhan, “Sayın Erdoğan'ın ne düşündüğünü biz de merak ediyorduk. Tarihi bir sınavla yüz yüzesiniz. Bugün söylediğiniz sözleri önemli buluyoruz. Adım atma sorumluluğu Cumhurbaşkanı olarak sizdedir. Sizden önceki cumhurbaşkanlarından farklı bir sayfada yer alın. DEM Parti olarak söylediğimiz, yazdığımızı çarpıtmasın. Bizim elimiz müzakere için hazırdır. Yumruklarımız sıkılı değildir. Bunun için bu Meclis çatısı altında değiliz. Ama kimse bize rota çizmesin, tehdit, hakaret etmesin” dedi.
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in gözaltına alınmasına da değinen Bakırhan, "Halkın iradesiyle seçilen Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer bugün gözaltına alındı. Özer, Kent uzlaşısıyla seçilmişti. Ahmet Özer demokratik toplumcu bir belediyeciliği hayata geçirdiği için rahatsız olmuşlar. Bunu defalarca gördük, yeter artık. Bu oyunları bırakın, bu yanlıştan dönün, halkın iradesine saygı gösterin, Ahmet Özer'i de derhal serbest bırakın” ifadelerini kullandı.
“Sahici çözüm yolları bulmak yeni yüzyılda hepimizin görevidir” diyen Bakırhan, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanı da kardeşleştiğimiz bir zemin yaratalım diyor, bunun bugün koşulu var. Başta iktidar partisi olmak üzere Türkiye'deki tüm partiler bunu dile getiriyor. Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile taçlanmış bir devletten yanayız. Ahmet Özer'in uyduruk gerekçelerle gözaltına alınması çözüm değil. Demokratik bir Cumhuriyet demokratik bir anayasa ile olur.
Erdoğan: Kürt kardeşim, uzattığımız bu eli tutmanı bekliyoruz
“FIRTINA EKEN RÜZGAR BİÇER”
İstikrarsızlaşan Türkiye, Ortadoğu kardeşliğine kapılabilir. Dün fırtına ekenler bugün rüzgar biçiyor. Kürtler ne istiyor deyip duruyorlar. Kürtler ne istediğini bin bir defa açıkladı. Kürtler yüzyıldır ellerinden alınan kimlik ve iradelerini istiyorlar. Bundan anlaşılmayacak bir şey yok. Kürtler eşit yurttaşlık, onurlu bir barış istiyor. Kürtler artık boş laf değil, anayasal güvence istiyor.
Birinci yüzyıl Kürt inkarı üzerine kuruldu. Madem imkanı var ikinci yüzyıl barış saati olsun. Bunun için de tekçi, buyurgan, tehdit eden siyasi dili terk etmek gerekiyor. Biz hiçbir zaman tehdit eden, karşısındakini yok sayan bir dil kullanmıyoruz. Hem çözümün zemini var diyorsanız, kullandığınız dilin de buna uygun olması gerekir.
Barış deyince hemen bir taviz olarak değerlendiriliyor. Barış bir zaaf değil, cesaret ve zarafettir. Büyük bir cesaretle barışın konuşulmasını istiyoruz.
Esas farz birbirinin hakkına, hukukuna girmemektir. Erdoğan da grup toplantısında söyledi; hiçbir zaman olmadığı kadar bunu zemini var dedi. Buyurun o zaman barışı hep beraber inşa edelim.
MÜSAVAT DERVİŞOĞLU’NA YANIT
Dervişoğlu gibi düşünenlere de sesleniyorum; oy için barış ihtimaline pusu kurmayın. Kürt'ün mutlu olmadığı bir ülkede kimse mutlu olamaz. 3-5 y gelip geçicidir. Önemli olan çocuklarımıza bırakacağımız barış içinde bir ülkedir. Bu ülkeye yazık etmeyin, barışa katkı sunun. Kürt yok deyince Kürt yok olmuyor. Bu ülkede 50 milyon Kürt yaşıyor. Buyurun siz çözüm önerinizi söyleyin. Bu sorunu nasıl çözeceksiniz.
‘TECRİTİ KALDIRIN’ ÇAĞRISI
Barışın tartışıldığı bir dönemde 44 aydır görüş yapılmayan Abdullah Öcalan, milletvekilimiz Ömer Öcalan ile bir görüşme yaptı. Sadece bu görüşme bile umut yarattı. Ancak gelen ilk mesaj tecridin devam ettiği idi. Sizin de muhatap olarak gördüğünüz Öcalan'ın üzerindeki tecridi kaldırın, özgür çalışma koşullarını yaratın. Öcalan 'varsanız, ben varım, hazırım' diyor. Bunu bizden iyi iktidar biliyor. Tarihi bir çağrı var, bunu değerlendirelim. Biz de çatışma ve şiddetten hukuki ve siyasi zemine geçilmesi için elimizden geleni yapmaya hazırız. Gelin zorun rolünü kaldıralım, diyalog ve müzakerenin önünü açalım. Devlet aklı gerçekten barışa hazır mı, bir planı, programı var mı? Bunu görmek istiyoruz”