Tolga Sakman yanıtladı: Türkiye, Avrupa Birliği kapısını aralayacak mı? Al Ain Türkçe Özel
DİPAM Başkanı Tolga Sakman, Avrupa Birliği zirvesinin sonuç bildirisinin Türkiye’ye olan etkileri hakkında yaptığı açıklamalarda “Türkiye’yi dışlamanın Avrupa ülkeleri nezdinde karşılığı” yok dedi. Peki Türkiye, Avrupa Birliği kapısını aralayacak mı?
Brüksel'de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) zirvesinin sonuç bildirisinin Türkiye ile ilişkilerle ilgili bölümü açıklandı.
"AB'nin, Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli bir ortam ile Türkiye'yle işbirliğine dayalı ve karşılıklı yarar sağlayan bir ilişki geliştirilmesinde stratejik çıkarı vardır” denilen bildiride, Kıbrıs vurgusu da yapıldı.
Diplomatik İlişkiler ve Politik Araştırmalar Merkezi (DİPAM) Başkanı Dr. Tolga Sakman, zirvenin yansımalarını Al Ain Türkçe için yanıtladı.
“TÜRKİYE’Yİ DIŞLAMANIN KARŞILIĞI YOK”
Sözlerine 2020 yılında yaşanan gerilime hatırlatma yaparak başlayan Sakman, “AB üyesi olan hem Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hem de Yunanistan'ın Türkiye’ye karşı aktif politikası değerlendirilmeli. Krizin merkezinde yer alan enerji konusu Avrupa birliği için önemliydi. Bu nedenle bu krizin derinleşmesine zemin hazırlanmış oldu. Ama özellikle 2022 yılından itibaren bölgede sakinleşmesi söz konusu. Doğu Akdeniz'e komşu ülkeler aralarında çeşitli vesilelerle normalleşme süreçlerini devam ettirdiler” dedi.
Sakman, “Bölge kaynaklı enerji temininde özellikle EastMed gibi projelere baktığımızda, projelerin müstakil olarak gerçekleştirilme şansının olmadığı görüldü. Artık bölge ile ilgili politikalarda Türkiye'yi dışlamanın Avrupa birliği ve Avrupa ülkeleri nezdinde karşılığı olmadığı da biliniyor. Türkiye'nin mavi vatan doktrininden vazgeçmeyeceği açıklandı ve doğu Akdeniz'in mevcut politik yapısı kesinleşmiş gibi oldu” ifadelerini kullandı ve bu durumun Türk dış politikasının kabul edildiğini gösterdiğini kaydetti.
Sakman, “Bu çerçevede ilerletilmeye çalışılan ilişkilerde dondurulmuş olan bazı iş birliklerinin ve ortak vizyonların yeniden başlatılması ve geliştirilmesi söz konusu olacak. Enerji ve ticaret odaklı olan bu işbirlikleri ve vizyonlar Türkiye Avrupa birliği ilişkilerinin yeniden tesisi nde etkili olacak. Fakat bu Türkiye'nin Avrupa birliği üyelik müzakerelerinde hayati bir etki yaratacağını düşünmüyorum. Bu ancak durma noktasına gelmiş olan ilişkilerin yeniden canlanması, karşılıklı olarak temas noktalarının artırılması ve politik öngörülebilirliğin yeniden temini için iki tarafada kazanç sağlayacak bir ortam oluşturacak. Ve bu ortam AB üyeliği çerçevesinde sadece müzakerelerin yeniden hareketlenmesine etki edebilir” diye konuştu.
“AB KARŞILIĞINI VERİYOR”
Sakman şu notu düştü:
“Türkiye, Avrupa birliği ile ilişkileri yeniden hızlandırma niyetini gösteriyor. Avrupa Birliği de bu niyeti gördü ve açıkçası karşılığını bu noktadan vermiş gibi duruyor. Eğer bu fırsat karşılıklı olarak iyi şekilde değerlendirilirse sadece müzakerelerin hızlanması değil, iki aktör olarak farklı noktalardaki işbirliğinin geliştirilmesi için fırsat yaratacaktır”
KIBRIS VURGUSU
Bildiride yer alan "AB-Türkiye işbirliğini de geliştirebilecek olan Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlamasına ve ilerlemesine büyük önem vermektedir” ifadelerini de değerlendiren Sakman, “Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs meselesi ile ilgili politik vizyonu özellikle son dönemde çok net şekilde tüm paydaşlara ve küresel sisteme gösterilmiş oldu” diyerek şunları kaydetti:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yönetiminin ve Türkiye'nin Kıbrıs temelli müzakerelerde alacağı tavır Avrupa Birliği'nin istemediği bir noktada bulunuyor. Resmi olarak dile getirilen iki devletli çözüm fikri ve bu fikri besleyen somut adımlar Avrupa Birliği'nin bölge politikalarını zorluyor. Bu noktada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne iletişim ve müzakere noktasına yeniden çekmek, Türkiye'yi bölgede daha az müdahil kılmak için bazı öneri ve önlemler geliştirdikleri görülüyor.
Türkiye'nin Avrupa birliği üyelik müzakerelerinde sonradan ve hukuk dışı şekilde Ankara'nın önüne konan Güney Kıbrıs'la ilgili kararların halihazırda üyeliği oldukça zorladığı biliniyor. Bu yeni tavırla Kıbrıs sorununun Avrupa birliği nezdinde çözümü farklı bir formatta yeniden hem KKTC hem de Türkiye'nin masasına konulmuş oldu. KKTC cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın müzakereler ve Güney Kıbrıs Rum yönetimi ile ilişkiler noktasındaki politik yeri ve vizyonu ortadayken ve Türkiye'nin bölge hakkındaki politikalarında herhangi bir değişim söz konusu değilken müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin bu önerinin sunulması bugün için sadece niyet ve yönelimin gösterilmesi için değerlendirilecek bir adam gibi görünüyor.
“ÖNERİ UYGULANABİLİR DURMUYOR”
Yani kısaca bu öneri kısa vadede Türkiye ve KKTC için uygulanabilir durmuyor. Bunun karşılığının özellikle yakın zamanda KKTC yönetimi tarafından dile getirilecek kararlarla verileceğini düşünüyorum. Tabii ki burada yine doğu Akdeniz'deki normalleşme çabalarını göz ardı etmememiz lazım Kıbrıs sorununun çözümü Avrupa birliği ve Avrupa devletleri için çok avantajlı bir adım olarak görülüyor. Kıbrıs sorunu mevcut durumuyla sadece ada üzerinde kurulu iki yönetim değil, ada üstünde bayrak dalgalandıran tüm tarafların, Doğu Akdeniz komşuların ve bölgede başta enerji olmak üzere çıkar sağlayacak olan üçüncü tarafların ilgi odağında. Ve tüm bu tarafları ikna edecek bir sonuca götürülmesi gerekiyor ki bu da yine oldukça zor görünüyor”