Türkiye Orta Doğu’da çözüm için arabulucu olabilir mi? / Al Ain Türkçe Özel
Dünya, İran-İsrail gerilimi nedeniyle diken üstünde. Peki Türkiye, krizin çözümü için arabuluculuk rolü üstlenebilir mi? Uluslarararası İlişkiler Uzmanı Kadir Ertaç Çelik ve Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi...
İran ile İsrail arasında karşılıklı saldırıları içeren gerginlik tüm dünyayı endişelendiriyor. Bu gerginliğin sona erdirilmemesi durumunda bölgesel bir savaşın, hatta 3. Dünya Savaşı’nın çıkacağı endişeleri artıyor.
Türkiye, İran ile İsrail arasındaki gelimin daha büyük bir çatışmaya dönüşmemesi için çaba sarf eden ülkelerden biri... Son olarak Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile görüştü ardından iki isim kameraların karşısındaydı.
Hakan Fidan basın toplantısında, geçen hafta sonu yaşananların bölge dışı ülkelerin de dahil olduğu bir savaş ihtimalinin çok uzak olmadığını herkese gösterdiğini kaydederek, bu riskin hala devam ettiğini söyledi. “Konuyla ilgili bazı görüşmelerimiz oldu. Bu çalışmalarımız sürdürmekte, itidal mesajlarımızı ilgili taraflara iletmekteyiz" dedi.
TÜRKİYE GERİLİMİ SONA ERDİRMEK İÇİN ARABULUCULUK ROLÜ ÜSTLENEBİLİR Mİ?
Türkiye'nin bölgede gerilimi azaltıcı bir arabuluculuk rolü üstlenebilmesinin mümkün olup olmadığı gündemde. Bu noktada Türkiye’nin İsrail, İran ve Filistin başta olmak üzere bölge ülkeleri ile son dönemdeki ilişkilerine bakmak konuyu aydınlatma açısından oldukça önemli.
SON DÖNEMDE İSRAİL-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
Türkiye, Gazze’de çatışmalar başlamadan önce İsrail’le önemli bir normalleşme sürecine girmişti.
2022 yılında 15 yılın ardından Türkiye ile İsrail arasında üst düzey ziyaretler ve görüşmeler gerçekleşti. Önemli kararlar hayata geçirildi.
İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog, 9-10 Mart 2022 tarihlerinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirdi. Türkiye Dışişleri Bakanı 25 Mayıs 2022’de İsrail’i ziyaret etti. İsrail Dışişleri Bakanı Yair Lapid de 23 Haziran 2022’de Türkiye’ye gitti. İsrail Sanayi ve Savunma bakanları da Ekim 2022’de Türkiye’de görüşmelerde bulundu.
İki ülke 17 Ağustos 2022 tarihinde karşılıklı büyükelçi atanması kararı almıştı. Türkye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Şakir Özkan Torunlar 1 Aralık 2022, İsrail’in Ankara Büyükelçisi Irit Lillian da 27 Aralık 2022 tarihinde göreve başlamıştı.
7 Ekim’den yaklaşık 20 gün önce, 20 Eylül 2023’te iki ülke arasındaki en üst düzey görüşme gerçekleşti. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD’nin New York kentinde görüşme bir araya geldi. Görüşmede üst düzey karşılıklı ziyaretlerin artırılmasında mutabık kalındı. Netanyahu’nun ekim ya da kasım ayında Türkiye’ye gelmesi, sonrasında da Erdoğan’ın İsrail’i ziyaret etmesi planlanıyordu.
7 Ekim, normalleşme sürecini durdurdu
7 Ekim’de Hamas’ın saldırısıyla başlayan sonrasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarıyla devam eden İsrail-Hamas çatışmaları, Türkiye-İsrail arasındaki normalleşme sürecini de derinden etkiledi. Normalleşme sona ermese de ilişkiler iyice gerildi.
Çatışmaların ilk günlerinde Türkiye çatışmaların bir an önce bitmesi için dengeli bir tavır sergiledi. Çatışmalar büyüdükçe Türkiye’nin İsrail’e yönelik söylemleri de sertleşti.
25 Ekim 2023 günü Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara açısından İsrail ile normalleşme sürecinin bundan sonra ilerlemeyeceği mesajını verdi.
İsrail’in Ankara Büyükelçisi İrit Lillian, İsrail’in diğer birçok ülkedeki büyükelçisi gibi güvenlik gerekçesiyle Türkiye’den ayrıldı. Ancak Lillian hala Türkiye büyükelçisi görevini sürdürüyor. Türkiye’nin İsrail’deki büyükelçisi Şakir Torunlar da aynı şekilde Türkiye’ye döndü ancak görevini sürdürüyor.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün Hamas’la ilgili sözleri İsrail’in tepkisini çekti. 7 Ekim sonrası yaşananlara bakıldığında İsrail’in Türkiye’nin olası bir arabuluculuğuna sıcak bakma ihtimali düşük görünüyor.
SON DÖNEMDE TÜRKİYE-İRAN İLİŞKİLERİ
Türkiye ile İran arasında 2014 yılından bu yana Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması çalışır vaziyette.
2014 yılından bu yana İran ve Türkiye liderleri karşılıklı ziyaretlerle Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantılarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erroğan son olarak 19 Temmuz 2022’de İran’ı ziyaret etti. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de yaklaşık 3 ay önce, 24 Ocak 2024 tarihinde Türkiye'yi ziyaret etti.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin 24 Ocak’ta Türkiye'yi ziyareti sırasında toplam 10 anlaşma imzalandı. İki lider Gazze konusunu da masaya yatırdı.
İran’ın, ilişkilerini sürekli belirli bir düzeyde tuttuğu komşusu Türkiye’nin arabuluculuğuna sıcak bakma ihtimali çok da uzak görülmüyor.
TÜRKİYE-FİLİSTİN İLİŞKİLERİ
Türkiye ile Filistin arasındaki ilişkiler uzun yıllar boyunca hep sıcak kaldı. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas arasındaki diyalog sürekli ve kesintisiz olarak sürdü.
Son olarak Mahmut Abbas 5 Mart 2024 günü Türkiye’ye geldi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yüz yüze bir görüşme gerçekleştirdi. İki lider geçen hafta da telefonla görüşme yaptı.
Türkiye Gazze’de çatışmaların başlamasının ardından Filistin’in garantörü olma teklifini dile getirdi. Hatta Gazze’de güvenliğin sağlanmasını da fiili olarak üstlenebileceğini duyurdu. Filistin’den de bu teklife yönelik sıcak mesajlar geldi. Tüm bunlar göz önüne alındığında Filistin’in Türkiye’nin olası arabuluculuğuna sıcak yaklaşma ihtimali yüksek.
TÜRKİYE’NİN BÖLGE ÜLKELERİYLE İLİŞKİLERİ
Türkiye son dönemde bölge ülkeleriyle ilişkilerini normalleşme ve üst düzeye çıkarma konusunda oldukça net bir tutum izliyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve Mısır başta olmak üzere ilişkilerini üst düzeye çıkarmış durumda. Bu ülkelerin liderleriyle Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında sürekli bir diplomatik iletişim söz konusu.
TÜRKİYE ABD İLİŞKİLERİNDE SON DURUM
Bu noktada İsrail ile ilişkileri en iyi olan ülke olan ABD’nin Türkiye ile ilişkileri de önem arz ediyor. Türkiye-ABD ilişkilerinde de yakın dönemde önemli bir ilerleme kaydedildi. İki ülke arasındaki ortak mekanizmalar çalıştırılmaya başlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan mayıs ayında ABD’ye kritik bir ziyaret gerçekleştirecek ve Beyaz Saray’da ABD Başkanı Biden ile bir araya gelecek.
TÜRKİYE’NİN DİPLOMATİK İLİŞKİ VE ÇABALARI ÇÖZÜME KATKI SAĞLAYABİLİR Mİ?
Türkiye'nin bölgesel diplomatik ilişkileri, birçok ülkeyle aynı anda görüşmeler yapabilmesi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsi ilişkileri, Gazze sorununun bölgesel bir savaşa dönüşmeden sona erdirilmesi konusunda katkı sağlayabilir. Bu konuda bölge ülkeleriyle Türkiye’nin güçlerini birleştirerek ortak hareket etmesi daha büyük bir sinerjiyi ortaya çıkarabilir.
Türkiye, krizin patlak verdiği günden bu yana bu yöndeki çabalarını sürdürüyor. İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde oluşturulan diyalog grubunda Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bulunuyor. Fidan hem İslam ülkeleriyle hem Avrupa ülkeleriyle konuyla ilgili görüşmelerini sürdürüyor. Çözüme katkı sunmak adına her türlü desteğe hazır olduğunu da her platformda ifade ediyor.
Bölgedeki çatışmaların sona erdirilmesi, ateşkesin sağlanması ve sorunun kalıcı olarak çözülmesi konusunda hazırladığı teklifleri gerekli platformlara taşıyor. Filistin ve İran başta olmak üzere bölge ülkeleriyle temasını kesintisiz sürdürüyor.
Türkiye, İsrail’in İran’ın Suriye’deki misyonuna yönelik saldırı ve İran’ın geçen hafta sonu yaptığı misillemenin bölgesel çatışmaya dönüşme ihtimalinden duyduğu endişeyi, yaptığı açıklamalarla ifade etti. Taraflara itidal çağrılarını dile getirdi.
Çelik: Türkiye’nin arabuluculukta altyapısı güçlü
Türkiye’nin arabuluculuk potansiyelini Al Ain Türkçe’ye değerlendiren Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Kadir Ertaç Çelik, Türkiye’nin arabuluculuk ve sorun çözme konusunda daha önceki tecrübelerini hatırlattı ve şu ifadeleri kullandı:
Türkiye gerek Ortadoğu gerekse yakın çevresindeki bölgelerde daha önce arabuluculuk konusunda başarılı sınavlar verdi. Türkiye’nin bu konuda arka planı güçlü. Türkiye çevresindeki bölgelerde olumlu bir imaja sahip. Bu imaj, zaman zaman aktif sorun çözücü görevler de üstlendi. İran boyutunda da daha önce bu söz konusu olmuştu. Bölge ülkeleriyle ilişkileri güçlü. Hamas gibi yapılar üzerinde de etkisi var. Ayrıca Türkiye batılı bir devlet. NATO üyesi, Avrupa Birliği ile güçlü ilişkileri var. Rusya ile ilişkileri de iyi. Kısacası böyle denklemde yükü taşıyabilecek bir durumda. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda Türkiye’nin arabuluculuk potansiyeli yüksek.”
Kadir Ertaç Çelik’e göre Türkiye’nin arabuluculuğu önündeki risk ise bölgedeki siyasi rekabet. Çelik bu durumu şöyle anlattı;
"Türkiye yakın tarihte bu devletlerle herhangi bir savaş, ya da çok büyük bir kriz yaşamadı. Ancak Buna rağmen bölgedeki siyasi rekabeti unutmamak gerek. İsrail ve İran boyutunda iyi ilişkilerin yanı sıra bu ülkelerle bölgesel siyasi rekabetinin olduğunu da görmek gerekir. Bir arabuluculuk durumunda taraflar ‘Diğer aktörle işbirliği içinde olup beni yalnızlaştırır mı, pasifize eder mi?’ algısına kapılabilir. Riskli boyutu bu. Bunun için süreci çok hassas yürütmeli.”
Oruç: Türkiye'nin arabuluculuk rolü üstleneceği kanaatinde değilim
Al Ain Türkçe’ye özel açıklamalar yapan Ortadoğu Uzmanı Haydar Oruç ise Türkiye’nin, İran-İsrail geriliminde arabuluculuk rolü üstlenmeyeceği görüşünde. Oruç’a göre Türkiye bu rolü üstlenmek istese bile taraflar kabul etmeyecek. Oruç bu konuda Al Ain Türkçe’ye şu değerlendirmeyi yaptı;
“Türkiye, İran-İsrail gerginliğinden en çok zarar görecek ülkelerden biri olduğu için önlemeye çalışıyor. Son dönemde İsrail’le ilişkilerin kopmuş olması, geçen hafta ticaret yasağının getirilmesi, Türkiye’nin arabulucu olmasının önünde İsrail nezdinde büyük bir engel. Zaten İsrail, Türkiye’nin Hamas’la kendisi arasındaki arabuluculuğunu da kabul etmemişti. Benzer bir durum İran için de geçerli. Çünkü İsrail de İran da zaman zaman Türkiye ile gerginlik yaşayan ülkeler. Her iki ülke için Türkiye’nin inisiyatif üstlenmesi kabul edilir bir durum olmayacaktır. Türkiye de siyasi dengeler açısından böyle bir görev üstlenmek istemeyecektir.
Kısaca özetlemek gerekirse Türkiye’nin İran ve İsrail arasında resmi bir rol üstleneceği kanaatinde değilim.”