Terörle mücadelede sonraki adım ne olacak? / Al Ain Türkçe Özel
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Deniz Zeynep Altınsoy, Ankara saldırısının ardından Türkiye’nin terörle mücadelede attığı ve atacağı adımları Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi.
Ankara saldırısının ardından Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki PKK hedeflerine yönelik kara harekatı yapacağı konuşuluyor. Bu bağlamda önemli gelişmeler yaşandı. Önce Hakan Fidan’ın kritik açıklamaları geldi. Ardından Milli Savunma Bakanlığı’nda bakanlar ve Genelkurmay ve MİT başkanının katıldığı toplantı yapıldı. Diğer kritik gelişmeyse Irak Savunma Bakanı Thabit Mohammed Al Abbas’ın Ankara’ya gelmesiydi. Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Al Abbas’la önemli bir görüşme yaptı. Tüm bu gelişmeleri ve muhtemel adımları Uluslararası İlişkiler Uzmanı ve Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Deniz Zeynep Altınsoy'la konuştuk.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın "PKK/YPG'nin kontrolündeki tüm tesisler güvenlik güçlerimiz için artık meşru hedef" açıklaması sonrası, Türkiye'nin uluslararası hukuk çerçevesinde atacağı adımlar nelerdir? Fidan bu açıklaması ile Suriye ve Irak'taki örgütlere yönelik kara operasyonu sinyali mi vermiştir?
Uluslararası alanın meşru aktörleri olarak kabul edilen ulus devletlerin egemen hakları doğrultusunda devletin güvenliğine yönelik her türlü saldırıya karşı kendini koruma hakkı uluslararası hukuk tarafından kabul edilmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1368 sayılı kararında terörist saldırılardan mağdur olan devletlerin ilgili terör saldırısını gerçekleştiren terör yapılarına ve bu teröristlerin barındırıldığı, desteklendiği ve hatta onlara tolerans gösterdiği düşünülen devletlere dahi silahlı kuvvet kullanma hakkını meşru müdafaa hakkı ekseninde değerlendirilebileceği hüküm altına alınmıştır.
Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’nin de insan hakları ve terörle mücadele konusunda uluslararası hukuka kazandırmış olduğu “İnsan Hakları ve Terörle Mücadele Hakkındaki İlkeler” metninde de terörizmin önlenmesine yönelik devletlerin sorumlulukları belirtilmiştir.
Dolayısıyla Türkiye’nin kendisine güvenliğine yöneltilmiş olan terörist saldırılara ve bu terörist saldırıların kaynaklarına karşı yürütmüş olduğu askeri operasyonlar başta olmak üzere terörle mücadele kapsamındaki tüm girişimleri uluslararası hukuk zemininde kabul görecek nitelikte ve haktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı sayın Hakan Fidan’ın Irak ve Suriye içerisindeki terör yapılanmalarına dair yapmış olduğu açıklama uluslararası hukuk açısından değerlendirildiğinde hukuki bir zemine sahiptir ve Türkiye’nin haklı mücadelesinde uluslararası arenaya ülkenin meşru savunma haklarının yeniden hatırlatılması açısından kritik açıklamalardır.
Suriye ve Irak’taki örgütlere yönelik herhangi bir askeri operasyonun takdiri Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgili mercilerinin inisiyatifinde ve bilgisindedir. Dolayısıyla özellikle terörle mücadele söz konusu olduğunda mücadelenin etkin anlamda yürütülmesi ve yönetilmesi açısından konuya dair bilgilerin ilgili mercilerin karar alma mekanizmaları içinde değerlendirildiğini gereken kararların özen ve gizlilik içerisinde alınacağı tartışmasızdır. Böyle bir kararın karar alıcı mekanizmaları bellidir ve konu kendilerinin inisiyatifindedir. Bunu öngörüp tahminler üzerinden konuşmak, karar alıcıların inisiyatiflerine karşı sorumlu bir tavır olmaz. Söylenebilecek en doğru analiz Türkiye’nin terörle mücadelesinin kararlılıkla devam edeceğidir.
Türkiye'nin en üst düzey güvenlik yetkilileri Milli Savunma Bakanlığı'nda toplantıya katıldı ve toplantının ana gündem maddesinin güvenlik olduğu açıklandı. Bu üst düzey toplantı, Türkiye'nin yurt içi ve yurt dışında kapsamlı bir operasyonu gündeme alabileceğinin bir habercisi olabilir mi ve eğer öyleyse, bu operasyonun zaman çizelgesi nasıl şekillenebilir?
Türkiye, gelinen noktada terörle mücadeleye dair geliştirmiş olduğu bütün askeri ve stratejik yaklaşımını geçmişteki teröre yönelik operasyonları göz önüne alındığında insan hakları ve diğer devletlerin sınır güvenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı çerçevesi içerisinde yürütmeye devam etmektedir. Milli Savunma adına yapılan her üst düzey toplantıda Türkiye’nin bugüne kadar yukarıda saymış olduğumuz bu ilkelerden ödün verilmeyeceği konusunda ilkeli bir duruş ve karar her daim çıkmıştır. Dolayısıyla yapılmış olan toplantının en önemli başlıkları yine herhangi bir operasyon söz konusuysa gerek Irak gerek Suriye toprak bütünlüğüne ve burada bulunan sivillerin haklarının korunmasına yönelik başlıklar olduğu şüphesizdir.
Tüm bunların ışığında uluslararası toplumun ya da terörle mücadele konusunda Türkiye’nin yanında olduğunu söyleyen ancak bu samimiyeti hiçbir zaman politikalarıyla göstermeyen diğer devletler de dahil olmak üzere herhangi bir operasyondan özellikle insan hakları ve devletlerin toprak bütünlüğü konusunda kaygı edecekleri bir durumun söz konusu olmadığı belirtilmelidir.
Uluslararası alanda uluslararası hukukun kendisine tanımış olduğu haklar çerçevesinde bir başka devlet ya da milletin haklarının ihlali konusunda en ciddi hassasiyeti gösteren ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Teröre yönelik bir askeri operasyonun varlığı söz konusu ise bu operasyonun gerçekleştirilmesindeki tek amaç Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik terör saldırılarını bertaraf etmek terörü yatağında kurutarak uluslararası toplumun da güvenliğini sağlamak ve diğer devletlerin samimiyetsiz duruşlarına cevap vermektir. Operasyonun zaman çizelgesi ve stratejisi konusunda öngörülerde bulunmak hem terörle mücadeleyi hem de ilgili mercilerin yapacak olduğu hamlelerin gizliliğini zedeleyecektir. Dolayısıyla konuyla ilgili yetkili mercilerin açıklamalarının dikkate alınması gerekmektedir.
Irak Savunma Bakanı Thabit Mohammed Al Abbasi'nin Türkiye'ye resmi bir ziyarette bulunması, Türkiye'nin olası bir kara harekatına Irak'ın tepkisi veya işbirliği açısından ne ifade etmektedir?
Irak Savunma Bakanı’nın Türkiye’de olması Ankara’nın terörle mücadele konusunda komşularının işbirliklerini önemsediği ve uluslararası alanda terörün tamamen yok edilmesi adına küresel ölçekli işbirliğine verdiği önemin göstergelerindendir. Türkiye terörle mücadele konusundaki adımlarını komşularıyla birlikte atmaktan yanadır. İki ülke arasındaki ilişkilerin kuvvetlenmesi açısından terörle mücadelede işbirliğinin öncelenmesi bu anlamda kıymetlidir.
Irak da gerek PKK/PYD/YPG gerek diğer küresel terör örgütlerinin eylem ve faaliyetlerinden önemli ölçüde zarar görmüş ve bu zararın en aza indirilmesi hatta yok edilmesi açısından işbirliği mekanizmalarına işlerlik kazandırılmasının yanadır. Bu ziyaret başta terörle mücadele olmak üzere bölgesel istikrarın sağlanmasında diğer önem arz eden konuların da ele alınması açısından değerlidir.