Erkan: Temiz enerjiye geçişte LNG’nin kritik bir rolü var / Al Ain Türkçe Özel
Türkiye de LNG konusunda yasal bir düzenleme yapıyor. Meclis’teki düzenlemeyi ve LNG’nin temiz enerjiye geçişteki rolünü Enerji Uzmanı Dr. Anıl Çağlar Erkan’la konuştuk.
Son dönemde enerjide sıvılaştırılmış doğalgaz olarak bilinen LNG’nin önemi giderek artıyor. Özellikle Rusya-Ukrayna kriziyle Avrupa’nın doğalgaz krizi yaşaması LNG’nin önemini iyice artırdı. LNG neredeyse doğal gazdan bağımsız bir alternatif haline geldi. Enerji Uzmanı Dr. Anıl Çağlar Erkan, temiz enerjiye geçişte LNG’nin önemli bir rol üstlendiği görüşünde. Erkan konuyu Al Ain Türkçe’ye değerlendirdi. Bu konudaki soruları cevapladı.
TBMM’de bulunan yasa teklifi yerli üretim ve farklı kaynaklardan ithal edilen doğal gazın, Türkiye'de sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilmesine olanak sağlıyor. Bu adım Türkiye’nin doğal gaz merkezi olması hedefinin neresinde?
Bu kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte Türkiye’nin artık denizlerde ve göllerde rüzgar ve güneş enerjisi sistemleri kurulabilmesinin ve sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG), dünya piyasalarına ihraç edilebilmesinin önü açılmış olacaktır.
TBMM’nde bu hafta görüşülmesi beklenen kanun teklifinin temel amacı Türkiye’nin milli maden ve enerji politikalarını uluslararası konjonktürün değişen koşullarına uygun hale getirilmesidir. Bu doğrultuda teklifin yasalaşmasıyla birlikte Türkiye’nin halihazırdaki potansiyelini daha etkin ve verimli bir şekilde kullanmasının önü açılacaktır. Bu noktada görüşülecek kanun teklifi, genel itibariyle yenilenebilir enerji ve LNG ile ilgili iki önemli alanı kapsamaktadır. Bu noktada ön plana çıkan LNG ile ilgili düzenlemelerdir.
LNG ile ilgili kanun teklifinde, doğal gazın sıvılaştırılma faaliyetinin depolama faaliyetinden ayrıştırılarak bağımsız bir piyasa faaliyeti olarak tanımlanması amaçlanmaktadır. Böylelikle son dönemde yaşanan enerji krizleri nedeniyle başta AB ülkeleri olmak üzere Türkiye üzerinden gerek boru hatlarıyla gerekse LNG olarak yoğun şekilde artan ihracat talepleri bakımından hem yerli üretim doğal gazımızın hem de farklı kaynaklarından ithal edilen doğal gazın Türkiye’de sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak hazırlanabilmesinin ayrı bir piyasa faaliyeti olarak sağlanmasına yer verilmektedir.
Kanun teklifinde bir takım dikkat çeken hususlar vardır. Bu doğrultuda örneğin Doğal Gaz Piyasası Kanunu'na "doğal gazın sıvılaştırılması" tanımı eklenerek, Türkiye'nin doğal gazda ticaret merkezi olma hedefleri çerçevesinde hem yerli üretim doğal gazın hem de farklı kaynaklardan ithal edilen veya ithal edilecek doğal gazların ülkede sıvılaştırılarak dünya piyasalarına LNG olarak pazarlanabilmesi hedeflenmektedir.
Yine Teklif ile, ülkemizin doğal gazda ticaret merkezi olma hedefleri çerçevesinde yüzen LNG terminallerine ilişkin EPDK tarafından depolama tesislerinden farklı istisnai düzenlemeler yapılabilmesine imkân tanınması, mevcut depolama tesislerinin kapasitelerinin daha etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla sisteme girişe ilişkin hükümlerden muaf tutulması ayrıca bir tüzel kişiye her ülke için ayrı ayrı ihracat lisansı verilmekteyken birden fazla ülke için tek ihracat lisansı verilmesi uygulamasına geçilmesi amaçlanmaktadır.
Bununla birlikte en önemli dikkat çeken husus ise yurt içinde üretilen ve/veya ithal edilen doğal gazın sıvılaştırılarak yurt dışına ihraç edilmesi ya da yurt içinde yeniden satışı amacıyla kurulacak sıvılaştırma tesislerini işletecek tüzel kişilerin Kuruldan lisans almaları gerekecek olmasıdır. Bu doğrultuda Türkiye’nin LNG pazarındaki etkinliğini daha da arttıracak yeni aktörlerin devreye girmesi söz konusu olacaktır.
Tüm bunlar dönemin değişen şartlarına Türkiye’nin uyum sağlamasının yanı sıra enerji merkezi olmak yönündeki gayesiyle doğrudan ilişkilidir. Zira kanun teklifinin yasalaşmasıyla birlikte Türkiye’nin enerji merkezi haline gelmesinde önemli bir aşamanın daha geride bırakılması gibi bir durum söz konusu olacaktır. Öyle ki enerji merkezi haline gelmek sadece kaynakların Türkiye üzerinden dağıtılıyor olmasıyla sınırlı değildir. Bunun ötesinde kaynakların çeşitliliği, iletim yollarının çeşitliliği, gelişmiş bir altyapı ve işleyebilir bir pazar mekanizmasının olması gibi bir dizi yapılanmalara ve yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır. Dolayısıyla Türkiye’nin bu kanun teklifinin yasalaşmasıyla bir sonraki aşamalara geçmesi gibi bir durum söz konusudur.
LNG olarak satış Türkiye’ye ne kazandırır? Potansiyel müşteriler kimler ve doğal gazın sıvılaştırılıp satılmasına neden ihtiyaç duyuluyor?
LNG ilk bakışta doğal gazın bir türevi gibi görünse de zamanla enerji pazarının bağımsız stratejik enerji kaynaklarından birisi haline gelmesi gibi bir durum söz konusudur. LNG’yi doğal gazdan bağımsız bir stratejik enerji kaynağı haline getiren başlıca unsurlardan birisi, doğal gazın nitelikleriyle ilişkilidir. Öyle ki en verimli bir şekilde boru hatları vasıtasıyla taşınıyor oluşu doğal gazın kısa sürede dış politikada etki aracı yani bir nevi silah haline getirmiştir. Böylesi bir durumun küresel enerji güvenliği açısından son derece önemli bir tehdit olması ve neden olduğu zararlara yakın tarihte birçok kez tanıklık edilmiştir. Bu noktada LNG gerek kaynak gerekse nakil çeşitliliği bakımından önemli bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda boru hatları taşımacılığındaki kısıtlılıkların aşılması LNG’nin stratejik önemini arttırdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla günümüzde petrolün taşınmasında boru hatlarının yerini tankerlere bırakması gibi bir durum doğal gaz açısından da geçerli hale gelmiştir. Bu doğrultuda LNG’nin boru hatlarıyla taşınan doğal gazdan daha önemli bir konuma geldiğini söyleyebiliriz. Bir diğer önemli husus ise LNG pazarının doğal gaza nazaran daha farklı bir işleyişi olması ve göreceli olarak daha fazla kazanç getiri potansiyeli taşımasıdır. Son dönemdeki gelişmeler LNG pazarındaki fiyatların oluşumunda farklı mekanizmaların işlediğine işaret etmektedir. Bu doğrultuda LNG fiyatlarının oluşumu genel itibariyle belirli referans noktaları (benchmarklar) etkili olurken fiyatlara nakliye gibi bir takım giderlerin eklenmesi gibi bir durum söz konusudur. Dolayısıyla bu noktada LNG ticaretinden elde edilen gelirlerin boru hatlarıyla yapılan doğal gaza nazaran daha fazla olması olasıdır.
Bununla birlikte LNG ile boru hatlarının ulaşabileceğinden daha uzun mesafelere ve çeşitli coğrafyalara erişimin daha kolay hale gelmesi ayrıca bir avantajdır.
Özellikle son Avrupa enerji kriziyle birlikte dünya genelinde önemli değişimlere tanıklık edilmektedir. Bunların başında enerji dönüşümüne geçiş gelmektedir. Ancak bu sanıldığı kadar kolay ve kısa vadede gerçekleşecek bir şey değildir. En başta fosil enerjinin birden terk edilmesi imkansızdır. Tüm dünya aşamalı bir geçiş zorunluluğunun bilincindedir. Bu noktada LNG’nin kritik rolü ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla özellikle yaşanan son gelişmelerle birlikte LNG tüm dünya için ihtiyaç duyulan bir enerji kaynağı haline gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin LNG ile ilgili yasal düzenlemeleri çok doğru bir zamanda yaptığını söyleyebiliriz. Zira başta Avrupa Türkiye için potansiyel pazardır. Dolayısıyla Türkiye’nin LNG ile ilgili düzenlemelerle sadece ithalatçı değil ihracatçı bir konuma gelmesi söz konusudur. Bu doğrultuda Türkiye’nin küresel enerji pazarındaki gücünü arttırması son derece muhtemeldir.
Türkiye doğal gaz merkezi olma konusunda yakın zamanda hangi adımları attı. Yakın zamanda beklenen hangi gelişmeler var?
Türkiye merkez olmak konusunda son yıllarda çok önemli adımlar atmaktadır. Bu doğrultuda atılan adımlardan ilki enerji altyapısına yöneliktir. Bu kapsamda Türkiye’nin Güney Gaz Koridoru’nun gelişimine önemli katkılar yaptığı bilinmektedir. Boru hatlarının yanı sıra Türkiye, LNG ithalat terminalleri de dahil olmak üzere LNG altyapısına da önemli yatırımlar yapıyor. Halihazırda Türkiye’de karasal LNG terminallerinin yanı sıra biri dünyanın en büyüğü olmak üzere üç yüzer LNG depolama ve gazlaştırma ünitesi bulunuyor. Bir diğer önemli yatırım depolama tesislerinin kapasitelerinin arttırılmasına yöneliktir. Bu kapsamda son yıllarda doğal gaz tedarik ve işleme altyapısı konusunda boru hatları, sıvılaştırılmış doğal gaz tesisleri, denizlerde gaz ve petrol arama filosuna ciddi yatırımlar yapan Türkiye, doğal gaz depolama tesislerinde kapasitelerin artırılması için çalışmalarını yoğunlaştırmaktadır. Mevcut durumda Türkiye'nin, 4,6 milyar metreküp kapasiteli Silivri Doğalgaz Depolama Tesisi ve 1,2 milyar metreküplük Tuz Gölü Doğal Gaz Yeraltı Depolama Tesisi olmak üzere iki depolama tesisi doğal gaz altyapısının önemli bileşenlerini oluşturuyor. Yapılan yatırımlarla birlikte 5,8 milyar metreküplük gaz depolama kapasitesine sahip tesislerden Tuz Gölü Yer Altı Doğal Gaz Depolama Tesisi'nin kapasitesinin yapılacak genişletme çalışmalarıyla 2028'e kadar 8,8 milyar metreküpe çıkarılması, böylece toplam kapasitenin 14,4 milyar metreküpe ulaşması hedeflenmektedir.
Fiziki altyapının yanı sıra bir diğer konu işleyen bir enerji piyasasının oluşturulmasıdır. Türkiye’nin bu alanda da önemli adımlar attığı bilinmektedir. Enerji Borsası kapsamında Türkiye’nin atmış olduğu en önemli adımlardan birisi EPİAŞ’ın kurulmasıdır. Bu oluşumla birlikte Türkiye’nin enerji merkezi olabilmesi açısından gerekli ticaret mekanizmasını bir nevi inşa etmesi söz konusudur.
Türkiye’nin enerji merkezi olmak doğrultusunda atmış olduğu adımlardan bir diğeri enerji diplomasisi kapsamındaki temaslarıdır. Bu süreçte Türkiye çeşitli ülkelerle anlaşmalar yapmakta ve temaslarda bulunmaya devam etmektedir. Orta Asya, Körfez ve Doğu Akdeniz ülkeleriyle temasları bu kapsamda ele almak mümkündür.