Tarife savaşları Türkiye’nin ihracat pazarını nasıl etkileyecek? Al Ain Türkçe Özel

Ekonomist Murat Özsoy, ABD-Çin arasındaki tarife savaşının Türkiye’ye etkilerine yönelik değerlendirmelerinde “Çin’in ucuz işgücü ile ürettiği malları satmak için odağını Türkiye paazarına çevirmesi risk” dedi. Özsoy, S&P’nin değerlendirmelerini de yoruml
Tarife savaşları Türkiye’nin ihracat pazarını nasıl etkileyecek? Al Ain Türkçe Özel
Ekonomist Murat Özsoy, ABD-Çin arasındaki tarife savaşının Türkiye’ye etkilerine yönelik değerlendirmelerinde “Çin’in ucuz işgücü ile ürettiği malları satmak için odağını Türkiye paazarına çevirmesi risk” dedi. Özsoy, S&P’nin değerlendirmelerini de yorumladı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın göreve gelmesinin ardından aldığı gümrük tarifesi kararlarının yansımaları sürüyor. ABD’ye karşılık veren Çin, 2 Mayıs tarihinde yaptıkları açıklamayla pazarlık sinyali verdi. İki ülke arasındaki tarife savaşlarının Türkiye’ye olası etkileri de merak ediliyor.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P Global Ratings ise ABD Başkanı Donald Trump'ın fitilini ateşlediği tarife savaşlarının ardından çoğu ülke için büyüme tahminlerini yeniden revize etti. Türkiye'ye ilişkin beklentilerini de açıklayan S&P Global ekonomistleri, Türkiye ekonomisinin 2025'te yüzde 2,7 büyüyeceğini, yıl sonu enflasyonun ise yüzde 33 olacağını öngördü.
Peki tüm bu gelişmeler nasıl değerlendirilmeli, Türkiye nasıl etkilenecek? Ekonomist Murat Özsoy, Al Ain Türkçe için yaptığı değerlendirmelerde 90 günlük erteleme süreci içinde olduğumuzu hatırlatarak “Bu 90 günlük süreye baktığımızda mayıs, haziran, temmuz aylarında art arda FED toplantıları ile denk düştüğünü görüyoruz. Bu durum bana göre bir tesadüf değil. Bana göre Donald Trump’ın göreve geldiğinden bu yana uyguladığı stratejik planın bir parçası” dedi.
Ekonomist Murat Özsoy
“ÇİN’İN DÜŞÜK MALİYETLİ MALLARINI SATMASI RİSK UNSURU”
“Küresel tedarik zincirlerine elbette ki negatif etkileri oldu ancak bu negatif etki kendisini göstermeye devam edecek mi bu konuda bence bu 90 günlük sürede FED’in açıklayacağı politikalar, ABD dolarının değerindeki değişimler ve ABD dolarının Çin Yuan’ına karşı değeri rol oynayacak” diyen Özsoy, Türkiye’nin nasıl etkileneceğine ilişkin olarak şunları söyledi:
“S&P’nin büyümeleri revize ederken özellikle Euro Bölgesi’nde Almanya, İtalya ve Fransa’nın 2025 yılı büyümelerini aşağı yönde revize ederken ABD’nin 2025 yılı büyüme tahminini koruması ve revizyonu 2026 yılına dair aşağı yönde yapması dikkat çekici. Bence S&P de ABD’ye ilişkin şu aşamada 2025 yılına dair bir revizyon yapmak için aceleci olmaktan kaçınmış. Çin’den gelecek hamleler de belirleyici olacak ancak Çin tarafından müzakere masasına gelinmesine öncü bir adım atılmasını beklemiyorum. Vereceği yanıt Yuan’da bir devalüasyon yapmak olabilir. Çin limanlarında konteynerlerin beklemede olduğunu duyuyoruz. Türkiye’nin ağırlıklı ihracat pazarlarının Euro bölgesi olması nedeniyle küresel ticaret savaşlarından Euro bölgesinin negatif etkilenmesi dolaylı yoldan Türkiye’yi de etkiler. Fakat bence Türkiye için asıl risk kendisine pazar bulamayan Çin’in ucuz işgücü ile ürettiği düşük maliyetli mallarını satmak için odağını Türkiye pazarına çevirmesi olur. Bence bu Euro Bölgesi’ndeki daralmalardan daha büyük bir risk unsuru”
S&P’NİN REVİZELERİ NASIL OKUNMALI?
S&P’nin revizelerine yönelik değerlendirmelerini paylaşan Özsoy, “S&P’nin Türkiye için yüzde 33 enflasyon tahmini şu andaki görünüme göre Merkez Bankası’nın yıl sonu yüzde 24 olan tahminine kıyasla daha gerçekçi” dedi.
Bu hedefin tutturulması için her ay yüzde 1 oranında enflasyon açıklanması gerektiğini belirten Özsoy, bunun mümkün olma olasılığının düşüklüğüne dikkat çekti. Özsoy, “Ben yüzde 30’un altında bir enflasyon beklemiyorum, üzeri olabilir. Türkiye geçen yıl dördüncü çeyrekte yüzde 3 büyüdü. Bu yılın ilk çeyreği ve ikinci çeyreğinde yüzde 2.5 seviyelerini bile yakalaması çok zor” ifadelerini kullandı.
Özsoy şunları söyledi:
“Reel sektör zaten artan finansal maliyetler ve ticaretteki durgunluk ile sıkıntı içerisinde. Tüketim kaynaklı büyümeden de bu yılın ikinci çeyreğinde iyi bir destek alamaz gibi büyüme rakamı. S&P’nin Türkiye için öngördüğü yüzde 2.7 büyüme oranı şu anda IMF ile de uyumlu hale geldi. Ekonomi yönetimi açısından bakmaya çalıştığım zaman, enflasyon raporu ile yıl sonu tahminini yukarıya çekip oradaki hedefi yakalanabilir kılıp, yılın ikinci yarısından itibaren odağını büyümeye çevireceğini tahmin ediyorum. Yılın son çeyreğinde ticaretin açılmaya başlaması ve faizlerin de bugünkü seviyelerden aşağıya gelme olasılığını hesap edersek büyümede asıl gaza basılacak dönem yılın son çeyreği olabilir. Bu da yıllık yüzde 2.7 oranındaki bir büyümeyi sağlayabilir”