Sudan’da Savaş İkinci Yılını Doldurdu: Başkentte "Özgürlük" Yerine İnfazlar, Sessizlik Yerine Duman Yükseliyor

Sudan’daki savaş ikinci yılına girerken, halk karanlık bir geleceğin eşiğinde. Ufukta barışa dair bir umut görünmezken, gökyüzünü ölümün kesif kokusu, yangınların dumanı ve yıkımın külleri kaplıyor.
Uluslararası ve bölgesel çözüm girişimleri ise taraflar arasındaki müzakereleri başlatmakta başarısız oldu.
Ölümle Açılan Bir Sayfa: Nisan 2023’ten Bugüne
Nisan 2023’te Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında başlayan savaş, kısa sürede başkent Hartum’daki stratejik tesisleri kara bir küle çevirdi. Sivillerin üzerine yağan kurşunlar kesilmezken, alevler bir an olsun dinmedi. Hartum’un simge yapıları ya yıkıldı ya da kurşun izleriyle delik deşik oldu.
Hartum’u Ele Geçirme Yarışı
Savaşın başladığı günlerde HDK, Hartum’un büyük bölümünü kontrol altına aldı. Bu durum, ordu liderliğindeki hükümeti Kızıldeniz kıyısındaki Port Sudan kentine taşınmaya zorladı.
Port Sudan’a çekilen hükümet, başkentteki sivil altyapının tahribatından HDK’yı sorumlu tutarken, HDK bu suçlamaları reddederek ya ordu hava kuvvetlerinin bombardımanlarını ya da "kontrolden çıkmış" suçluların faaliyetlerini suçladı.
Mart 2025’te Sudan ordusu, başkent Hartum’un kontrolünü resmen yeniden ele geçirdiğini duyurdu. Ordu lideri ve Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan, cumhurbaşkanlığı sarayından yaptığı konuşmada, “Hartum artık özgür” diyerek bu gelişmeyi ilan etti.
Özgürlük Değil Ölüm Geldi: Hartum’da Saha İnfazları
Ancak "özgürlük" iddiası, Hartum’da kalan siviller için yeni bir kâbusa dönüştü. Orduya bağlı birliklerin, özellikle etnik ve ırksal temelde sivillere yönelik ağır ihlallerde bulunduğu yönünde çok sayıda haber ve görüntü sosyal medyaya düştü. Sivil kıyafetli insanların sokak ortasında infaz edildiğini gösteren videolar ortalığı ayağa kaldırdı.
Bağımsız bir hukuk örgütü olan “Acil Durum Avukatları”, bu iddiaları sahadan aldıkları bilgilerle belgelediklerini belirtti. Örgütün yürütme kurulu üyesi ve insan hakları savunucusu Rahab Mübarek Sıddık Ahmed, “al-Ain News”e yaptığı açıklamada, Hartum’un Kalakla, Cirayif Garbî ve şehir merkezinde, orduya bağlı güçlerce sivillere yönelik toplu infazlar gerçekleştirildiğini söyledi.
İnfazların gerekçesi ise sivillerin HDK ile işbirliği yaptıkları iddiasıydı. Söz konusu operasyonlar, tutuklamalarla başlayıp yargısız infazlara dönüştü. Rahab’a göre, Berri, İmtidad Nasır ve Güney Hizam bölgelerinde de çok sayıda sivil benzer suçlamalarla gözaltına alındı.
Bu infazların arkasındaki güçlerin Sudan Kalkanı Kuvvetleri, El-Bera bin Malik Taburları ve Sudan İstihbarat Servisi’ne bağlı "Özel Operasyon Taburları" olduğu öne sürüldü. Rahab, yargının ve resmi polis gücünün fiilen ortada olmadığını, dolayısıyla hukuki sürecin işlemediğini, hukukun yerini “eliyle uygulayan” bir zihniyetin aldığını vurguladı.
Hartum’un İzinde Cehennem: Cezire Eyaleti
Hartum’daki ihlallerin bir benzeri, yılın başında ülkenin ortasındaki Cezire Eyaleti’nde yaşandı. Ocak 2025’te ordu ve müttefik güçlerin Vad Medeni kentini ele geçirmesiyle, “Kambo Tayba” bölgesinde sivil katliamlar yaşandı. Aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda sivil, evlerinde diri diri yakıldı. Söz konusu olay, “Taqaddum” adlı sivil ittifakın insan hakları komitesince belgelenmişti.
Mart ayında ise “Kenabi Konferansı Merkezi” adlı yerel bir halk örgütü, Cezire Eyaleti’ndeki beş köyün Sudan ordusu ve ona destek veren gönüllülerce yakıldığını duyurdu. Bu köyler arasında Kambo Ronga, Kambo Hilla For, Zalingi, Bargan ve Talaba yer alıyor. Gerekçe yine aynıydı: HDK ile işbirliği yapmak.
Uluslararası Baskılar ve Yerel Tepkiler
Cezire’deki olaylar uluslararası yankı buldu. Ocak 2025’te ABD Hazine Bakanlığı, Sudan ordusu komutanı Abdulfettah el-Burhan’a yaptırım kararı aldı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Burhan’ın komutasındaki silahlı kuvvetler sivilleri hedef alarak, kamu altyapısını yıkarak ve yargısız infazlarla insanlık suçu işlemeye devam ediyor” dedi.
Yerel tepkiler de gecikmedi. Sudan Devrim Güçleri Demokratik Sivil İttifakı “Samud”un sözcüsü Bekri el-Cak, "Devletin çökmesi, hukukun tamamen kaybolması, savaş boyunca yaşanan vahşet ve HDK’nın önceki suçları, orduyu ve ona bağlı milisleri intikamcı bir ruh haline soktu. Bu ruh haliyle herkes suçlu sayılıyor ve infaz ediliyor" dedi.
El-Cak, intikam duygusunun, kurbanların yanlış kişiler olabileceği ihtimaline rağmen etnik ve ırksal bir motivasyonla devam ettiğini belirtti.
Siyasi analist ve demokrasi savunucusu gazeteci Vail Mahcub ise, "Yasal süreçten geçmemiş iddialarla sivillerin öldürülmesi, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu eylemler Sudan ordusunun sorumluluğundadır ve uluslararası insancıl hukuk ile 1949 Cenevre Sözleşmeleri’ne göre açıkça suçtur" dedi.
Sonuç: Hukukun Yerine Gelen Sessiz İnfazlar
Sudan’da savaş ikinci yılını tamamlarken, ülke sadece silahların gölgesinde değil; adaletsizliğin ve cezasızlığın egemen olduğu bir karanlığa sürükleniyor. Her yeni "kurtarılmış bölge", yeni bir vahşetin adresi oluyor. Savaşın galibi yok; sadece daha çok kurban, daha çok sessizlik, daha az umut var.