Suat Özçelebi: PKK'nın bölünmesi yönünde bir emare yok | Al Ain Türkçe Özel

Siyasal İletişim Danışmanı Suat Özçelebi, PKK’nın feshiyle ilgili Al Ain Türkçe’ye yaptığı değerlendirmelerde PKK’nın bölünmesi yönünde bir emare olmadığını ancak diğer unsurlarla ilgili netlik bulunmadığını söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2024 ekim ayında yaptığı çağrıyla başlayan süreçte PKK bugün örgütün fesih kararını duyurdu. PKK tarafından yapılan açıklamanın ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç gibi isimler değerlendirmelerde bulundu. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum anayasa vurgusu yaptı.
Kararın ardından yapılan açıklamalar, Türkiye’nin iç siyasetinde yaratacağı etkileri gündeme getirdi. İran, ABD ve Irak gibi aktörlerin vereceği tepkiler ve örgüt içinde bir bölünme olup olmayacağı da merak edilen sorular arasında yer alıyor.
“IRAK VE İRAN BEKLE-GÖR POLİTİKASI İZLEYECEK”
Siyasal İletişim Danışmanı Suat Özçelebi, konuyla ilgili değerlendirmelerini Al Ain Türkçe ile paylaştı. Özçelebi sürecin diğer aktörler dışında gelişmesinin pek mümkün olmadığını vurguladı. “PKKnın bu açıklamasının ABD’den habersiz yapıldığını düşünmek de mümkün değil. Irak ve İran’ın bekle-gör politikası izleyeceğini düşünüyorum” dedi.
Suat Özçelebi
PKK içinde bir bölünme yaşanıp yaşanmayacağı gündemine de değinen Özçelebi, “Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla toplanan Kongresinde medyaya yansıyan örgütün içinde bir ayrışma veya bölünme olacağı yönünde bir emare yok. Ancak PKK’nın tarihi misyonunu tamamladığını belirten bu fesih ve silah bırakma kararlarının Suriye, Irak ve İran’da bulunan terör örgütü unsularını kapsayıp kapsamadığı yönünde bir netlik de bulunmuyor” ifadelerini kullandı.
“BELİRSİZLİK, İKTİDAR VE MUHALEFET ARASINDAKİ TARTIŞMAYI ALEVLENDİRECEK”
Özçelebi, Türkiye’nin iç siyasetindeki olası gelişmelerle ilgili de konuştu. “İktidar, sıkıştığı sıkıştığı derin ekonomik kriz alanından çıkış için temel araçlarından birine dönüştürdüğü “Terörsüz Türkiye”yi gündemin ana maddesi yapacaktır” diyen Özçelebi, muhalefetin bu tartışmanın dışında kalamayacağını belirtti. Özçelebi, “Terör örgütü PKK’nın kendi fesih ve silah bırakma açıklaması tartışma yaratacak çok fazla başlık içeriyor. Özellikle Lozan, 1924 Anayasası’nı Kürt imha ve inkar siyasetinin bir ürünü gibi gösteren, soykırım, asimilasyon ve Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın derin devlet tarafından ortadan kaldırılması, ulus devletin yenilgisi ve hatta süren bir 3. Dünya savaşından bile bahsediliyor. Çok fazla tartışma yaratacak başlık var fakat sürece ilişkin bir takvim ve yol haritası yok. Sadece PKK’yı kapsadığını gösteren bu açıklama KCK yapılanması içindeki diğer terör unsurları ve örgütlerin ne olacağı belirsiz görünüyor. Bu belirsizlik iktidar ve muhalefet arasındaki tartışmayı daha da alevlendirecektir” diye konuştu.
Özçelebi, kararın halkın desteğini artırmama ihtimalinin bulunduğuna dikkat çekerek “Barış gelecek beklentisi, kimi danışmanların artık “Türkiye yüzyılı: Türk -Kürt Yüzyılı” olacak, “yeni Anayasa başta olmak üzere kapsayıcı reformlar” açıklamaları, “devletin tüm kurumlarıyla ve tam kapasite” sürecin yürütücülüğünü yapacağı sözleri bu tartışmanın daha uzun süre gündemimizde olacağını gösteriyor. Açıklamadaki Lozan, 1924 Anayasası’na yapılan atıflar, Türkiye’nin tapusu kabul edilen antlaşma üzerinden Türkiye’nin parçalanması niyetinin taşındığı, iktidarın bu dile göz yumduğu yönünde birçok karşı çıkış ve tartışmayı besleyecektir.
Sonuçta bütün tartışmanın ve bu gelişmelerin içerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylaşması, Anayasa değişikliği ile ilgili önündeki erken seçim engelinin kaldırılması ve mümkünse sürekli başta kalma ajandasına hizmete evrilebileceği gerçeğini dışlamamak gerekir. Muhalefetin parçalı yapısını koruması, DEM’in olası ittifak/destek denkleminden dışarı düşürülmesi ve ana muhalefet partisi CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun adaylaşamaması için baskının daha da artacağı bu süreç bizi bekliyor. Kürt sorunu çözülüyor, terör bitiyor vb. mesajlar, Anayasal devletten uzaklaşan, otoriterleşen rejimin hem anti demokratik uygulamalarının hem de gittikçe derinleşen ekonomik krizin etkilerini örtmek için kullanabileceği işlevsel bir örtüye dönüşme ihtimali hiç düşük değil” ifadelerini kullandı.